Dünyam



Tanpınar sadece kendi görüşlerinden, eserlerinden oluşan bir dergi çıkartmayı planlıyormuş. “Kendi fikirlerim, kendi görüşüm, kendi şiirlerim. Adı: Dünyam.” Handan İnci, Tanpınar’ın görsel biyografisine isim ararken aklına gelmiş bu isim.
Tanpınar, Türk edebiyatında hakkında en çok araştırma yapılan, tez yazılan yazarlardan belki de birincisidir. Akademistlerin ilgisine mazhar olmuş nadir yazarlardandır. Geçtiğimiz yıllara kadar Çağdaş Türk Edebiyatı dersleri Tanpınar’la son bulurdu.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ndeki vefalı asistanları ve öğrencileri sayesinde Tanpınar çok araştırılmakla kalmadı iyi bir bibliyografyası yapıldı ve neredeyse yayımlanmamış, dergi sayfalarında kalıp kitaplaşmamış hiçbir eseri kalmadı. Mektuplarını da okuduk, en mahrem notlarını, günlüklerini de. Tek eksiğimiz dört başı mamur bir Tanpınar biyografisi.
Handan İnci, İ.Ü. Türkiyat Enstitüsü arşivinde çalışırken Tanpınar’a ait yetmişe yakın yeni (yayımlanmamış) fotoğraf ve bazı belgeler bulmuş. Dünyam’ı (Küçükçekmece Belediyesi yayını) hazırlamasının nedeni de bu fotoğrafları kamu oyu ile paylaşma arzusu olmalı. Ama Handan İnci, yetmiş fotoğraf pekala bir Tanpınar albümü için yetecekken bununla yetinmemiş ve bir görsel biyografi oluşturmaya karar vermiş. Orhan Okay’ın 2010’da yayımladığı Bir Hülya Adamı’nın Romanı kitabında yer alan belgeler ve fotoğraflar başta olmak üzere İsmail Kara, Celal Gözütok, Yusuf Çağlar gibi arşivlerinde Tanpınar fotoğrafları ve belgeleri bulunan araştırmacılardan da destek almış.
Metnini de Orhan Okay’ın kitabının sonunda yeralan ve oldukça ayrıntılı olan kronolojik biyografiyi esas alarak oluşturmuş. Biyografi metnini görsellerle bağlantılı olarak Tanpınar’ın kendi hakkında yazdıkları ve araştırmacıların Tanpınar biyografisine katkıda bulunan önemli çalışmalarından alıntılarla oluşturmuş. 1901’den 1961’e kadar yıl yıl Tanpınar fotoğrafları ile ilerlerken görsel malzemeye yazarın “yaşadığı yerlerin, okuduğu kitapların, etkilendiği yazarların, gördüğü sevdiği tabloların, ziyaret ettiği mekanların da fotoğrafları”nı eklemiş. Sonuçta Tanpınar’ın altmış yıllık hayat öyküsü hem yazılı hem de görsel olarak ortaya çıkmış.
Tanpınar’ın ilk defa gördüğümüz fotoğraflarının değerini bir kez daha işaret ettikten sonra nüfus cüzdanı örneği ile başlayan görsel biyografinin Tanpınar’ın hayatındaki insanları tanımak, kişi olarak görüntüsünü daha da net belleklere kazımak açısından önemli birçok veri ile karşılaşacağınızı söylemeliyim.
Tanpınar “Ben Şehzadebaşılıyım. Semtin her taşına ayrı ayrı bağlıyım” dese de babasının kadılık görevi nedeniyle özellikle çocukluk ve gençlik yılları Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde geçmiş. Ergani Maden, Sinop, Siirt, Kerkük, Antalya bulunduğu şehirlerden bazıları. Yahya Kemal’in öğrencisi olduğu üniversite yıllarından sonra Erzurum’da, Konya’da, Ankara’da öğretmenlik yapmış. O yıllarda çekilmiş fotoğraflarda edebiyat ve sanatın birçok simasını Tanpınar’ın arkadaşı ya da öğrencisi olarak görüyoruz. Görev yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi ve konservatuarı müzik ve resim sanatını öğrenmesinde ona da birer okul olmuş. İstanbul Üniversitesinde görev yaptığı yıllar, asistanlar, öğrenciler, meslektaşlar, milletvekilliği, ilk eserlerinin yayımlanışı, edebiyat, resim ve müzik dünyasından dostlar, Yahya Kemal’le sohbet edilen masalar, yurtdışı gezileri... Tüm fotoğraflar, belgeler ve alıntılarla ustaca kurgulanmış metin ayrıntılı bir Tanpınar biyografisi çıkartmış ortaya. Artık belleğimizdeki Tanpınar görüntüsü çok daha net.  
Eldeki esere rağmen Handan İnci “Tanpınar’ın hayatını bilgi ve belgelere göre inşa etmek gerekir” diyerek “şu andaki verilerle bu çalışmanın eksiksiz ortaya çıkarılması mümkün görünmüyor. Günlerini kaydettiği kimi defterlerin kayıp olması, arşivinden veya süreli yayın taramalarından hakkında hala bazı yeni bilgilere ulaşılabilmesi bu işi güçleştiriyor” diyor. Handan İnci’nin bu sözlerini titiz bir akademisyenin çekinceleri olarak anlıyorum. Akademisyen bakışıyla Handan İnci haklı gibi görünse de bu tip eserlerin yayımlarından sonra gelen katkılarla her yeni baskıda gelişip mükemmelleştiğini hatırlatmalıyım.
Dünyam, Tanpınar’ın vefatının ellinci yılı anısına düzenlenen bir etkinliği kalıcılaştırmak amacıyla Küçükçekmece Belediyesi’nce yayımlanmış. Basın Kanunu’nun gerektirdiği künye sayfası, FSEK’in şartı olan bandrol gibi yasal, kimin bastığı, kimin tasarladığı gibi etik eksiklikleri görmezden gelip başkan Aziz Yeniay’ın şahsında bu işi akıl edenleri kutlayalım. Kitap yayımının sadece basmakla bitmediğini onu okurlara ulaştırmak gibi bir aşama da olduğunu hatırlatalım. Küçükçekmece Belediyesi’nin bu yayınına şimdilik ulaşmak mümkün görünmüyor. Oysa bir yayınevi ile işbirliği yapılsaydı bu kitabı okurlar da kitapçılardan edinebilecekti.    
18.10.2012        

Yorumlar