Yaşadıklarım ve Düşlediklerim

Çocuk edebiyatı denince akla gelen ilk ad Gülten Dayıoğlu’dur. Onun kitapları çocuklara okuma zevki vermek yanında iyi insan olmayı, dünyaya sevgiyle bakmayı, insanlara saygı duymayı, yardımseverliği, dostluğun gücünü ve daha nice iyi niteliği de aşılamıştır. Birçok iyi okurun okuma zevkini Gülten Dayıoğlu’nun kitapları ile edindiğini biliyoruz.

Gülten Dayıoğlu, bu yıl 75. yaşını kutluyor. Sanıyorum, Yaşadıklarım ve Düşlediklerim (Altın Kitaplar) bu önemli yaş dönümünde kendisine verdiği bir armağan. “72 Kitap, Bir Hayat” alt başlığını taşıyan eser Dayıoğlu’nun kitaplarının izini sürerek anlattığı yazarlığının öyküsü. Gülten Dayıoğlu, 72 kitabının yazılış öykülerini, konularının nerelerden kaynaklandığını birbirinden ilginç anılarla, anekdotlarla anlatırken aslında hayat öyküsünü anlatmış.

Gülten Dayıoğlu’nun ilk öyküsü 15 yaşındayken, 1950’de Afyon’da Kudret gazetesinde yayınlanmış. İlk kitabı 1963’de yayınlanan Bahçıvanın Oğlu’ymuş. Gülten Dayıoğlu’nu okurlara tanıtan kitabı ise, ikinci eseri Fadiş. Fadiş, bilindiği gibi çağdaş çocuk klasiklerinden. 1971’de ilk kez yayınlanan Fadiş, onlarca yıldır çocukların başucu kitabı olmaya devam ediyor. Kült bir kitap. Dayıoğlu’nun ilkokul üçüncü sınıfta, öğretmeninin yazarlık yeteneğini keşfetmesiyle başlayan yazarlık serüveni 73. kitabı ile başarıyla sürüyor.

Gülten Dayıoğlu, tek tek kitaplarının öykülerini anlatırken çocukluk yıllarından başlayarak yaşam öyküsünü de anlatmış oluyor. Çünkü o kitapların yazılış süreçlerinde yaşanan acı ve tatlı olayların yanında, hemen her kitabı yazarın yaşadıklarına, gözlemlediklerine dayanıyor. Gülten Dayıoğlu, bir yandan öğretmenlik yapıp, çocuklarını yetiştirirken bir yandan da kısıtlı zamanlarda eserlerini yazmaya çalışmış. Yazarlık mücadelesi ile geçim derdi, iyi çocuklar yetiştirme, mutlu bir aile hayatı sürdürme kaygısı birbirine karışmış.

Gülten Dayıoğlu’nun açık yürekle anlattığı eserlerini yazma sürecini okurken onun ne kadar genç ve dinamik bir yazar olduğunu da bir kez daha anlıyoruz. Dayıoğlu, Fadiş’le başarıyı ikinci kitabıyla yakalamış olmasına rağmen “ben oldum” demiyor, çocukların, gençlerin ilgi alanlarını, çocuk edebiyatındaki gelişmeleri yakından izleyerek her zaman en yeni ve en ilginç eserleri vermeye çalışıyor. Yeşil Kiraz, Mo’nun Gizemi gibi kitaplar bu anlayışın ürünü. Zaten başka türlü de kuşaklar boyu sürekli okunan, sevilen bir yazar olmak mümkün değil.

Gülten Dayıoğlu, gerçekçi, araştırmacı, yazdığı konuda derinlemesine bilgi sahibi olmak isteyen bir yazar. Bir yerden söz ediyorsa mutlaka orayı görmek, orada bulunmak istiyor, bir konudan söz edecekse en ince ayrıntısına kadar araştırıp öğrenmeden rahat etmiyor. İnsanoğlununu yaşadığı hemen her şey, Dünyanın her yöresi onun ilgi alanında ve kitaplarının konusu.

Yaşadıklarım ve Düşlediklerim eserlerinin yazılış öyküleri aracılığıyla kendi kaleminden Gülten Dayıoğlu’nu tanımamızı, hayat öyküsünü, anılarını okumamızı sağlıyor. İyi ki varsın Gülten Dayıoğlu! Nice 75 yıllara...

29 Nisan 2010

Yorumlar