Kitap yazarak da müzikte ya da sinemada olduğu gibi ün ve
para sahibi olabilirsiniz. Yeter ki doğru taktikleri kullanın ve oyunu kurallarına
göre oynayın. Feyza Hepçilingirler Nasıl
“Pop-Yazar” Olunur?’da (Ocak 2013, Everest yay.) kitap yazarak kısa yoldan
popüler olmak, üne, paraya kavuşmak isteyenlere nasıl bir yol izlemeleri
gerektiğini anlatıyor.
Kültürün de maddi bir değer taşıdığı, herhangi bir ürün gibi
alınıp satılabileceğinin keşfi yirminci yüzyılın başına sanat eserinin
çoğaltılmasının yöntemlerinin bulunduğu zamana dayanıyor. Sesin, görüntünün ve
tabii yazının plak, film ve kitap olarak çoğaltılması ile endüstrileşme
düşüncesi de hayat buluyor. Eğer iyi tanıtır, iyi pazarlarsanız herhangi bir
sanayi ürünü gibi bir sanat eserini de çok satmanız, ondan büyük gelirler elde
etmeniz mümkün. Çok satmak için çok alıcıya ulaşmak ve kolay tüketilebilir
olmak gerekiyor. Kitap açısından bakarsak çok alıcıya ulaşmak için öncelikle
eser kolay anlaşılabilmeli. Bu da edebi düzeyin ve tabii anlatımın, dilin
ortaokul düzeyine düşürülmesi demek. Kolay tüketmek de hızlı ve kolayca okunan,
bir daha okumak gerektirmeyen yayınlar yapmakla mümkün ki okur o kitabı tüketip
yenisini satın alsın.
Müzikte, sinemada çok önceden endüstrileşme başlamış
olmasına rağmen kitabın kültürün taşıyıcısı olduğu, yayıncılıkta esas amacının
gelir değil kültür hizmeti yapmak olduğu inancı uzun süre ağır bastığı için
Türkiye’de ancak 1980’lerde gerçek anlamda ticari nitelik taşıyan yayınevleri
kuruldu. Adam Yayınları’nın kurulması ile ilk reklam kampanyaları yapılmaya,
yazarlar lanse edilmeye başladı. Orhan Pamuk’un hem edebi hem de maddi açıdan
başarıya ulaşması birçok genç için yazarlığın ideal meslek olarak algılanmasını
sağladı. Kuşkusuz Orhan Pamuk’un edebi açıdan değerli eserleri tam anlamıyla
tanıma uygun endüstri ürünü değildi. Çok daha kolay okunacak, tüketilecek
eserlere ihtiyaç vardı. Yayıncılar bu tip yazarları bulmakta gecikmedi. Çünkü
kapılarında uzun bir yazar adayı kuyruğu vardı.
Kültür endüstrisinin edebiyat alanındaki amiral gemisi
romandır. Çünkü roman tıpkı sinema filmleri
ve televizyon dizileri gibi öyküler anlatır. İyi bir tanıtımla sinema ve
televizyon dizilerinin seyircilerini romana çekmek mümkündür. Yeter ki oyunu
kuralına göre oynayın, pop yazarı yaratın. Yıllarca Türk yazarlarından ortalama
30-40 roman yayımlandıktan sonra 2000 yılında 144, 2010’da 557 ve nihayet
2012’de 780 romana ulaştık (bkz. Her
Açıdan Kötü Geçti, Ömer Türkeş, Birgün Kitap, 5 Ocak 2013).
Kuşkusuz sadece roman türünde üretim yaparak kültür
endüstrisinin büyümesini, dev cirolar yapmasını sağlamak mümkün değil. Üstelik
780 yeni roman yayımlasanız da 15-20 bin seviyesini aşıp çoksatanlar listesine
girebilen Türk romanı sayısı 10’u geçmiyor. Diğerleri ortalama bin baskı ve
300-500 satış ile yazarını da yayımcısını da üzüyor. Dünya çapında çoksatanları
yakından izleyip özellikle İngilizceden yapılan çevirilerle ve diyet
kitaplarından tarih araştırmalarına uzanan yelpazede ürün çeşitlemesine giderek
açık kapatılmaya çalışılıyor. Türkiye’nin en büyük kitabevi zincirlerinden
DR’nin “2012 Yılının En Çok Satanları” listesindeki (bkz. www.dr.com.tr/Main/Home/PageContent/2012encoksatanlar)
20 kitabın sadece dört tanesi yeni Türk romanları (Ahmet Ümit’in Sultanı Öldürmek, Ayşe Kulin’in Gizli Anların Yolcusu ve Bora’nın Kitabı, İhsan Oktay Anar’ın Yedinci Gün). Listede ayrıca dört çeviri
roman, üç köşe yazısı derlemesi, iki diyet kitabı ve “self help” psikoloji
kitapları var. 12 kitap Türk yazarlarından 8 kitap çeviri. Liste geçtiğimiz yıl
yayıncılık endüstrisinde hangi türde kitapların çoksattığını somut olarak
gösteriyor.
Feyza Hepçilingirler Nasıl “Pop-Yazar” Olunur?’da mizahi bir
anlayış ve ironik bir dille nasıl popüler yazar olunacağını anlatırken bu
yapının iyi bir fotoğrafını çekiyor ve kültür endüstrisinin yayıncılık alanına
sıkı bir eleştiri getiriyor.
