Düzelti


Thomas Bernhard’ın başyapıtlarından kabul edilen Düzelti (Ekim 2011, çev. Sezer Duru) Yapı Kredi Yayınları’nın Edebiyat Dizisi’nin 1000. kitabı olarak yayımlandı.
Roithamer, Altensam adlı mülkün sahibi olan aristokrat bir ailenin çocuğu. Babası iki büyük ağabey ve bir kızkardeşe rağmen bütün mirasını kendisine bırakmış. Çocukluktan beri arkadaş olan anlatıcı, Roithamer, ve Höller birbirleriyle bağlantılarını koparmamış. Okul yıllarından sonra anlatıcı ve Roithamer İngiltere’ye Cambridge’e gitmişler, Höller yörenin en ünlü doldurulmuş hayvanlar yapımcısı olarak köyünde kalmış. Aurach Nehri’nin en dar yerine inşa ettiği bir mimari mucizesi sayılabilecek evinde yaşıyor.
Roithamer, sık sık İngiltere’den gelip Höller’lerin çatı odasında çalışmalarını sürdürüyor. Yazılarını yazıyor, Kobernausser ormanının ortasındaki boşluğa inşa edeceği koninin projelerini yapıyor. Tüm maddi varlığını da hayatta sevdiği tek kişi olan hasta kız kardeşine hediye edeceği bu inşaat için harcıyor. Ağabeyinin kendisine içinde yaşaması için hediye ettiği binayı gören kız kardeş şok geçiriyor ve kısa bir süre sonra ölüyor. Bu ölümle derinden sarsılan Roithamer de ormanın içindeki bir boşlukta kendini bir ağaca asarak intihar ediyor.
Romanın anlatıcısı, yakın arkadaşı Roithamer’den geriye kalan binlerce sayfalık, kâğıt parçalarına yazılmış notları, yazıları ve Altensam ve koninin yapımıyla ilgili eserinin taslağını derleyip düzenlemek amacıyla Höller’lerin çatı odasına geliyor. Anlatıcı taslağı düzenlemeye çalışırken ve daha sonra metni onunla birlikte okurken Roithamer’in hayatını, neden koni inşa edip kız kardeşine hediye etmeye karar verdiğini, anne babası ve erkek kardeşleriyle, Avusturya’yla, Altensam’la, Höllerler ve anlatıcı ile ilişkilerini anlıyoruz. Roithamer’ın intiharına varan süreç netliğe kavuşuyor.
Derleyip düzenleme işi bir yeniden yazma halini alıyor. Oğuz Demiralp’in de “Anti-Otobiyografi” başlıklı denemesinde belirttiği gibi Roithamer’in yazdıklarının derleyip düzenlemek niyetindeki anlatıcı tüm yazıları, notları okuduktan sonra niyetini değiştiriyor, okuduklarını olduğu gibi okura aktarmaya karar veriyor. Çünkü, tamamı Roithamer’in hayat öyküsü de sayılabilecek bu yazılar, bir bütünlük sağlamak amacıyla değil, geçmişini yıkıp dağıtmak amacıyla yazılmıştır.
Eleştirmenler, Roithamer’in hayat öyküsü ile Filozof Ludwig Wittgenstein’ın hayat öyküsünün birbirine benzediğini, çakıştığını belirtiyor. Avusturya’nın en zengin ailelerinden birinin çocuğu olan Wittgenstein’ın Cambridge’de yaşadığına ve felsefeyi bırakıp yıllarını kızkardeşinin Viyana’daki mantık evini (Kundmanngasse) inşa etmek için harcadığına dikkati çekiyorlar. Thomas Bernhard, Wittgenstein’ı yakından tanıyordu. Ama romanda sadece Wittgenstein’ın hayatından değil Bernhard’ın hayatından da izler, benzerlikler bulmak mümkün. Zaten hemen tüm eserlerinde Thomas Bernhard’ın kendi hayatından, düşünsel yapısından, Dünya’ya ve Avusturya’ya bakışından bolca iz buluyoruz.
Thomas Bernhard'ın en önemli özelliği anlatım biçimi. Romanları genellikle tek bir paragraftan oluşuyor ve cümleleri sürekli ara cümlelerle uzadıkça uzuyor. Bilinçakışı tekniğinin geliştirilmiş bir biçimi olarak da değerlendirebileceğimiz birinci tekil anlatımıyla yazıyor romanları. Anlatımının temel özelliği ileri ve geriye dönüşlerle, sık sık tekrarlarla gelişen bir monolog olması. Bu monolog özellikle Avusturya Devleti hakkında konuşmaya başlayınca bir söylenmeye hatta Avusturya özelinde devletin ve bürokrasinin dar kafalılığı, sanatçıların, bilim adamlarının, felsefecilerin ve tabii siyasetçilerin devletin bu tavrına uygun olarak davranmaları söz konusu ise öfkelenmeye varıyor. Öfkesi acı ya da tatsız değil ironik ve mizahı hiç ihmal etmiyor. Tek bir paragraftan, çok uzun cümlelerden oluşan romanların okuma güçlüğü de olayları ve konuları döne döne anlatarak, tekrarlarla çözülüyor.
Böylesine anlatımı olan bir yazarı başka bir dile çevirmenin ne denli zor (hatta çıldırtıcı) olduğunu düşünmemek elde değil. Almanca gibi birbirine eklenebilen uzun cümlelerle yazılabilen bir dilden kısa cümlelerin esas olduğu Türkçeye çevirinin zorluğu diğer dillere çeviriye oranla daha da fazla. Usta çevirmen Sezer Duru çevirilerinde Thomas Bernhard'ın üslubunu, anlatımında yarattığı ritmi ve tabii duyarlılığını tam olarak yansıtıyor.
Bernhard, birçok eserinde sanatın çeşitli alanlarında bir türlü tamamlanmayan, yeniden yeniden yazılan, eser sahibini tam anlamıyla bitmiş olsa da tatmin etmeyen eserleri, araştırmaları konu edinmişti. Düzelti, Thomas Bernhard'ın her yeniden yazmanın, düzeltmenin yeniden yaratım olduğu, mükemmele varmak (ya da tamamen mahvetmek) için sürekli yeniden yazma, düzeltme ve atma gerektiği kanısının, düşüncesinin somutlandığı anlatılarının en önemlilerinden sayılıyor.
16.12.2011

Yorumlar