Uçarı Kızlar ve Filozoflar



F. Scott Fitzgerald, tüm Dünya’da olduğu gibi bizde de daha çok Muhteşem Gatsby romanıyla bilinir. Oysa Fitzgerald iyi bir öykü yazarı aynı zamanda. 180 öykü ve tiyatro skeci yayımlanmış. Öyküler zamanın popüler dergilerinde çıkmış ve Fitzgerald bunlardan büyük paralar kazanmış. Edebiyat çevrelerinde öykülerine itibar edilmemesinin nedeni olarak bu popülerlik de gösteriliyor. Ama Fitzgerald her yazdığı ile popüler olmuş, çoksatmış, eserleri Hollywood filmlerine uyarlanmış bir yazar. Bu gerekçeyle öykülerini göz ardı etmek pek mantıklı görünmüyor.
Fitzgerald 1915-1921 tarihleri arasında yazdığı öyküleri iki ciltte toplamış; Uçarı Kızlar ve Filozoflar ve Caz Çağı Öyküleri. Kitapların isimleri aslında içerdikleri konuları da açıklıyor. Kitabın girişinde açıklandığı gibi; “Uçarı Kız (flappers), çağın yeni, özgür kadınıdır. Bu yeni kadın, sigara ve içki içerek göreneklere karşı gelmiş, cinselliğini açıkça dışa vurmuş, saçlarını kısa kestirmiş, çılgın danslarıyla ve hızlı konuşma temposuyla Roaring Twenties’in yani Gürültülü Yirmilerin hareketliliğinin simgesi olmuştur.”
İki Dünya Savaşı arasındaki dönemi, özellikle yirmili yılları öykülerine, romanlarına yansıtan başta Hemingway olmak üzere Steinbeck, Dos Passos, Isadora Duncan, Remarque gibi isimler Gertrude Stein’ın adlandırması ile  “Lost Generation” (Yitik Kuşak) diye adlandırılmış. Fitzgerald “Caz Çağı” diye adlandırdığı bu dönemi hemen tüm eserlerinde işlemiş.
Fitzgerald, kendisinin de dahil olduğu ve çok iyi tanıyıp analiz ettiği varlıklı orta üst sınıfın yaşadıklarını anlatıyor. 1921'de, Fitzgerald'ın ilk romanıyla aynı yıl yayımlanan ve her biri otuz – kırk sayfalık sekiz öyküden oluşan Uçarı Kızlar ve Filozoflar’da (Kasım 2012, çev. Ülker İnce, Everest yay.) varlıklı ve orta üst sınıf mensubu genç kuşağın mutluluk arayışları anlatılıyor. Hepsi genç, güzel ya da yakışıklı ve de varlıklı. Davetlerden davetlere koşuyor, şampanyalar eşliğinde birbirlerine kur yapıyorlar. Anne ve babaların çocukları için öngördükleri gelecek, kızsa kendilerine denk zengin bir ailenin oğlu ile evlenmesi, erkekse babasının işini devralıp daha da büyütmesi ile gençlerin yarına ilişkin planları çelişiyor. Ama gençlerin tek karşı çıktıkları büyüklerinin öngördüğü bu hayat değil, onlar aynı zamanda içinde bulundukları yaşam biçimine de karşı çıkıyor, kendilerince bir hayat kurmak istiyorlar. Bu istek genellikle somutlaşmıyor. Somutlaştığı az sayıda örnekte de kahramanların sonunun pek içaçıcı olmadığını görüyoruz.
Öykülerde “uçarı kızlar”a bol bol rastlıyoruz ama ana kahraman olan genç kızlar ve erkekler hep bir seçim aşamasında. Yapacakları evlilikleri ya da girişecekleri işleri ile geleceklerini belirleyeceklerinin farkındalar. Anne ve babalarının öngördüğü yaşamı seçmek istemiyorlar ama “uçarı”lık konusunda da çok istekli olduklarını söyleyemeyiz. Genellikle yüreklerinin götürdüğü yere gidiyorlar ve gittikleri yerde de onları mutluluk değil yaşam mücadelesi bekliyor. 
Fitzgerald’ın öyküleri ile Muhteşem Gatsby birçok açıdan birbirini çağrıştırıyor ama aralarında önemli bir fark var; öyküler mutlu sona doğru ilerlerken Muhteşem Gatsby geriye buruk bir tad bırakıyor. Çünkü öykülerdeki gençler henüz 20’li yılların başlarını yaşıyor. Amerika ekonomik ve kültürel olarak yükseliyor ve bundan en çok üst sınıflar faydalanıyor. Muhteşem Gatsby’de ise roman kahramanı zengin biri. Bireysel ve toplumsal olarak yaşayacakları çöküşü hissediyor. Sürdürdüğü yaşam biçimine de git gide yabancılaşmakta.
Uçarı Kızlar ve Filozoflar artık klasikleşmiş bir yazarın Fitzgerald’ın kendine has duru ama edebi açıdan zengin anlatımı ile yazılmış keyifli öykülerinden oluşuyor. Usta çevrimen Ülker İnce de yazarın üslubunu başarı ile Türkçeye aktarmış. İkinci cildi, Caz Çağı Öyküleri’ni merakla bekliyorum.
06.12.2012

Yorumlar