Yıl 1982. Şair Özcan Yalım o sıralar Ankara’da yaşamakta
olan Ece Ayhan’la uzun soluklu bir söyleşi gerçekleştiriyor. Söyleşinin
yapılmasını isteyen İlhan Berk. İlhan Berk'in amacı Ece Ayhan hakkında bir
kitap yazmak. Yalım’dan Ece Ayhan’ın yaşam öyküsünü anlattırmasını, şiiri
hakkında sorular sormasını istiyor. Özcan Yalım da bu teklifi sevinçle
karşılıyor. Kızılay’daki Mülkiyeliler Birliği’nde misafir olarak kalan Ece
Ayhan ve Özcan Yalım, birkaç kez Yalımların Ankara Çankaya’daki evinde
buluşarak söyleşiyi gerçekleştiriyorlar. Söyleşiler 19 Ocak 1982 ile 11 Mart
1982 tarihleri arasında yapılmış. Konuşmalar üç kaset halinde kayda geçirilmiş.
Kasetlerden biri kaybolmuş ama bu kayıp kasetteki konuşmaları Özcan Yalım
hatırladığı kadarıyla yazıya geçirmiş. Ama Yalım daha sonra Ece Ayhan’la
politik nedenlerle anlaşmazlığa düştüğü için bu kayıtları İlhan Berk’e
yollamamış. Ece Ayhan üzerine çalışmalarıyla tanıdığımız Eren Barış, dört yıl
önce o zaman hayatta olan Özcan Yalım’dan söyleşi metnini yayımlama iznini
almış ve nihayet bu uzun söyleşi Ece
Ayhan Çağlar Anlatıyor (2012, Dipnot yay.) adıyla kitaplaşmış. Selçuk Altun
dikkatimi çekti Ece Ayhan Çağlar
Anlatıyor’un kapağında bir vefasızlık ya da unutkanlık var. Kapakta Ece
Ayhan’ın hatta kitabı yayına hazırlayan Eren Barış’ın adları var ama Özcan
Yalım’ın adı yok. Etik olarak da yasal olarak da söyleşilerin eser sahibi
soruları soranla (Özcan Yalım) cevap verendir (Ece Ayhan).
Özcan Yalım, Ece Ayhan’a anne babasının tanışmasından
başlayarak hayat hikayesini anlattırıyor. Ece Ayhan’ın doğum tarihi bellidir
ama biyografilerde doğduğu gün ve ay belirtilmez. Ece Ayhan söyleşide doğum
tarihinin 10 Eylül 1931 olduğunu söylüyor. Eren Barış, iyi bir iş başarmış, Ece
Ayhan’ın Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki arşivine ulaşmış ve oradan çıkan
belgelere de kitapta yer vermiş. Nüfus Hüviyet Cüzdanı Örneği’nde de bu tarih
var. İsmi “Ece Ayhan”, soyadı “Çağlar” olarak kayıtlı. O zamanlar Datça’nın adı
“Dadya”. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Ece Ayhan 1944’de Fatih Dokuzuncu
İlkokulu’nu “İyi” derece ile bitiriyor. Diploması da kitapta var. 1948’de Eylül
döneminde Zeyrek Ortaokulu’ndan yine “İyi” derece ile mezun oluyor. O yıllarda,
ortaokuldayken şiirler, romanlar yazmaya başlıyor. Annesini, babasını,
arkadaşlarını, öğretmenleriyle ilişkilerini, edebiyata ilgisini, ilk tanıştığı
yazarları, sinema ile ilgisini açık yürekle anlatıyor. Ece Ayhan 1953’de
Beyoğlu Erkek Lisesi’nden “Pekiyi” derece ile mezun oluyor. Ankara Siyasal’ın
sınavına giriyor. Devlet bursu alıp yatılı oluyor. Özcan Yalım’la da fakültede
tanışıyorlar. Ece Ayhan entelektüel bir
çevreye giriyor. Mülkiye’de yapılan şiir gecelerini izliyor. Kendisinden bir
sınıf üstte okuyan Sezai Karakoç’la kantinde tanışıyor. Cema Süreya ile o
yıllarda tanışıklığı olmadığını öğreniyoruz. Şiirler yazmaya, yayımlatmaya
başlıyor. İlk şiiri 1954 Şubat’ında Türk Dili dergisinde yayımlanıyor. Söyleşi
Mülkiye yıllarını anlatırken bitiyor. Ece Ayhan’ın verdiği bilgiler ve
özellikle belgeler şairin biyografisinde bazı düzeltmeler, ekler yapılmasını
gerektiriyor. Sırf bu bilgiler için bile önemli bir yayın Ece Ayhan Çağlar Anlatıyor.
12 Temmuz 2002 Ece Ayhan’ın ölüm tarihi. Çağdaş Türk
Şiiri’nin büyük ustasını kaybedeli on yıl olmuş. Kitap-lık dergisi ön alıp
Mayıs sayısında “Ece Ayhan: On yıl sonra...” başlığıyla bir özel bölüm
yayınladı. Bölümün bence en ilginç yazısı arşiv kazılarını ilgi ile izlediğim
Tunç Tayanç imzalı “Seçilmiş Hikayeler Dergisi ve E. Ayhan Çağlar ya da Ece
Ayhan...”. Tayanç, E. Ayhan Çağlar adının ilk kez Haziran 1954’de Seçilmiş
Hikayeler Dergisi’nin (SHD)
dergiye gönderilen şiir ve öyküler hakkında görüşlerin belirtildiği “Açık
Konuşma” bölümünde geçtiğini belgeliyor. O bölümü Salim Şengil kaleme alıyor ve
şiirleri Attila İlhan seçiyor. Ece Ayhan’ın adı şiir ve öyküleriyle birçok kez SHD’de anılmış, nihayetinde eserleri dergide yer
almış. Tayanç’ın araştırmasından söz etmemin nedeni Ece Ayhan’in pek hatırlamak
istemediği, Özcan Yalım’la söyleşirken de üstü kapalı geçtiği kaymakamlıktan
atılması/ayrılması olayı. Tayanç yazısının sonunda Milliyet’in 12 Temmuz 1968
tarihli sayısında çıkan bir ilana yer vermiş. İlanda Ece Ayhan’ın bakanlık
emrine alındıktan sonra altı ay görev verilmeyerek emekliye sevk edildiğini
bildiriyor. Ece Ayhan’ın Eylül 1959’da başlayan memuriyeti 2 Eylül 1966’da
Denizli Çardak Kaymakamıyken “görülen lüzum üzerine emekliye sevk edilmesi” ile
sona ermiş. Arada iki yıl askerlik yaptığına göre toplam memuriyeti beş yıl.
Ece Ayhan dava açıp göreve dönmesine rağmen altı ay görev verilmeyerek tekrar
emekli edilmiş. Ece Ayhan’ın bir emekli maaşı olduğundan hiç söz etmezdi.
Özdemir İnce de bu konuya Özgür Edebiyat’ın 32. sayısında “Ne Var Ne Yok XIV”
başlıklı yazısında değinmiş, önemli ve tartışmaya değer tezler ileri sürmüştü.
Ölümünün onuncu yılında çağdaş şiirin büyük ustalarından Ece
Ayhan’ı saygı ve sevgi ile anıyorum.
12.07.2012
Yorumlar