2012’de Dünya Edebiyatı



Selçuk Altun’a
Dünya Edebiyatına en açık ülkelerden biriyiz. ABD’de, Rusya’da ya da Çin’de çeviri oranları yüzde 1’lere bile ulaşamazken bizde her yıl yayınlanan kitapların yaklaşık yüzde kırkı çeviri. Çeviriler ağırlıklı olarak İngilizceden yapılsa da yayıncılığımız geliştikçe dil çeşitliliği de artıyor. 2012’de de birçok önemli eser Türkçeye kazandırıldı. Olağanüstü güç şartlarda çalışmalarına rağmen birbirinden güzel çevirilerle bize bu eserleri kazandıran çevirmenlere ne kadar teşekkür etsek azdır. 

Yılın Dünya’da ve Türkiye’de olay kitapları Elli Ton serisiydi. Serinin ilk kitabı Grinin Elli Tonu (çev. Sevinç S. Tezcan, Pegasus yay.) Haziran 2011’de yayınlandığından bu yana 37 ülkede 40 milyondan fazla satmış. Türkiye’de de kısa sürede çoksatanlar listesine girdi. Serinin diğer kitapları Karanlığın Elli Tonu ve Özgürlüğün Elli Tonu da birer ay ara ile yayımlandı. Çevirmen Sevinç S. Tezcan kısa sürede 1920 sayfa çeviriyle erişilmesi güç bir rekora imza atmış oldu.

Şiir
Çeviride rekor romandaysa en az çevirisi yayımlanan tür de şiir sanırım. Yayınevlerimiz sırf Türk şairlerine değil Dünya şiirine de soğuklar. Çok az sayıda çeviri şiir kitabı yayımlanıyor.  2011 Nobel Ödülü sahibi Tomas Tranströmer’in şiirlerinden bir derleme Ateş Karalamaları (Çev. Cevat Çapan, Can yay.) adıyla yayımlandı. Türkçeye çevrilen bir Nobelli şair de Hala Gece Yarısı Bu Yıldızda ile Nelly Sachs’dı (çev. Melike Öztürk, Can). Rainer Maria Rilke’nin iki başyapıtından biri kabul edilen Orpheus'a Soneler’in (çev. Yüksel Pazarkaya, Cem) yayımı ile Rilke’nin tüm şiirleri Türkçeye çevrilmiş oldu. Kapı Yayınları Halil Cibran’ın bütün eserlerini Cahit Koytak’ın Arapçadan yaptığı çevirilerle yayımladı ki sanıyorum Cibran ilk kez orijinalinden çevrilmiş oldu. Ethel Adnan’ın ilk yayımlanışından 32 yıl sonra Türkçede çıkan Arap Kıyameti (çev. Serhan Ada, Metis) Arap Baharı’na rastladı. Çağdaş Danimarka şiirinin en önemli temsilcilerinden, bir dönem Türkiye’de de yaşamış olan ve Türk şiirini iyi bilen Henrik Nordbrandt’ın şiirleri Her Sözcüğü Bir Aşk İlanı Gibi Duyumsuyorum (Çev. Murat Alpar, Can yay.) adıyla okur karşısına çıktı. Can Alkor’un şiir çevirileri Bulunmuş Çeviriler adıyla derlendi (Norgunk yay.). Kadın şairlerin hayat, aşk, sevgi ve kadınlık hakkında yazdığı şiirler Dünya Kadın Şairlerinden Kadının Halleri (çev. Selahattin Yıldırım, Agora Kitaplığı) adıyla yayımlandı.

