Merak Cemiyeti Tutanakları



Enis Batur’un “İçbükeyler 2010-2011” altbaşlığını taşıyan Merak Cemiyeti Tutanakları (Alakarga yay.) ocak ayında yayımlanmış. İçbükeyler altbaşlığını taşıyan ilk kitap Yolcu da 1996’da basılmış. Kitabın sonunda yer alan “Enis Batur Bibliyografyası”na göre Merak Cemiyeti Tutanakları içbükeylerin onuncu cildi.
Enis Batur hakkında yazmak gerektiğinde klişeleşmiş cümleler var. Velud bir yazar olduğundan söz edilir. Üretkendir ve onun üretim hızına okurlar yetişememektedir. O nedenle çok sıkı okurları dışında tüm kitaplarını izleyen yoktur. “Enis Batur’un tüm kitaplarını okumam ama...” diye söze girilerek hata payı korunmaya çalışılır.
Enis Batur, yazarlığı bir işten de öte yaşam biçimi olarak seçmiş. Her gün düzenli olarak yazı masasının başına oturuyor ve sürekli yazıyor. Üstelik bu yazı üretimi planlı. Kitap projeleri var, üzerinde çalıştığı konular var. Onları yazıya geçiriyor. Bir yandan da şiirler yazıyor, günlükler tutuyor. Haklı olarak da ürettiği yapıtlarının yayımlanmasını istiyor.
Enis Batur’un üretimini bütün olarak izleyememizin sebebi yayınevlerinin onun hızına erişememesi.  Bir başka deyişle tüm yapıtlarını yayınlayacak bir yayınevi yok. Genellikle yılda bir ya da iki kitabını yayımlıyorlar. Bir internet kitapçısından yayımlanmış son on kitabının yayıncılarına bakıyorum: Kırmızı Kedi, Noktürn, Granada, Alakarga, Kırmızı, Sel, Remzi, Notos... Enis Batur’un kitapları tek bir yayınevinden çıksaydı okur da kitapçı da çok daha kolay izlerdi. İstanbul’un en büyük kitapçılarında bile Batur’un tüm eserleri bir yana bu yıl içinde yayımlanmış kitaplarının hepsini birden bulmanız olanaksız.
Merak Cemiyeti Tutanakları da benim için bu kaçırılan kitaplardanmış. Ocak ayında yayımlandığında kitapçılarda gözümden kaçmış, kitap eklerinde tanıtımına rastladığımı da sanmıyorum. Cağaloğlu’nda bir dağıtımcının raflarında buldum. İyi oldu.
İçbükeyler’i Enis Batur nasıl tanımlıyor bilmiyorum. Bu en uzunu bir buçuk sayfa tutan yazılar ilk bakışta tarih atılmamış bir günlük havasında. Ama Enis Batur bu yazılarda kendi özel yaşamından, gün içinde yaşadıklarından söz etmiyor. Okuduklarından, gördüklerinden, dinlediklerinden, izlediklerinden söz ediyor. Onlar hakkındaki görüşlerini yazıyor. Çözümlemeler yapıyor. Bu kültürel faaliyetin yazı çalışması için nasıl çağrışımlar yarattığını, hangi projeleri doğurduklarını anlatıyor.
Şiir, edebiyat, müzik, sinema, plastik sanatlar, fotoğraf, sanata dokunduğu oranda felsefe, hayata dokunduğu, kaçınılmazlaştığında siyaset ilgi alanları. Enis Batur iyi bir okur. Projeleri, yazı konuları için okumalar yapıyor. Araştırıyor. Müzikle, sinemayla, diğer sanat dallarıyla da ilişkisi karşılıklı yazı üretimi için kaynaklar sağlıyor ya da onlar yazıya kaynak oluyor.
İçbükeylerde tüm bu faaliyeti izliyoruz. Yazı üretimine nasıl yansıdıklarını ya da neden bir yer bulamadıklarını görüyoruz. Ama bundan da önemlisi içbükeylerin her biri kendi başına bir deneme niteliği taşıyor. Tek başına okuyup edebi tad da alırsınız, yeni şeyler de öğrenirsiniz, tartışmalar da başlatabilirsiniz. Bu özellikleri nedeniyle olsa gerek Enis Batur içbükeylerin bir bölümünü kitaplaştırmadan önce Cumhuriyet Kitap’ta yayımlatıyor.
Merak Cemiyeti Tutanakları’nda 187 içbükey var. Bu tempoyla on beş günde bir yerine her hafta birden fazla içbükey yayımlatabilir diye düşünüyorum. Cumhuriyet Kitap için bir seçme yaptığı anlaşılıyor. Hangileri hem Cumhuriyet Kitap’ta hem kitapta var karşılaştıracak gücüm yok ama yazılış tarihlerini merak ettiğimi söylemeliyim. Zira altlarında tarih olsa bazı içbükeyleri öngörü olarak da okuyabilirsiniz. Gereksiz merakları olan bir okur olarak ikinci takıldığım nokta kaynak verilmemesi. Enis Batur bazı eserlerin adını tam, bazısını kısaltarak, hatta kodlayarak veriyor. Aynı şekilde yazar, sanatçı isimlerinde de sadece ön adlar, kısaltmalar var. Hepsi editör ilgisi bekliyor. Redaksiyon aşamasında editör bunları açıklayan notlar koysaydı bütünlük bozulur muydu? Sanmıyorum. Çok şey isteyen bir okur olarak kitabın sonuna yazar, sanatçı ve eser isimlerini içeren bir de dizin konulsaydı harika olurdu derim.   
26.07.2013

Yorumlar