Bir şehir efsanesi ve durum değerlendirmesi



Şehir efsanesi, modern çağın kulaktan kulağa yayılan doğruluğu şüphe götürür, uydurma folklorik hikâyelerine verilen ad. Türkiye’nin en meşhur şehir efsanesi “Japon’lar Haliç’i ücretsiz temizlemeyi teklif etmişler, yalnız dipten ne çıkarsa yarısını istiyorlarmış. Haliç'in dibi silme altın doluymuş, o nedenle devlet izin vermemiş” diye anlatılandır. Japonların rol aldığı bir şehir efsanesi de yayıncılık için var. Efsane şöyle; “Japonya’da kişi başına 25 kitap, bizde ise 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor.” Bu şehir efsanesine yaygın olarak inanılıyor, hiç soruşturma gereği duymadan bilim adamları bile bu bilgiyi konuşmalarında kullanıyor.

Geçtiğimiz yıllarda doğru bilgiye hızlı bir biçimde ulaşmak mümkün olmadığı için bu efsaneye karşı pek bir şey diyemiyorduk ama Türkiye’de e-devlet uygulamalarının artması sonucunda Kültür ve Turizm Bakanlığı da, Milli Eğitim Bakanlığı da birçok bilgiyi paylaşıyor.

Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı ISBN Ajansı ile Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nden edindiği bilgilere göre; 2010’da 34.363 çeşit kitap yayınlandı. Bu kitaplar için 214.414.289 adet bandrol satın alındı. Milli Eğitim Bakanlığı da 2010 yılında ilk ve orta öğretim öğrencilerine 193.925,000 adet ücretsiz ders kitabı dağıttı. 2010’da toplam 408.339.289 adet kitap üretildi. 96 sayfaya kadar eğitim amaçlı ve çocuk kitaplarına ilgili yönetmelikle bandrol alınması zorunluluğu olmadığı için yaklaşık 50 milyon adet civarında olduğu tahmin edilen çocuk ve yardımcı kitaplar hesaplamaya dahil edilmemiş. Bandrolsüz satılan kitaplar ve korsan yayınlar eklenince gerçek rakam çok daha büyük, belki de iki katına yakın.

Son nüfus sayımına göre Türkiye’nin nüfusu 72.561.312. Çarpar bölersek 2010 yılında kişi başına 5.6 kitap düştüğünü buluyoruz.

2009’da 353,599,457 adet kitap üretilmişti. Bu rakamlara göre 2010’da Türkiye’de yayımlanan kitap çeşidi % 9.38, üretilen kitap adedi % 15.48 artmış oluyor. 2007’de 280.708.153 adet, 2008’de 298.651.407 adet kitap üretildiğini hatırlarsak her sene düzenli olarak kitap üretiminin arttığını söyleyebiliriz. Aynı şekilde, üretilen başlık adedinde de bu yıl ciddi bir artış söz konusu. 2007’de 32.150 çeşit, 2008’de 32.342 çeşit, 2009’da 31.414 çeşit kitap yayımlanmıştı.

Romanın yükselişi

ISBN Ajansı türlere göre bölümlemeyi “Genel Konular, Felsefe ve Psikoloji, Din, Toplum Bilimleri, Dil ve Dilbilim, Doğa Bilimleri ve Matematik, Teknoloji, Sanatlar, Edebiyat ve Retorik, Coğrafya ve Tarih” başlıkları altında yapıyor. 2010’da yayımlanmış 34.363 çeşit kitabın 12766 çeşidinin “Edebiyat ve Retorik” olduğunu anlıyoruz. “Edebiyat ve Retorik” başlığı altında yayımlanan kitapların 9705’i telif, 3061’i çeviri esermiş. Yani çeviri oranı %24. “Retorik” denilerek neyin kast edildiğini anlayamadığımızdan edebiyat eserlerinin sayısına ulaşamıyoruz. Kaç tanesinin roman, kaçının şiir, kaçının hikâye olduğu bilgisi ise yok. Sektörün kullandığı başlık sistemine göre ayrıntılandırıldığında sanırım bu çok önemli istatiklerin faydası daha da artıracaktır.

Neyse ki eleştirmen Ömer Türkeş her yıl yayınlanan Türkçe romanların istatistiğini tutuyor. Hürriyet’te yayınlanan Sefa Kaplan imzalı habere göre (10.01.2011) 2010 Türk romanının en üretken yılı olmuş, 570 roman yayımlanmış. Bunların 300’ü ilk romanlarmış. Bu sayı 2009’da 453’tü. 2000’li yılların başından itibaren Türk romanı yayın sayısı açısından her yıl rekorlar kırıyor. Rakamlar şöyle; 2000’de 140, 2001’de 140, 2002’de 219, 2003’de 232, 2004’de 314, 2005’de 345, 2006’da 415, 2007’de 389, 2008’de 416. Yazık ki her yıl daha çok roman üretilmesi satışlara aynı şekilde yansımıyor. Çok satanlar bildik birkaç ismin arasından çıkıyor.

D&R Kitabevleri’nin 2010 en çok satanlar listesinde dört Türk romanı yer alıyor. Bunlardan da ikisi 2010’da yayımlanmış; Sinan Yağmur’un Aşkın Gözyaşları (Karatay) ve Ahmet Ümit’in İstanbul Hatırası (Everest). Geçtiğimiz yıllarda yayımlanıp hâlâ çok satan iki kitap da Serdar Özkan’ın Kayıp Gül’ü (Timaş) ve Elif Şafak’ın Aşk’ı (Doğan Kitap). Yılın en çok satan kitabı Hanefi Avcı’nın Haliç’te Yaşayan Simonlar’ı (Angora) olmuş.

