Mimi’nin Hayaleti



Mimi’nin Hayaleti, Kader ve Europa romanlarıyla tanıdığımız Tim Parks’ın Türkçedeki yeni polisiyesi. Tim Parks’ın ilk polisiyesi Sevgili Mimi ile tanıdığımız İtalya'da İngilizce öğretmenliği yapan Morris yine cinayetten cinayete koşuyor.

Sevgili Mimi’de zengin bir ailenin kızı olan on yedi yaşındaki öğrencisi Massimina (Mimi) ile evlenme planlarını hayata geçiremeyen Morris ard arda cinayetler işlemek durumunda kalmıştı. Morris katilin kendisi olduğunu işaret eden izler bırakmasına rağmen yakalanmadan romanın sonuna ulaşmıştı.

Mimi’nin Hayaleti’nde (Ekim 2010, çev. Aslı Mertan, Kanat Kitap) Morris’i katili olduğu Massimina’nın ablası Paola ile evlenmiş, zengin aileye damat olmuş, kendini bu üst sınıfa kabul ettirmeye çalışırken buluyoruz.

Morris ilk kitapta işlediği cinayetlerin ruhuna verdiği ağırlıktan kurtulmak, kendi kendini temize çıkartmak için Mimi’nin hayaleti ile konuşmaya başlamıştır. Hayali telefon konuşmalarında sık sık Mimi’ye danışır. Mimi’nin hayaleti istediği için olayların böyle geliştiğine inanır. Roman boyunca yapacağı tüm eylemlerde de onu Mimi’nin hayaleti yönlendirecektir(!).

İlk bölümde önceki kitabın hatırlatılması ve Morris’in yeni konumunun, ilişkilerinin biraz uzunca anlatılmasından sonra roman hızını buluyor. Paola’nın dindar ablası Antonella’nın varlıklı bir aileden gelen kocası Bobo ailenin mal varlıklarını yönetmektedir. Ailenin ana gelir kaynağı olan şarap fabrikasının başına Bobo geçmiştir. Bobo, Morris’e yüz vermez. İşlere karışmasına izin vermez. Ona fabrika merkezinden uzakta göstermelik bir iş verir. Ama Morris zamanla işe burnunu sokmakla kalmaz, Bobo’yu hileli yoldan üretimi artırma ve İngiltere’ye şarap ihraç etme konusunda ikna eder. Geceleri şarap şişeleme fabrikasında Afrikalı mültecileri çalıştırarak kapasiteyi artıracaklardır. Bobo, bu yasadışı teklifi başta kabul etmese de sıcak parayı görünce razı olur. Morris bu girişiminin, aile içinde kabul görmesini, bir işadamı olarak tanınmasını ve iş ve kalacak yer temin ettiği için Afrikalı mültecilerce sevilmesini yani gerek duyduğu tüm tatminleri sağlayacağını düşünmektedir.

Ağır hasta annelerinin ölümü ile vasiyeti değiştirip tüm mal varlığına el konulacağından korkan Paola, Morris’i vasiyeti değiştirilmeden ele geçirmekle görevlendirir. Morris, vasiyeti bulmak için kaynanasının evini karıştırırken Antonella’ya yakalanır, Bobo’nun gece üretimini durdurduğunu ve Afrikalıları işten attığını öğrenir. Morris’in işleri yoluna koyması için elini kana bulaması, cinayet işlemesi gerekecektir. Neyse ki Mimi’nin hayaleti vardır ve o akıl verecektir.

Afrikalılardan Kwame’nin yardımıyla cinayet işleyen Morris her zamanki gibi arkasında birçok iz bırakmasına rağmen yine polisin elinden kurtulmayı becerir. Ama cinayet şehirdışında işlendiği için işe jandarma karışır ve jandarma komiseri Morris’ten kuşkulanır. Morris kendini hapishanede bulur. Hapisten çıkması aylar alacaktır. Bu arada seks düşkünü karısı Paola Kwame ile ilişki kurmuştur ve Morris’in tekrar elini kana bulayacaktır. Üstelik artık jandarmanın gözleri üzerindedir.

Tim Parks, beceriksiz ama yakalanmayacak kadar şanslı katil Morris’in psikopat seri katile dönüşümünü sıkı bir polisiye kurgu içinde kara mizah diyebileceğimiz bir üslupla anlatıyor. Morris’in maceralarına rüşvet, vergi kaçakçılığı, Afrikalı mültecilerin hayat şartları, çalışma şartlarının kötülüğü, Avrupa’da gelişen ırkçılık gibi birçok güncel tartışma konusu da eşlik ediyor. Tünm edebiyatseverlere ve tabii polisiye sevenlere özellikle öneriyorum.

06.01.2011

Yorumlar