Öykü
Çağdaş İtalyan edebiyatının en önemli isimlerinden Leonardo Sciascia’nın Sicilya’nın hem bugününe hem de tarihine uzanan öyküleri Şarap Gibi Deniz (çev. Neyyire Gül Işık, Yapı Kredi) adıyla yayımlandı. ABD’de kısa öykünün yeniden okurlarca ilgi görmesini sağladığı söylenen, bizde de çok sevilen Raymond Carver’in Türkçedeki yeni kitabı Lütfen Sessiz Olur Musun, Lütfen?’di (çev. Ayça Sabuncuoğlu, Can). David Vann’in babanın intiharı ile şekillenen bir aile trajedisini anlattığı öykülerinden oluşan ve çoksatan  Bir İntihar Efsanesi (Çev. Esra Birkan, Can) yayımlandı. “James Joyce’un izinde” diye tanıtılan ve daha çok underground bir havada olan Will Self’ten ilk öykü derlemesi Sert Çocuklara Sert Oyuncaklar (Çev. Süha Sertabiboğlu, Sel yay.) adıyla yayımlandı. Everest Yayınları, Mehmet Özgül’ün Rusça asıllarından yaptığı ve kronolojik olarak yayımlanan Çehov’un Bütün Öyküleri külliyatını Küçük Köpekli Kadın’la sekiz ciltte tamamladı ve bu diziden yapılan Seçme Öyküler’le taçlandırdı. 
Ursula K. Leguin’in farklı türlerde öykülerinden oluşan Aya Tırmanmak ve Diğer Öyküler (Çev. Aslı Biçen, Metis), Balkanların en önemli ve en verimli yazarlarından diye tanıtılan Drago Jancar’ın Joyce'un Öğrencisi (çev. Sinan Baydur, Dedalus), 27 yaşında hayata veda eden kaşif gezgin Isabella Eberhardt’ın tek öykü kitabı Unutuşu Arayanlar (çev. Ayşegül Demir, Alakarga), Alice Munro’nun en cesur hikayeleri diye nitelenen taşra yaşamının sırlarını anlattığı Çocuklar Kalıyor (Çev. Cem Alpan, Can), Bernhard Schlink’in günlük yalanlardan aile sırlarına dek “yalan” kavramını sorguladığı öykülerinden oluşan Yaz Yalanları (Çev. Barış Tut, Doğan Kitap) bu yılın önemli öykü kitaplarındandı.

Deneme, Eleştiri
2012’yi biyografiler yılı sayabiliriz. James Joyce hakkında yazılmış en ayrıntılı biyografi olan James Joyce Hayatı ve Eserleri’nde Richard Ellmann (Çev. Zafer Avşar, Kabalcı) binlerce belge, alıntılar, mektuplar ve tanıklıklarla yazarın hayatını anlatıyordu. İş Bankası Yayınları biyografi dizisinde her biri 500 – 600 sayfalık belgelere dayanan, ayrıntılı biyografiler sundu. Graham Robb’un Rimbaud’su (çev. Süha Sertabiboğlu), James L. Harvey’in Jack London’ı (çev. Yiğit Yavuz) bunlardan ikisiydi. İletişim Yayınları da birçok ilgi çekici biyografi yayımladı. Anthony Curtis’in Virginia Woolf‘u (çev. Özge Çağlar Aksoy) ve Stephen Eric Bronner’in Camus’ü (çev. Tuğba Sağlam) ilk aklıma gelenler. Bu dizide olmasa da Nabokov’un Gogol’ü (çev. Yiğit Yavuz) de hem bir biyografi hem de edebiyat eleştirisi olarak örnek bir eserdi. Şule Yayınları’nın henüz göremediğim Paul Celan, Stefan Zweig ve Thomas Bernhard’ını da saymalıyım.   
Paul Auster, 64 yaşında hayatın kışına girerken yazdığı günlüklerini Kış Günlüğü adıyla (Çev. Seçkin Selvi, Can) ABD’den önce Türkiye’de yayımlattı ve çoksatanlardan oldu. Eduardo Galeano’nun bir takvim formatında yazdığı Ve Günler Yürümeye Başladı (Çev. Süleyman Doğru, Sel yay.) 1 Ocak’tan 31 Aralık’a 365 gün için 365 kısa deneme, çözümleme, öngörüler içeriyordu. Türk okurun en sevdiği eleştirmen ve kuramcı olan Terry Eagleton’un bu yıl Türkçede yayımlanan kitaplarından belki de en önemlisi edebiyatın doğasına ve yapısına ilişkin sorulara cevaplar aradığı Edebiyat Olayı’ydı (çev. Başak Yüce, Sel yay.). Mario Vargas Llosa Genç Bir Romancıya Mektuplar’da (Emrah İmre, Can yay.) yazar adaylarına önemli öğütler verirken deneme tadını da ihmal etmiyordu.

