Sen ve Ben


İnsanlarla ilişki kurmayı, arkadaşlık etmeyi sevmeyen, hep yalnız kalmak isteyen on dört yaşında bir gencin arkadaşlarımla kayak yapmaya tatile gideceğim deyip oturdukları apartmanın bodrumuna gizlenmesi ile gelişen olayları anlatıyor Niccolo Ammaniti Sen ve Ben’de (Nisan 2012, Şemsa Gezgin, Can yay.). 
Roma'lı, varlıklı bir ailenin çocuğu Lorenzo’ya dadısı “Lorenzo, sen kaktüsler gibisin, hiç kimseyi rahatsız etmeden büyüyorsun, biraz su, biraz da ışık yetiyor sana,” dermiş. İlk ve orta okulu, varlıklıların gittiği özel okullarda olabildiğince az diyalogla, hiç arkadaşlık etmeden, kendini soyutlayarak geçirmeyi başarıyor.
Sonunnda annesi ve babası Lorenzo’nun aşırı asosyalliğinin farkına varıyor. Gittikleri doktor, çocuğun narsistik bir rahatsızlığı olduğunu, başkalarına karşı empati duymadığını söylüyor. “Kendi sevgi çemberi dışında kalan hiçbir şey, onda herhangi bir duygu uyandırmıyormuş. Özel bir insan olduğuna ve yalnızca onun gibi özel insanların kendisini anlayacağına inanıyormuş” diye anlatıyor annesi. Babası onu her kesimden çocuğun devam ettiği bir devlet okuluna verince kendini “cehennem”de buluyor Lorenzo. Bu hareketli ve heyecanlı kalabalıkta kendini soyutlayaması mümkün değil. Onlar gibi giyinip, onlar gibi davranırsa kalabalıkta fark edilmeyeceğini anlıyor. Annesi ile babasının dikkatlerini üzerinden çekmek için de bir arkadaş grubuna dahil olduğunu yalanını söylüyor. Yalnız bir hafta geçirme planını da bu hayali arkadaş grubu ile kayak yapmaya gidecekleri yalanını söyleyerek hayata geçiriyor.
Oturdukları apartmanın bodrum katını bir hafta geçirecek şekilde donatıyor; Yiyecek, içecek, gerilim romanları, çizgi romanlar, playstation... Her şey hazırdır. Planı hayata geçirip bodrum katına kimseye hissettirmeden yerleştikten kısa bir süre sonra 23 yaşındaki üvey ablası Olivia geliyor ve Lorenzo’yu sığınağında buluyor.      
Olivia uyuşturucu madde bağımlılığından kurtulmak için arkadaş çevresinden kaçmış, sığınmak için pek görüşmediği babasının evinin bodrumunu seçmiştir.
Daha önce birlikte hemen hiç vakit geçirmemişlerdir. Birbirine yabancı sayılabilirler. Bu nedenle aralarında abla – kardeş ilişkisi gelişmemiştir. Onları buluşturan ve kader birliği etmelerine sebep olan yalnız kalabilmek için herkesten uzak bir yere sığınmalarıdır.
Lorenzo başlangıçta üvey ablanın varlığından hiç hoşlanmasa da zamanla Olivia’yı reddetmiyor. Olivia’nın uyuşturucu ile mücadelesinde yaşadığı sıkıntılar, ilaç ihtiyacı gibi gelişmeler de birlik duygusunu güçlendiriyor.
Bodrum katındaki varlıklarını farkettirmemek, annesinin Lorenzo’nun yalanını anlamaması için oyunlar kurmak gibi güç birliği yapmayı gerektiren durumlar aralarındaki bağı güçlendiriyor. Lorenzo hiç tanımadığı ablasını bir dost olarak benimsiyor. Bağlanıyor ve seviyor. Böylece Lorenzo’nun aslında karşılık bulabilse arkadaşlık kurabileceğini de anlamış oluyoruz. Bir kişisel bozukluğu, hastalığı yoktur. Daha önce de “hayali” kayak tatiline davet edilse o çocuklarla arkadaşlık edebileceğini ima etmiştir. Onun sorunu arkadaşlık ya da ilişki kurarken talep edenin kendi olamamasıdır. Büyükannesi ile kurduğu arkadaşça ilişki de bunun bir örneğidir.
Olivia ise onun tam tersi bir konumdadır. Anne- baba sevgisinden yoksundur, kendi ayakları üzerinde kalmak zorundadır ve sevgi yoksunluğunu yanlış arkadaş çevrelerine katılıp uyuşturucuya sığınarak karşılamaya çalışmıştır. Romanın  en etkileyici bölümlerinden olan babasına yazdığı mektupta tüm bunları açıkça ifade eder.
Sen ve Ben yüz sayfalık kısa bir anlatı. Ammaniti’nin anlatımı da oldukça sade ve akıcı. İki ana karakter, tek mekan, az ve öz sözle oldukça etkileyici ve üzerinde düşünülecek bir metin ortaya çıkarmış. Eserlerinde çocukluk ve gençlik çağlarını yaşayan yoksul insanları anlatmasıyla tanınan Ammaniti’nin geçtiğimiz on yılın parlayan yazarı olarak tüm Dünyada ilgi görmesinde de kuşkusuz bu nitelikleri var.     
26.04.2012

Yorumlar