Niteliksiz Adam

Robert Musil, 20. yüzyılın en önemli romancılarından. Başyapıtı Niteliksiz Adam yarım kalmasına rağmen James Joyce'un "Ulysses" ve Marcel Proust'un “Geçmiş Zaman Peşinde” adlı dev eserleriyle birlikte sayılıyor. Bazı eleştirmenler bu isimlere Kafka, ve Hermann Broch’u da ekleyip Musil’in modern romanın kurucularından olduğunu yazıyor. Bitmemiş olmasına rağmen Niteliksiz Adam dünya edebiyatının üzerinde en çok konuşulan, yazılan romanlarından. Eserin orijinali dört cilt ve (“Der Mann ohne Eigenschaften”, Rowohlt) 2159 sayfa. Çevirmek bol zaman ve sabır gerektiriyor.

Niteliksiz Adam’ın (Yapı Kredi Yay. Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar) Türkçeye çevrilmesi de uzun bir macera olarak yaşanıyor. İlk cilt Kasım 1999’da yayınlanmıştı. İkinci cilt için okurların on yıl beklemesi gerekti. İlk iki cilt 959 sayfa. Geriye 1200 sayfa kalmış. Musil, 1921 yılından başlayarak ölünceye kadar Niteliksiz Adam üzerinde çalışmış. Romanın ilk iki kitabı 1930’da, üçüncü kitabı ise 1933’te yayınlanmış. Musil dördüncü cildi tamamlayamadan ölmüş. Değerli çevirmen Ahmet Cemal bu hızla devam ederse Niteliksiz Adam’ın tamamını okumak için en az yirmi yıl daha beklememiz gerekecek. Yani romanın çevrilmesi yazılmasından daha uzun zaman alacak.

Okur olarak bu tip yayını tamamlanmamış romanları okuma konusunda pek istekli değilim. Çünkü, araya giren uzun zamanın romanı bütün olarak anlamak açısından zorlayıcı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle de 1999’da Niteliksiz Adam’ın ilk cildi çıktığında yayınlanan onca yazıya rağmen içimden kitabı okumak gelmemişti. Diğer ciltlerin yayınını beklemeye karar vermiştim. On yıllık uzun bekleyişten sonra, ikinci cildin yayını ile birlikte Ahmet Cemal’in çeviri sürecinin neden bu kadar uzadığına dair ikna edici açıklamalarını okumama ve üçüncü ve dördüncü ciltlerin yayınının bu kadar çok zaman almayacağını anlamama rağmen daha fazla beklememeye karar verdim. Bu kararımda kuşkusuz uzun yaz günlerinde okuyacak kitap bulamama gibi güncel bir sorun olduğu gibi eser hakkında çıkan yazılardan birindeki “roman, yorumlardan veya deneme parçalarından oluşuyor; çoğu değişimi ve dönüşümü açıklama çabasında olan felsefî, toplumsal, siyasal yorumlar bunlar. O nedenle ayrıntıların derinliklerinde kayboluyor çoğu kez zaman, uzam ve kişiler… Çağa, çağın yaşama biçimine, değişen ve dönüşen insana, bu değişme ve dönüşme girdabında kaybolan değerlere, yeni doğan değerlere ve bu girdaptaki insana ilişkin, bilgece yazılmış metinlerden oluşuyor Niteliksiz Adam. Öyle ki, metinler içinde özdeyiş niteliğinde pek çok tümceye rastlıyoruz sık sık” şeklindeki tespit okumam etkili oldu. Romanın parça parça okunabileceği izlenimine kapıldım. Hatta başlıkları hoşuma giden bazı parçaları okumayı da denedim ve bu okumalar bana konu ne denli geride olsa da belli bir kronolojik yapı olduğunu düşündürdü.

Niteliksiz Adam’ın kahramanı Ulrich, nitelikli bir babası olan niteliksiz bir adam. Hayatta belirli bir amacı, hedefi yok. Geleceğe yönelik planlar yapmıyor. Tabii onun niteliksiz sayılması günümüz değerlerine göre çok tartışmalı. Çünkü, Ulrich iyi eğitim almış, babasının maddi desteğiyle varlıklı sayılabilecek, kadınların hemen ilgisini çeken yakışıklılıkta bir genç. Onun niteliksiz’liği romanın geçtiği 20. Yüzyıl’ın ilk yıllarının değer yargılarından kaynaklanıyor. Daha doğrusu babası gibi değişime ayak direyen, geleceği karanlık gören muhafazakârların bakış açısından. Onlar insanlığın temel değerleri olarak gördükleri din, ahlak gibi manevi değerler açısından insanlığı değerlendiriyor. Kişileri vatanlarına, milletlerine yararlı olmalarıyla ölçüyor, insanların niteliğini de doğruluk, dürüstlük, vatanseverlik gibi bu değerlerle belirliyorlar. Oysa yeni dönem bu temel kavramların hemen hepsini ya yeniden tanımlayacak ya da kullanımdan kaldıracaktır.

Musil’in Avusturya İmparatorluğu ile Macaristan Krallığı’ndan oluşan Avusturya Macaristan İmparatorluğu’na doğrudan göndermede bulunarak imparatorluk ve krallık sözcüklerini birleştirerek oluşturduğu “İmpkralya” adıyla adlandırdığı, çöküş sürecine girmiş olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nu simgeleyen bir ülkede geçiyor roman. Artık büyük imparatorluklar devri kapanıp ulus devletleşme sürecine giriliyor. Krallıklar küçük cumhuriyetler halini alıyor. Dünyanın haritası değişirken güç sahipleri de değişiyor. Savaşlar büyük ordularla değil toplantı masalarında kazanılıyor. Siyasette belirleyici unsur iktisat olmaya başlıyor ve tüm değerler yeniden tanımlanıyor. Başka bir deyişle monarşilerin çöküşü ile birlikte feodalizm çağı tamamen bitiyor ve kapitalizmin çağı başlıyor.