Roman
Yılın son dakika sürprizi James Joyce’un çevrilemezliği ile ünlü Ulysses'inin yeni bir çeviri ile Türkçede yayımlanmasıydı (Norgunk). Çevirmen Armağan Ekici “Ulysses'in zor, okunaksız, soğuk bir kitap olduğu yönündeki büyük ölçüde haksız ününü yıpratmayı amaçlıyor”muş. Vladimir Nabakov’un bir aşk öyküsü anlattığı ilk romanı Maşenka (çev. Esra Birkan, İletişim) ve yine Nabokov’un ölüm döşeğinde yazmaya çalıştığı bir roman için tuttuğu notlardan oluşan kartların 32 yıl sonra saklı tutulduğu banka kasasından çıkartılıp oğlu tarafından sıralanması ile sunulduğu Laura’nın Aslı (çev. Fatih Özgüven, İletişim yay.) ilgiyle okuduğum romanlardı.
Dünya Edebiyatı’ndan seçtiğim 11 romansa şöyle;  1. Hermann Broch’un bilinçakışı tekniği ile yazdığı ve çevrilemezliği ile ünlü Vergilius’un Ölümü (Çev. Ahmet Cemal, İthaki); 2. Roberto Bolano’nun ölümünden önce son noktayı koyduğu aslında beş romanı biraraya getiren başyapıtı 2666 (çev. Zeynep Heyzen Ateş, Pegasus yay.) 3. Haruki Murakami’nin “Orwell’in 1984’ü çıkış noktası alan” hem bir aşk hikayesi hem bir arayış romanı 1Q84 (çev. Hüseyin Can Erkin, Doğan Kitap);  4. Jonathan Franzen’in bir ailenin öyküsünü anlattığı çoksatan romanı Özgürlük (çev. Sevin Okyay. Sel); 5. Per Petterson’un sade ama şiirsel anlatımıyla etkileyen Lanet Olsun Zaman Nehrine (çev. Aslı Biçen, Metis); 6. Vasili Grossman’ın İkinci Dünya Savaşı’nda Stalingrad Savunması’ından Stalin’in Sovyetlerine uzanan 1200 sayfalık romanı Yaşam ve Yazgı (Çev. Ayşe Hacıhasanoğlu, Can yay.); 7. Tim Parks’ın bir yargıcın iki ayrı hayatını anlattığı Yargıç Savage (çev. Çiğdem Banguoğlu Aka, Geniş Kit.); 8. Sigfried Lenz’in “insanın görev duygusunun takıntı halini almasını” anlattığı Almanca Dersi (çev. Ayşe Sarısayın, Everest); 10. Javier Marias’ın “muazzam diliyle tam bir edebiyat ziyafeti çeken, düşünsel yönüyle zihne bol malzeme sunan, okura yoğun ve sıradışı bir tecrübe yaşatan bir eser” diye tanıtılan Yarınki Yüzün Cilt 3: Zehir, Gölge, Veda (çev. Roza Hakmen, Metis); 11. John Fowles’un bir üslup şahaseri olarak niteleyebileceğiz, kendi yaşamından otobiyografik unsurlar da taşıyan ve başyapıtı olarak nitelenen Daniel Martin (çev. Nuray Yılmaz, Ayrıntı yay.).  
03.01.13

Yorumlar