Yaz Ortasında Ölüm


Can Yayınları ilk baskısını 1985’de yaptığı Yaz Ortasında Ölüm’ü (Temmuz 2011, çev. H. Can Erkin) Japonca aslından yapılan çevirisiyle Mişima ya da Boşluk Algısı ile birlikte yeniden basmış. Böylelikle Yourcenar’ın yorumlarını sıcağı sıcağına Mişima’nın öykülerinde izlemek olanağı da bulmuş oluyoruz. Yaz Ortasında Ölüm’de İkinci Dünya Savaşı sonrasında Japon toplumunun çok çeşitli kesimlerinden bireylerin günlük yaşamlarında ulaştıkları boşluk ve yabancılaşma duygusunu örnekleyen 11 öykü var. Öyküler 1946- 63 yılları arasında yazılmış. (İki merak sorusu sormak istiyorum; Türkçede yazarın adı Can Yayınları baskısına kadar Mishima. “Mishima” mı yoksa “Mişhima” mı doğru kullanım? İkincisi, Yaz Ortasında Ölüm’ün 1966 tarihli İngilizce baskısında kitaba adını veren öykü dışında diğer öyküler tamamen farklı. Türkçedeki ikinci dilden yapılmış önceki çeviri ile Japonca’dan yapılmış yeni çeviri arasında bu fark var mı?)
Mişima öykülerde çeşitli yaş dönemlerindeki kahramanları aracılığıyla arkadaşlık, dostluk, aşk, akrabalık gibi ilişkileri anlatıyor. “Sigara”da bir öğrencinin birlikte sigara içme deneyimi ile okulun elebaşları tarafından kabul edilme çabası; “Haruko”da üvey teyze, teyze kızı ve ilk gençlik çağını yaşayan bir genç arasında cinsellik temelinde yaşanan karmaşık ilişki; “Sirk”de başarı ve para için çalışanlarını ölüme yollayan “duygusuz hatta zalim bir adamın” bu tavırlarında kendini destekleyen yardakçısı ile ilişkileri, “Kanatlar”da birbirlerini melek kadar iyi bulup, “kanatları vardır” diye düşünerek aşık olan iki kuzenin yaşadıkları; “Sayfiye Çamları”nda 16 yaşında bir çocuk bakıcısının baktığı bebeği çocukları olmayan iki sevgiliye verip kaçışı; “Bulmaca”da bir otel kat görevlisinin otel müşterilerinden evli bir kadına duyduğu aşkı; kitaba adını veren “Yaz Ortasında Ölüm”de öğle uykusundayken iki çocuğu ve yengesinin dalgalara kapılması ile büyük bir bunalıma kapılan bir kadının bu ruh halini aşma çabaları; “Havai Fişekler”de bir festivalde bir günlüğüne iş bulup birisine aşırı benzerliği ile savunma bakanını korkutarak büyük bir bahşiş alan bir üniversiteli; “Asilzade”de büyük servetlerini savaş sırasında bile kaybetmeyen bir ailenin resim koleksiyonu yapan oğlunun arkadaşı gözünden portresi; “Üzümlü Ekmek”de üniversiteli gençlerin bohem hayatları; “Yağmur Altında Fıskiye”de üniversiteli bir gencin hamile kaldığını söyleyen sevgilisinden ayrılma teşebbüsü anlatılıyor.
Mişima, döneminde pek değinilmeyen konuları günlük hayatın içinde sanki çok sıradan şeylermiş gibi sakin bir biçimde ama genel kabullere ters yaklaşımlarla anlatıyor. Anlatımı, öykülerin kurgusu ve göndermeleri dönemin Avrupa ve ABD edebiyatıyla yoğun yakınlıklar taşıyor. Öykülerde mekanlar belirtilmese yaşandıkları yerin Japonya olduğunu anlamamız pek mümkün değil. Yourcenar’ın ve birçok eleştirmenin Mişima’nın özellikleri olarak altını çizdikleri “gelenekle kurulan sıkı bağ, militarist bir düzen özlemi, modernizim eleştirisi...” vb. bu öykülerde net olarak görülmüyor ama nihilist bakış açısı ya da geleceğe güvensizlik gibi özellikleri satıraralarında buluyoruz.
Yaz Ortasında Ölüm’de Mişima edebi gücü, ayrıntıları işlemekteki ustalığı, sıradan görünen insanların hayatlarındaki büyük dramları sakin bir üslupla öyküleştirmesi ile hem keyifli bir okuma hem de büyük bir yazarı keşfetme olanağı veriyor. Yaz Ortasında Ölüm’ü ve özellikle Mişima ya da Boşluk Algısı’nı okuduktan sonra Mişima’nın başyapıtlarını merak etmemek elde değil.
15.09.2011

Yorumlar