Hepçilingirler, popüler yazar olmanın en kısa yolunun roman
yazmak, bunun en kolay yolunun da hayatınızı yazmak olduğunu söylüyor. Anlatmak
için bir yaşam dilimi seçin ve o yaşam diliminde mutlaka aşk bulunsun diyor. Eski
Yeşilçam filmlerini düşünerek şablonlar kullanmaktan kaçınmamak gerektiğini,
romanı mutlu sonla bitirmek gerektiğini söylüyor. Popüler olmanın ilk koşulunun
anlatımı basitleştirmek, herkesin anlayabileceği düzeye getirmek olduğunu
belirtiyor. Olay örgüsünün de çok karmaşık olmaması gerektiğini söylüyor. İfade
yanlışlarına, yazım hatalarına aldırmadan oturup yazın, diye ekliyor.
Romanın satış şansını artırmak için yazarın genç, güzel/yakışıklı,
bakımlı ve çekici görünmesi ilk şart. Yazar bir film yıldızı kadar “ince,
zayıf, sportmen, zarif ve yakışıklı” olmalı. Çünkü roman okurunun büyük bir
bölümü kadınlar. Bu okurun idealindeki erkek olmak ya da güzelliğiniz ve
zekanızla ona rol modeli olmak çok okunmak için gerekenlerden.
Kadınlara seslenen aşk romanları yazmak başarının ilk
anahtarlarından. Siyasetle ilgilenmemek ama gündemi yakalayan boş ama etkili
konuşmalar yapmak da gerekli. Bu konuşmalardan tam olarak bir şey anlaşılmaması
da bir avantaj. Tabii ki reklam şart. Yayınevinizin tüm yolları kullanarak
reklamınızı yapması ve sizin de ayrım yapmadan gazetelerde, televizyonlarda
etkileyici imajınız ve karizmatik bakışlarınızla boy göstermeniz gerekli.
Batılı gibi görünmek, batıyı övmek de yüzü Batı’ya dönük toplumumuzun sizi
benimsemesi için önemli.
Feyza Hepçilingirler, polemik yaratmamak için mümkün
olduğunca örnek vermiyor, yazar adlarından söz etmiyor ama yaptığı önerilerin
kişiye özel olduğunu, kimi kastettiğini tahmin edebileceğinizi söylemeliyim.
“Gamzeli olun”, “kendiniz beğenin”, “mistik olun”, “İslamcı olun”, “İngilizce
yazın” ya da “New York’da yaşayın” dediğinde aklınıza isimler gelmemesi
olanaksız. Üstelik bunlar tekil örnekler bunları tekrarlayarak başarıya
ulaşacağınız garanti değil.
“Popüler olmanın yolu, halkın beğenisine seslenmekten değil,
parasını sizin için harcamasını sağlamaktan geçer” diyor. Rüzgarı doğru zamanda
ve yerde yakalamak önemli. Zamanı gelir içinde hiç cinsellik olmayan aşk
romanlarına okurun ilgisi çektirilir. Zamanı gelir neredeyse pornografik
denebilecek romanlar bu kitapları hiç almaz denen kadın okura okutturulur. Grinin Elli Tonu üçlemesi ve yazarı
E.L.James bu durumun son örneği. Yazar 49 yaşında bir ev hanımı olarak lanse
edildi. Oysa bir televizyon yapımcısı, işi nedeniyle hedef kitleyi tanıyor ve
ne istediklerini biliyor. Roman da bir ev kadınının yazdığı “anne pornosu”
olarak sunuldu. Aslında batıda çok popüler olan romansların bol erotik soslu
bir örneğiydi. Merakı en üst düzeye yükseltmek için de kitabı yayıncıların
basmak istemediği o nedenle ilk kez e-kitap olarak yayımlandığı bir yol izlendi.
37 ülkede 40 milyon satışa ulaşıldı ve “muhafazakar sanat”ın bildirgesinin
yazıldığı bir ülkede de çok satanlar listesinin en üst üç sırasını haftalardır
işgal ediyor.
“Kitap, saygı gösterilecek değil, satılacak bir şeydir” diyor
Feyza Hepçilingirler. Kültür Endüstrisi Grinin
Elli Tonu örneğinde bunu kanıtladı. Satılan şeyin içeriğine bakılmaz esas
olan çok sayıda satmak ve çok kar etmektir. Roman, yayıncılığın ve pop
yazarlığın en ışıltılı alanı gibi görünse de Canan Karatay gibi bir diyet
kitabı yazarak da çoksatan listelerine girmek mümkün ama bunun için azim ve
sebat kadar, alanında uzman ve yenilikçi de olmak gerek. Feyza Hepçilingirler,
siyaset, tarih, polisiye, sağlıklı yaşam, burç, yemek ya da diyet kitabı
yazarak da üne nasıl ulaşıldığını anlatıyor. Bence esas başarı yüzbinler satan
bir gazetede yayınlanan köşe yazılarınızı, internetten tümüne ücretsiz ulaşmak
mümkünken kitaplaştırıp yüzbinlerce okurun almasını sağlamaktır ki geçen yılın
çoksatanlar listesinde bu tür üç kitap vardı.
İroniden, mizahtan anlamayan bir gençlik yetişiyor. Dört
sözcüklük düz bir cümleyi bile ilk okumada anlamakta sıkıntı çekiyor,
genellikle yanlış anlıyorlar. Korkarım, Feyza Hepçilingirler’in kapağına
karikatür konarak mizahi olduğu vurgulanan Nasıl
“Pop-Yazar” Olunur?’unu bu okurlar ciddiye alacaktır. Çünkü Hepçilingirler
eleştirirken çok önemli ipuçları da veriyor. Yeni popüler yazar adaylarına
hazır olalım. 07.02.2013
Yorumlar