“Mevzumuz Derin” (Eylül 2013, On8 Kitap) Ahmet Büke’nin ilk
romanı. Büke’nin romanına ON8 Blog’da maceralarını tefrika olarak yazdığı Bedo’yu
kahraman olarak almış. Bedo annesi ve büyükbabası ile üniversiteye giriş
sınavına hazırlanan benzerlerinden biraz farklı özellikleri olan bir delikanlı.
İzmir’de geleneksel değerlerini hâlâ koruyan, örnek gösterilecek komşuluk
ilişkileri olan bir mahallede yaşıyorlar. Bedo çok küçükken babası bir deniz
kazasında ölmüş. Babasını özlüyor ama her sözü geçtiğinde allak bullak olan
annesini üzmemek için pek sözünü etmiyor. Sözünü etmiyor ama tamamen sır olan
babasını, ailesinin geçmişini merak ediyor.
Bedo içine kapalı bir genç, pek arkadaşı yok. Gerçek anlamda
tek arkadaşı Barbo ve kitaplarla dolu bir dünyası var. Bilgi deryası, kitap
kurdu dede de kitaplardan olduğu kadar
hayattan da konuşulabilecek nitelikte. Dedesinin arkadaşı İsmet Amca’nın sahaf
dükkanında çalışmaya başlaması ile kitaplar hayatında daha da çok yer ediyor.
Gizli bir numaradan ve yaşadıklarına yakından şahit olan
birinden geldiği izlenimi veren mesajlar ilk bakışta hiçbir olumlu işaret vermeyen
platonik sevgilidenmiş gibi görünse de romanın adına bir göndermeyle söylersek
aslında çok derin bir mevzuya dairdir. Bedo bu mesajların kimden geldiğini
bulduğunda cevap aradığı tüm sorulara karşılık bulacağı gibi, tüm isteklerini
hayata geçirecek ve babasının koruyucu ve güvenli olacağını umduğu elini de
sırtında hissedecektir.
Kendine has üslubundan sonra oldukça yalın – duru dille
yazılmış bu anlatı değişik duygular yaratıyor. “Mevzumuz Derin” Günışığı
Kitaplığı’nın ilk gençlik çağına yönelik ON8 Kitapları’ndan çıktığı için olsa
gerek ilk sayfalarda Ahmet Büke bu üslup değişikliğini özellikle yapmış diye
düşünmüş, biraz garipsemiştim. Ama sayfalar ilerledikçe ilk gençlik çağını
yaşayan Bedo’ya bu yalın – duru dilin uyduğunu düşünmeye başladım.
ON8 ilk gençliğe yönelik bir yayınevi izlenimi verse de
tıpkı hedeflediği gençler gibi kendini sınırlamak istemiyor. Gençliğe yönelik
kitaplar yayınlarken gençliği anlatan eserler yayınlamayı hedefliyor.
Anne-babaların, öğretmenlerin denetleyici, sınırlayıcı yaklaşımlarının aksine
gençleri ilgilendiren, dertlendiren her şeyi konu edinmeyi hedefliyor. Zaten
başka türlü olsa Ahmet Büke gibi sert gerçekçi anlayışta, uçlarda yaşayan,
yaşamaya mahkum edilen kahramanları kendine has bir kurgu ve anlatımla yazan
bir yazar böyle bir işe girişmezdi.
Ahmet Büke, belki de gençler için bir roman yazma fikri
hoşuna gittiği için “Mevzumuz Derin”i yazmaya başlamış ama sonuçta farklı bir
yere varmış. Bedo, kitap tutkusu dışında meraklarıyla, yapıp ettikleriyle
günümüz gençlerine tipik bir örnek. Hatta özellikle sıradanlaştırılmaya
çalışılmış gibi. Ama sayfalar ilerleyip macera gelişince farklı bir konuma
geliyor. Tıpkı üç-beş ağacı korumak, sosyalleşmek için Gezi Parkı Direnişi’ne
katılıp sonra sorunun üç-beş ağaçtan çok daha önemli olduğunu kavrayıp devletin
yüzünün ne kadar acı ve soğuk olduğunu gören ve sonuna kadar direnen gençler
gibi bir deneyim yaşıyor, hayat dersi alıyor.
Bedo’nun aldığı hayat dersleri ile birlikte roman da kendi
içinde değişime uğruyor. “Kitap okumak iyi ve eğlenceli bir şeydir” gibisinden
pedagojik mesajı da olan bir gençlik romanından yakın geçmişten acı gerçekleri
anımsatarak her kesimden okurun okuması gereken bir romana evriliyor. Bu
evrilme sırasında Ahmet Büke “gençlik romanı yazıyorum” diye hiçbir şekilde
frene basmıyor, başka yöne sapmıyor, aksine sorunun üzerine gidiyor. Bedo’nun
babasının mesleğini sorgularken Türkiye’nin 90’lı yıllarda yaşadığı bir ucunda
faili meçhul cinayetler diğer yanınıda devletin derinliklerine gizlenmiş suç
örgütlerine ilişkin gerçeklere kadar ulaşıyor.
Politik ve ahlaki doğruculuğa tavan yaptırıp Türkçe’nin en
büyük dilcilerinin deyimler sözlüklerini bile hedef tahtasına koyup
“okutulmasın” diye kampanyalar açan veliler ne der bilemem ama “Mevzumuz Derin”
hayatın gerçeklerinden anne-babalarından çok daha fazla farkında olan gençler
ve her yaştaki okur için önerilecek bir roman.
17.10.2013
Yorumlar