Yayıncılık verileri

ISBN Ajansı’nın verilerine göre 2010’da 1701 yayınevi faaliyet göstermiş, ISBN almış. En çok yayıncı İstanbul’da (468), İstanbul’u Ankara 370 yayıncı ile izliyor. İzmir’de 107, Konya’da 66, Adana’da 35, Bursa’da 34, Samsun’da 29, Denizli ve Erzurum’da 25, Eskişehir’de 24 yayıncı var. Düzce, Tunceli ve Hakkari’de hiç yayıncı yok. 11 ilimiz de ise sadece birer yayıncı var. Bu verilerin ayrıntılarına girdiğimizde “yayıncılıktan çekildi” denilen devletin Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla Türkiye’deki kitap üretiminin neredeyse yarısını (%48) üretmesini ya da ürettirmesini önemli bir sorun olarak vurgulamalıyız. Devletin bir sektörde bu kadar büyük bir ağırlığı olmasına Başbakan Tayyip Erdoğan ne der, merak ediyoruz. Bunun yanında illerdeki yayınevlerinin çoğunun da valilikler, belediyeler ya da il kültür müdürlükleri olduğunu biliyoruz. İstanbul, İzmir gibi ciddi yayıncılık yapmaya çalışan birkaç belediyeyi bir yana bırakırsak çoğu yayının yeni bir tür nemalanma aracı olduğunu, kitap hazırlatma yöntemiyle yandaş ajanslara ve matbaalara iş yaratıldığını da biliyoruz. Ankara’daki 370 yayıncının büyük çoğunluğunun da kamu kurumu olduğu anlaşılıyor.

Yıllardır Türkiye’de satışta bulunan kitapların aylık katalogunu yayınlayan Türdav’ın yaptığı son araştırmaya göre 2010 Kasım ayı itibariyle ülkemizde faaliyetini sürdüren yayınevi sayısı 1620 ve bu yayınevlerinin 1.988 markası var. Bu yayınevlerine ait 136.257 Türkçe ve 3.158 yabancı dilde olmak üzere toplam 139.415 kitap çeşidi halen satışta. Bu kitapların 108.826 çeşidini (%80) İstanbullu yayınevleri, 24.182 çeşitini (%18) Ankara, 1458 çeşitini (%1) İzmir, 1631 çeşitini (%1.2) Konya, 222 çeşitini Adana, 1238 çeşidini Bursa, 67 çeşitini Samsun, 172 çeşitini Erzurum üretmiş. 10.383 satış noktasında (kitapçı, kırtasiyeci, market, dağıtımcı vb.) kitap satılıyor. Ülkemizde, kitapları halen satışta olan yirmi bin; yerli, yabancı (müstear adlar dahil) yazar var.

Türdav, Türkiye’deki kitap üretiminin %80’ini yapan İstanbullu yayınevlerinin ilçelere göre dağılımını da çıkartmış. İstanbul’daki 1112 yayınevinin 547’si tahmin edilebileceği gibi Cağaloğlu’nda (Fatih ilçesinde), Beyoğlu’nda 111, Şişli’de 70, Kadıköy’de 65, Üsküdar’da 46, Zeytinburnu 37, Beşiktaş’ta 33 yayınevi var. Bu yıl etkin olarak başlatılan Eminönü bölgesini turistik bir bölge haline getirme, tamamen trafiğe kapama çabaları sonucunda yayınevlerinin şehir merkezi dışına göçünün artacağını öngörebiliriz. Bağcılar (29), Bahçelievler (22), Kağıthane (15) gibi bölgelerdeki yayınevi sayısı artacak Cağaloğlu’ndaki yayınevi hızla azalacaktır.

E-kitap

2010’un yayıncılık açısından en çok konuşulan konusu kuşkusuz e-kitap’tı. E-kitap satışları beklenen ilgiyi henüz görmedi. Sadece 305 e-kitap için ISBN alınmış. E-kitap satışlarına ilk başlayan kuruluş olan İdefiks’in yanı sıra D&R ve kitapyurdu.com da e-kitap satışı yapıyor.Satışa sunulan Türkçe e-kitap sayısı birkaç yüzle ifade ediliyor. 89.000 İngilizce e-kitap’ı sitesinde satışa sunan kitapyurdu.com birkaç ay içinde Türkçe e-kitap satışına da başlayacakmış. E-kitap satışı yönünde birçok kuruluşun hazırlık yaptığını biliyoruz. Ama şu anda e-kitap satıcılarından çok daha fazla sayıda e-kitap korsanlığı var.

Sanıyorum e-kitaba ilginin düşük kalmasının en önemli nedenlerinden biri Türkçe çeşit azlığı ama daha da önemlisi e-kitap okumak için mutlaka bir e-okuyucu’ya ihtiyaç olduğu algısı. Oysa e-kitaplar herhangi bir bilgisayarda ek bir donanıma gerek duymadan rahatça okunabiliyor. Yayıncılar korsan yayını önleyecek, satışları şeffaf olarak kontrol edebilecekleri yapıyı kurduklarında satışa sunulan e-kitap sayısı büyük oranda artacak. Teknolojideki gelişmelerle birlikte de bu yıldan itibaren tablet pc’lerin yaygınlaşması, cep telefonlarındaki gelişmeler kullanım oranını çoğaltacak. Tüm dünya’da olduğu gibi bir beklenti var ve yayıncılar, yazarlar ve tabii biz okurlar da gelişmelerin ne yöne olacağını merak ediyoruz.

27.01.2011

Yorumlar