Kurgulanmış Benlikler

Son yıllarda hayat hikayeleri en çok okunan kitaplar arasında yer alıyor. 1990’lardan itibaren özellikle Ayşe Kulin’in biyografik anlatıları ve nehir söyleşiler geçmişte Türk edebiyatında çok az ürün verilen biyografi/otobiyografi türünde birçok kitap üretilmesini ve çok okunmasını sağladı. Çünkü okur, tüm dünyada olduğu gibi bizde de “gerçek” hayat hikayelerinin peşinde. Roman okurken de “ne kadarı gerçek” diye soruyor sürekli, edebiyat ona yeterli gelmiyor.

Nazan Aksoy Kurgulanmış Benlikler’de (2009, İletişim yay.) yayınlanan otobiyografilerin çoğunun kadınlarca yazılmış ya da anlatılmış olduğu tespitinden yola çıkmış. Kadın otobiyografilerini incelediğinde “genel olarak odak noktası modernleşme ve özel olarak Cumhuriyet tarihidir” tespitini yapmış. Türkçede yayınlanan ilk kadın otobiyografilerinden başlayarak belli başlı tüm kadın otobiyografilerini incelemiş, “kadın otobiyografi yazarlarının hayatlarında hangi sorunlar öne çıkıyor ve bu hikâyeler otobiyografi türünün Batı’daki örneklerine hangi yönlerden benzerken nerelerde ayrışıyor sorularının üzerine eğil”miş. Cunhuriyetin modernleşme projesi içinde kimliğini kurmuş, bu projenin kadınlara sunduğu imkânlardan yararlanmış, meslek ve kimlik edinmiş kadınların hikâyelerini inceleyip kadının toplumdaki yerine yine kadınların gözünden bakmış.

İlk iki bölümde dünya edebiyatı içinde otobiyografileri, insanların ve nihayetinde kadınların kendi öykülerini yazma gereksinimi duymalarının nedenlerini incelerken şu sonuca varıyor; “Otobiyografi yazmak erkeklerin yazdığı tarihe bir kadın olarak katılma, bu tarihi kadınlarında yer aldığı bir tarihe dönüştürme özlemini dile getirir,” tespitini yapıyor.

Halide Edip, Sabiha Sertel. Samiha Ayverdi, Halide Nusret, Cahit Uçuk, İsmet Kür, Mina Urgan, Türkan Saylan gibi hemen her eğilimden kadının otobiyografilerini inceleyip bir çoğunda “ulus devletin yaşatılması ve temel ilkelerinin korunması”, Cumhuriyet’in felsefesi, kadın hakları, birey olarak tarihin içindeki yerleri, işlevleri değindikleri konulardır. Siyasi ya da konumsal olarak farklı bakışlarda olsalarda neredeyse tümü Cumhuriyetle birlikte büyüdükleri ya da yaşadıkları için Cumhuriyetin kuruluşu ve sonrasında yaşanan gelişmeler, değişiklikler kendi öykülerinin arka planında hep yer alır. Pek çok kadın yazar Cumhuriyetin ilk yıllarını altın çağ olarak yansıtır. Bireysel açıdan ise hemen hepsinin özel ve farklı kişilikleri olduğunu, erkek dünyasında tek başına yer almayı başardıklarını anlatıklarını görürüz. Kadın arkadaşları ya çok azdır ya da onları anlatmazlar. Çoğunun hayat hikayelerinde özel hayatları, mahremiyetleri, aşkları, cinsellikleri yoktur. Aşklarından, evliliklerinden, hatta çocuklarından bile söz etmezler. Adeta birer kamusal varlık olarak görülmek isterler.

Nazan Aksoy Kurgulanmış Benlikler’de bilimsel eserlerdeki kuru dile düşmeden kadın otobiyografilerini incelerken Cumhuriyet tarihine “başarılı” kadının bakışını tartışıyor, kadını yerini ve varoluş çabasının otobiyografilere nasıl yansıdığını örnekliyor.

31 Aralık 2009

Yorumlar