İstanbul’da Aşktan İkmale Kalanlar

Atilla Birkiye’nin yeni romanı İstanbul’da Aşktan İkmale Kalanlar (Ocak 2010, Özgür yay.), Kafkaesk bir ortamda başlıyor. Net olmasa da, anlatımdan bir çeşit sıkıyönetim dönemi yaşandığını anlıyoruz. Anlatıcı bir devlet dairesinden çağrı kağıdı almış. Bir süre tereddütte kaldıktan sonra 24 saatle sınırlı çağrıya uyuyor. Zaten uymazsa evden gelip alabilirler. Çoğu insanların siyasi nedenlerle yasaklı olduğunu biliyor. Kendine de bir yasak geleceğini umuyor. Ders vermesi, yazması engellenebilir. Tahmin ettiği gibi yazması yasaklanıyor. Ama siyasi nedenlerle değil, görevli, gerekçe olarak “Kötü yazıyorsunuz, beyefendi” diyor. Politika, ekonomi, tarih ve benzeri alanlarda olmamak koşuluyla özel ders vermesine ise daha önce izin vermişler. Anlatıcı son ders verdiği grubu hatırlıyor. Aşk dersinden ikmale kalmış altı kişilik bir grup bu. Dört kadın ve iki erkek; Zeynep, Nilüfer, Önder, Esra, Özlem ve Can. Hangi okulda, nasıl ikmale kaldığını bilmediğimiz 20 ile 40 yaş arasındaki bu kişiler derslerden sonra bir sınava girecekler ve aşk dersinden geçmeye çalışacaklar.

Anlaşılan aşk dersinin belli bir ders kitabı yok ki anlatıcı kendi romanlarını okutmaya karar veriyor. Sekiz günde bir, öğrencilerden birinin evinde toplanıp romanların üzerinde konuşarak, çözümleyip, yorumlayarak aşk dersi alacaklar. Anlatıcının yayınlanmış altı romanı, bu romanlar okunup altı haftada dersler tamamlanmış olacak.

İstanbul’un altı ayrı semtinde oturuyorlar. İlginç bir tesadüfle tüm semtler anlatıcının hayatının çeşitli evrelerinin geçtiği yerler; Eyüp, Bakırköy, Beşiktaş, Kuzguncuk, İstinye, Arnavutköy. Her bölümde bir yandan anlatıcı o semtte yaşadığı günlere dönüp anılarını, eski aşklarını yad ederken, diğer yandan da bir romanının üzerinde konuşarak aşk dersinden ikmale kalmış öğrencilerini tanıtıyor.

Atilla Birkiye’nin yayınlanmış altı romanı var. Öğrenciler bu romanlar hakkında konuşuyor. Böylelikle biz de otobiyografik diyebileceğimiz bir anlatı okuduğumuzu anlıyoruz. Romanlardaki aşkın, kadın – erkek ilişkilerinin nasıl ele alındığı, gerçekliğe uygunluğu, inandırıcılığı gibi konular ele alınıyor. Bir anlamda Birkiye’nin İstanbul’da Aşktan İkmale Kalanlar’da romanlarına gelmiş eleştirilere cevaplar verdiğini de söyleyebiliriz.

İstanbul’da Aşktan İkmale Kalanlar, bu yapısıyla müzikte sıkça kullanılan bir terimle “tribute” albümler gibi. Eski romanları hatırlatıyor, tartışıyor. Başta, kötü yazdığı gerekçesiyle anlatıcıya roman yazmasının yasaklanmasını göz önüne alırsak acaba Atilla Birkiye, roman serüvenine ironik bir son nokta mı koydu diye düşünmemek elde değil.
4 Şubat 2010

Yorumlar