Yenik ve Yalnız

Özel dedektif Remzi Ünal yıllar sonra yeni bir macera ile okurlarla buluştu. Celil Oker Yenik ve Yalnız’ı (Ağustos 2010, Turkuvaz Kitap) Remzi Ünal’ın evlilik yolunda adımlar atarken, evini ve mesleği terk edeceği sırada başlatıyor. Remzi Ünal önceki maceralardan tanıdığımız, Yıldız Turanlı’nın teklifini kabul edip, eski evini boşaltmıştır. Yıldız Turanlı ile eski evden çıkacakları sırada telefon çalar. Telesekreterden duyulan ses, önceki macerada onu ölümden kurtaran telefonu eden kadınındır.

Sitedeki komşulardan biri olduğu anlaşılan kadın, Remzi Ünal’dan “evliliğini kurtarması” talebiyle küçük bir iş yapmasını istemektedir. Remzi Ünal dedektifliği bıraktığını söylese de, bilmeden de olsa ettiği telefonla hayatını kurtaran bu kadının isteğini geri çeviremez.

Komşu kadın hemen gelir ve kocasının çekmecesinden almaması gereken bir zarf aldığını söyler, Remzi Ünal’dan bu zarfı yerine koymasını istemektedir. Araba galerisine gidip Hülya Çakır’ın (s. 22’de Selma Çakır olmuş) kocasına ve sekretere fark ettirmeden zarfı eski yerine koymaktır iş.

Remzi Ünal, dolgun bir ücretli bu işi vefa duygusu ile kabul eder. Bu işte bir yardımcıya ihtiyacı vardır. Birlikte aikido çalıştıkları reklamcı arkadaşından kendine yardımcı olmasını ister. Reklamcı geçen yıl cip azmanı tuhaf bir araç almıştır. Onunla bir araba galerisine gitmek çok uygun görünmektedir. Romanın çözüm bölümünde adının neden verilmediğini anlayacağımız reklamcı ile galeriye giderler. Reklamcı araba bakarken Remzi Ünal da görevi başarıyla yerine getirir.

Tahmin edilebileceği gibi zarf yerine konmuş ama iş bitmemiştir. Reklamcı arkadaşının söylediği gibi Remzi Ünal’ın içinde cinayet, ceset olmayan macerası yoktur. Kurban da, yine reklamcının tahmin ettiği gibi galerinin sahibi Kemal Çakır’dır. Galerici, Akmerkez’in önünde bekleme şeridinde siyah camlı bir cipin içinde ölü olarak bulunmuştur.

Galeride masanın gözüne koyduğu zarfın dönüp dolaşıp kendine geri dönmesi, önce reklamcı arkadaşının sonra kendini ölümden kurtaran Hülya Çakır’ın polisçe sorgulanması Remzi Ünal’ın işin içine girip katili araması için yeterlidir. İlk bakışta elde çok az veri vardır. Hele şüpheli sayılabilecek hiç kimse yoktur. Remzi Ünal, Hülya Çakır’la, kız kardeşiyle, Hülya’nın kızı Nazan’la, galericinin sekreteri Selma ile konuşur. Yavaş yavaş karmaşık ilişkiler ağı ortaya çıkmaya başlar.

Remzi Ünal’ın tekrar dedektifliğe döndüğünü gören Yıldız Tarhanlı evlilik ve taşınma işlemlerini tam ortasında “yapamayacağım” diyerek ilişkiyi kesmiş, en azından askıya almıştır. Remzi Ünal, romanın adına uygun olarak yenik ve yalnız bir ruh hali içinde, melankolik bir havada katili ararken pek gönülsüzdür. İş olsun diye görüşmeler yapıyor hissi verir. Üstünkörü sorular sorar, ayrıntılarla pek ilgilenmez sanki. Bu kadar dikkatsiz ve boş vermişken katili nasıl bulacak diye merak ediyorsunuz. Ama Remzi Ünal daha Şişli Camisi’nden galericinin cenazesi kaldırılırken klasik polisiyelerin vazgeçilmez finallerine uygun olarak olayla ilgili tüm tarafları reklamcının sekiz artı bir kişilik minibüsünde toplayıp katili açıklayıp onu Allaha havale ediyor. Katilin kimliğini öğrendikten sonra tekrar başa dönüp Remzi Ünal’ın hangi verileri değerlendirip bu sonuca ualştığına bakmakta fayda var.

Celil Oker’in Remzi Ünal’ı sevilen bir karakter. Onu daha çok tanıyıp, özeline daha çok girdikçe sevginiz, sıcaklığınız daha çok artıyor. Yenik ve Yalnız’da Remzi Ünal’ın özel hayatını bize biraz daha açtığını, kahramanımızla samimiyetimizin arttığını düşünüyorum. Kendini "Remzi Ünal... Şu Hava Kuvvetleri'nden müstafi, THY'den kovulma, kendisine saygısı olan hiçbir 'freequent flyer'ın adını bile duymadığı sekizinci sınıf 'charter' şirketlerinde bile tutunamayan, şu sıralar sayenizde MS Flight Simulator'ın Cessna'sını her çakışında inatla bir daha yükselen eski pilot, ex-kaptan, nevzuhur özel dedektif Remzi Ünal" diye tanıtsa da kaybedenler kulübünden bir sima değil. Silah taşımayan dedektif Remzi Ünal’ın aikido’daki ustalığı dışında abartılmamış hatta sıradan bir kişi. Milyonlarca İstanbullu gibi ekmek parasını kazanıp hayatını sürdürmeye çalışıyor. Anlatımdaki somutluk İstanbul’u adeta bir kahraman gibi belirginleştiriyor. İstanbul, iyi ve kötü tüm hayat şartlarıyla romanın sahiciliğine büyük katkıda bulunuyor.

Remzi Ünal’ın maceraları “İstanbul polisiyesi” olarak Dünya polisiye edebiyatında kendine yer buldu. Kitabın sonundaki “sevgili okurum” diyen sonsözden de feyz alarak arayı uzatmamasını dileyerek yeni maceralarını merakla bekliyorum.

23.09.10

Yorumlar