Şiirin ve Umudun Yorulmaz İğnesi

“Yorulmaz iğnesiyle şiirin / bilinen bir çiçeği işliyorum hayata” demiş bir şiirinde Sennur Sezer. 1943 doğumlu. İlk şiiri, on beş yaşındayken, 1958’de Sanat Dünyası dergisinde yayınlanmış. İlk şiir kitabı Gecekondu’nun yayın tarihi 1964. Taşkızak Tershanesi’nde kısa süren bir memuriyetten sonra 1965’de Varlık dergisinde düzeltici olarak başladığı yayıncılık hayatında birçok görevler almış, dergilerde, gazetelerde çalışmış, eleştiriler, incelemeler, denemeler yazmış, onlarca kitaba imza atmış. Önemli bir şair, gerçek bir edebiyat insanı.

Sennur Sezer, “kadın şair” denilince ilk akla gelen adlardandır. Şiirin bir erkek işi olarak görüldüğü dönemlerden başlayarak her zaman gür ve yalın bir sesle kadının özgürlüğünü savunmuş, kadın olmanın, ana olmanın getirdiği sorunları açıkça va yalın bir dille ifade etmiş. Toplumcu, gerçekçi bir tavırla Türkiye’de yaşananları şiirine yansıtmış, günün tanığı geleceğin işaretçisi olmuş. Şairim diye kendini şiiri ile sınırlamamış, şiirin yetmediği yerde düşüncelerini yazıya dökmüş, siyasi görüşlerini her platformda açıkça anlatmış. Birey olarak, kadın olarak kurtuluşunun toplumsal kurtuluştan geçtiğine inanmış. 60’lı yılların şiiri içinde toplumcu gerçekçiliğin temsilcilerinden olmuş.

Evernsel Yayınları, geçen ay Sennur Sezer’in elli yıla varan şairliğine, emeğine ve toplumsal mücadelesine bir saygı gösterisi olarak özel bir gece düzenlemekle kalmadı Şiirin ve Umudun Yorulmaz İğnesi (Haz. Cavit Nacitarhan) adıyla bir de saygı kitabı yayınladı. Kitap, “Sennur Sezer Kimdir?” diye sorarak başlıyor. Sonra kendi kaleminden Sennur Sezer’in hayat öyküsünü okuyoruz. Üç buçuk sayfalık kısa bir yazı bu. Keşke böyle bir fırsat varken kitabı hazırlayan Cavit Nacitarhan, Sennur Sezer’le uzun uzun konuşsaymış da hayat hikayesinin daha çok ayrıntısını öğrenseymişiz.

Kitabın ana omurgasını Sennur Sezer için yazılanlar oluşturuyor. Şairliği, kitapları, şiirinin 40. yılında yazılanlar, armağan yazılar var. Fotoğraflar, çizimler, şiirlerinden örnekler kitabı bütünlüyor. Elli yıllık emek, kuşkusuz 352 sayfalık bir kitaba sığmaz. Hele Sennur Sezer’inki gibi çok renkli ve mücadelelerle dolu ise... Ama Sennur Sezer’i tanımak, anlamaya çalışmak için bir ilk adım sayılabilir. Gelecek basımlarda bibliyografya ve dizin de eklenirse Sennur Sezer hakkında çalışma yapacak, yazı yazacaklar için de yararlı bir kaynak olur.

Behçet Necatigil, “Sezer on altısını kırk altısında / Yaşayacaktır. / Çünkü bütün şiirler / Çiğnenmiş çiçeklere özlemi anlatır” demiş. Sennur Sezer, Şiirin ve Umudun Yorulmaz İğnesi olarak her zaman gerçek anlamda genç ve dinamik bir edebiyat insanı olarak, bir simge olarak önümüzde duruyor ve daha çok mücadeleye, daha çok çalışmaya özendiriyor.

15.07.2010

Yorumlar