"Gezi Direnişi" toplum içinde büyük bir heyecan
yarattı. O heyecanın yayıncılık ortamına da yansıdı. Bazı yayıncılar “kim bu
konuda ilk kitabı yayımlarsa en çok satışı o yapar” inancıyla işe koyuldular. Fotoğraf
albümleri, duvar yazıları derlemeleri ile başlayıp günlükler, anılar, nihayet
sosyolojik ve felsefi yorumlamalara varan bir çizgide çoğaldı "Gezi
Direnişi" kitapları. Aralarında çok değerli, kalıcı, belge değeri yüksek
kitaplar olsa da çoğunun kazanç amaçlı yayınlar olduğu her hallerinden
anlaşılıyor.
Toplumsal olayların değişimlerin edebiyata yansıması çok
hızlı olmuyor. Sırf yaşamış, gözlemiş olmakla edebi eser yaratılamıyor, mutlaka
yazarının o olayı, olguyu içselleştirmiş olması gerek. Hele "Gezi
Direnişi" gibi hakkında şimdiden çok yazılan, çizilen, şarkıları
bestelenen, belgesel filmlere konu olan bir olayı edebiyata konu etmek pek
kolay değil. Bilgi, belge, görüntü yoğunluğunu aşıp kendine has olanı
yazamadığınızda da okur katında kabul görmüyor, beğenilmiyor.
Toplumsal olaylar söz konusu olduğunda eline en hızlı kalemi
alanların şairler olduğunu biliyoruz. Her şairin bir dize ile katıldığı toplu
şiirlerle başlanıp tek tek şiirlere varan bir süreç yaşanır her zaman. Neyse ki
"Gezi Direnişi" ile ilgili ciddiye alınabilecek bir “toplu şiir”
yazımı gerçekleştirilmedi. Sürpriz bir şekilde, genellikle bu tür ısmarlama
işlere uzak duran öykücülerimizin ürünlerini okuduk dergilerde.
Edebiyat alanında "Gezi Direnişi" ile ilgili ilk
yayın da bir öykü derlemesi oldu. "Bağzı Şeylere Öyküler"de (Ağustos
2013, Aylak Adam Yay.) 28 öykücünün öyküleri
derlenmiş. Kendisi de öykü yazan, öykü dergileri yayımlamış olan Kadir Yüksel
yapmış derlemeyi. Giriş yazısında açıkça anlatmasa da öykücülere "Gezi
Direnişi" ile ilgili bir derleme yapacağını bildirdiği ve gelen öykülerle
kitabı oluşturduğu anlaşılıyor.
Kitapta Ferit Edgü, Necati Tosuner, Adnan Özyalçıner, Mehmet
Zaman Saçlıoğlu, İlhan Durusel, Zafer Doruk, Celal İlhan, Remzi Karabulut,
Kerem Işık, Özcan Öztürk, Türker Ayyıldız, Sinan Sülün, Mahir Ünsal Eriş, Fuat Sevimay,
Zeynep Ünal, Vuslat Çamkerten, Tansu M. Gülaydın, Aziz Gökdemir, Hakan Bıçakcı,
Gamze Güller, Zeynep Sönmez, Berna Durmaz, Mehmet Fırat Pürselim, Şenay Eroğlu
Aksoy, Onur Çalı, Hakkı İnanç, Murat Taş ve Semih Öztürk’ün “öykü”leri yer
alıyor. Tanıdığımız isimler de ilk kez karşılaştıklarımız da var. Kadir Yüksel,
bu öykücüleri nasıl seçtiğini giriş yazısında açıklasaymış iyi olurmuş. Kaç
yazardan "Gezi Direnişi" ile ilgili öykü istedi, kaçı yolladı?
Yazar adlarını sıralarken öykü sözcüğünü tırnak içinde
yazdım çünkü derlemede yer alan ilk “öykü” Celal Üster’in "Gezi
Direnişi" ile ilgili sorularına Ferit Edgü’nün “özlü sözler” olarak verdiği
cevabı (Cumhuriyet, 10.06.2013). Edgü’nün bu sözleri "Gezi Direnişi"nin
ruhuna çok uygun bulunmuş, sosyal medyada yaygın olarak paylaşılmıştı. Necati
Tosuner’den “Üstgeçit” başlığı ile yayınlanan kısa metnin ise üstadın yazmakta
olduğu romanından alındığı belirtilmiş. Tosuner’in 13 satır 13 cümleden oluşan
bu metninin hem çok kısa öykü tadını verdiğini hem de derlemenin mantığına
uyduğunu belirtmeliyim.
Ismarlama öykü yazmak kolay bir iş değil, hele çok taze bir
olay hakkında yazmak hiç kolay değil. "Bağzı Şeylere Öyküler"de yer
alan çalışmaların çoğunda da bu işin başarılamamış olduğunu görüyoruz.
Genellikle denemeye çok yakın duran ya da “anı” ya da “gözlem” diye
adlandırabileceğimiz çalışmalar var. "Gezi Direnişi"nde yaşananların
henüz içselleşmediği ve edebiyat eserine dönüşecek yoğunluğa erişmediği
anlaşılıyor.
Derlemede benim hem öykü tadı aldığım hem de "Gezi
Direnişi"ni yansıttığını düşündüğüm öyküler ise pek fazla değil. Ferit
Edgü ve Necati Tosuner’in yanına Adnan Özyalçıner, Berna Durmaz ve Türker
Ayyıldız’ın öykülerini koyabiliyorum ancak.
Adnan Özyalçıner “anı”nın, “gözlem”in bir öyküye nasıl
dönüşebileceğini ustaca örnekliyor “Alandaki Park”da. Berna Durmaz “Sevdiğine
Benziyor İnsan”da “iki ağaç için bu kadar direnilir mi?” diye küçümsenen "Gezi
Direnişi"nin bilincinin nasıl oluştuğunu anlatıyor. “Gittikçe sevdiğine
benziyor insan” diyor yaşlı ve yalnız kadın kahramanı ve parkta bir ağaç
oluyor, Gezi Parkı oluyor. Artık kendisi için de direnecektir. Türker Ayyıldız “Tül”de bir eczane kalfasının
önce direnişe şahit olması sonra da katılmasını anlatıyor.
"Bağzı Şeylere Öyküler" henüz sıcaklığı geçmemiş
toplumsal bir olayın edebiyata nasıl yansıdığını görmek açısından iyi bir
örnek. "Gezi Direnişi"ni edebi yoldan hatırlama vesilesi.
29.08.2013
Yorumlar