Bu değişimden bireyler de payını alıyor. Endüstrileşme hayata yansıyor. Şehirler büyüyor, elektrik, otomobil gibi kolaylıklar hayatı hızlandırarak yaşam alışkanlıklarının değişmesine neden oluyor. Ulrich’in Niteliksiz Adam olarak adlandırılmasının nedeni de içinde bulunduğu burjuva çevre değişime ayak diremeye çalışırken onun gelişmeleri pek de garipsememesi, hatta olağan karşılaması olabilir.

Modernizme geçilirken toplumun ve bireylerin yaşadığı tartışmalar Niteliksiz Adam’ın ana yapısını oluşturuyor. Musil’in deyimi ile bu “Tinsel Çöküş”e ülkeler de insanlar da nasıl ayak uyduracak, manevi değerler sistemi manevi değerlerce nasıl belirlenecek?

Tam adıyla Robert Edler Von Musil 1880 yılında Klagenfurt'da doğmuş. Babasının isteğine uyarak makine mühendisliği okumuş. Daha sonra Berlin Üniversitesi'nde felsefe, psikoloji, matematik ve fizik okuyarak psikoloji alanında doktora yapmış. 1942’de Cenevre’de ölene dek sadece edebiyatla ilgilenmiş. İlk eserlerini verdikten sonra da tek işi Niteliksiz Adam’ı yazmak olmuş. Musil’in yüksek öğrenimini gördüğü tüm sosyal ve fen bilimleri alanındaki ilgilerinin romana yansıdığını görüyoruz. Kahramanı Ulrich’in kişisel ilişkileri çevresinde gelişiyor roman. Ulrich babasının teşviki ile İmpkralya’nın 60. Yılını kutlamak amacıyla tasarlanan “Paralel-eylem” etkinliklerinin oluşturulma çabaları sırasında dönemin toplumsal yapısı siyasi, ekonomik, kültürel tüm boyutlarıyla tartışılıyor. Ulrich’in gönül maceralarını izlerken de yine dönemin insanlarının bireysel ilişkilerini ağırlıklı olarak felsefi ve psikolojik olmak üzere ele alıyor.

Musil edebiyatta biçimi ön plana çıkaran yazarları eleştirmiş "sanat sanat için değil, sanat hayat (toplum) içindir" anlayışını savunmuş. Niteliksiz Adam’ı biçimsel açıdan değerlendirdiğimizde Musil’in bu anlayışını eserine uyguladığını görüyoruz. Niteliksiz Adam, Musil’in Dünya’ya bakışını yansıttığı, enine boyuna tartıştığı bir yapıda. Roman, Ulrich’in Paralel Eylem’i düzenleyen kurula katılıp görev alması sürecini anlatırken konu sürekli geriye düşüyor ve kahramanların ne dediği, tartışmaları, yorumlar ağır basıyor. Örneğin, kurul toplantısı sonrasında kapı önünde ancak birkaç kelime edilebilecek bir durumda bile sayfalarca siyasi ya da felsefi tartışmalar yapılıyor. Sanıyorum eleştirmenlerin romanın olay örgüsünden çok kahramanların yaptığı yorumları daha önemsemesinin nedeni de bu. Roman bu yapısıyla iddia edildiği gibi modern romanın temel taşlarından biri gibi bir havada değil daha çok 1700 – 1800’lerde yayınlanmış, romanı bir eğitim aracı olarak gören ilk roman örneklerini hatırlatıyor. Niteliksiz Adam’ın yapısına baktığınızda Franz Kafka, James Joyce, Marcel Proust ve Virginia Woolf gibi modern romanın önemli isimleriyle birlikte anılmasını garipsememek elde değil. Çünkü Musil, biçimsel anlamda adının birlikte anıldığı yazarlara benzer yenilikçi, modern bir anlayışta değil. Niteliksiz Adam’la aynı dönemlerde yayınlanan "Ulysses", “Geçmiş Zaman Peşinde” ya da “Dalgalar” dil ve anlatım açısından bir devrim yaratmışlar. Bu açıdan Niteliksiz Adam’ı onlarla birlikte saymak zor. Bence, Niteliksiz Adam’ın önemi konu edindiği geçiş dönemini tüm boyutlarıyla başarıyla ele almasından kaynaklanıyor.

Sayfalarca süren yorumları, tartışmaları bir yana koyarsanız Robert Musil’in anlatımının gücünü görmek daha kolaylaşıyor. Musil’in kendine has bir anlatımı var. Cümlelerini, betimlemelerini, tahlillerini okudukça üslubuna hayran kalıyorsunuz. Robert Musil’in büyük bir edebiyatçı olmasının yanında tartıştığı konularla iyi bir düşünür de olduğunu hissediyoruz. Romanın sayfaları arasına serpiştirdiği denemeler hem içerdikleri görüşler hem de yazım biçimleri ile uzun uzun tartışılmayı hak ediyor. Niteliksiz Adam roman mı, değil mi gibi sorulara kapılmadan olduğu gibi kabul edilirse hem edebi keyif veren hem de bol bol düşündüren tartıştıran bir eser. Üçüncü ve dördüncü ciltleri merak etmemek elde değil.

24 Eylül 2009

Yorumlar