Türk Dünyası Kültür Başkenti

Eskişehir’in “2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti” olduğunu iki ay önce asılan dev afişlerden öğrenmiştik. “Türk Dünyası Kültür Başkenti” uygulaması 2010 yılında İstanbul’da düzenlenen “Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 10. Zirve Toplantısı" sırasında TÜRKSOY tarafından önerilmiş ve oybirliği ile kabul edilmiş. Amaç “Türk dili konuşan halklar ve ülkeler arasında dostane ilişkiler kurarak, ortak Türk kültürünü, dilini, tarihini, sanatını, gelenek ve göreneklerini araştırarak ortaya çıkarmak, geliştirmek, korumak, gelecek kuşaklara aktarmak ve kalıcı kılmak.”
İlk Türk Dünyası Kültür Başkenti 2012’de Astana olmuş. Astana 30 Kasım 2012’de Kapanış Töreni ile bayrağı Eskişehir'e devretmiş. Kültür Başkenti etkinlikleri için özel bir yasa ile Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı kurulmuş. Ajans “icrai, idari ve mali özerkliğe” kavuşmuş. Devlet İhale Yasası ve Kamu İhale Kanunu hükümlerinden muaf tutulmuş. 2010 İstanbul Kültür Başkenti Ajansı’na benzer bir yapılanma. Önemli fark yönetim kurulunun tamamen bürokratlardan oluşması. Eskişehir Valisi, Büyükşehir Belediye Başkanı, Anadolu ve Osmangazi üniversitelerinin rektörleri, İl Genel Meclisi Başkanı, Ticaret Odası Başkanı, Sanayi Odası Başkanı, Esnaf Odaları Birliği Başkanı ve ilçe belediye başkanlarının kendi aralarından seçecekleri bir ilçe belediye başkanı ile Genel Sekreter ve Eskişehir Valisi'nin seçeceği iki üye yönetim kurulunu oluşturuyor. Bu bürokratik yapı nasıl “Sergi, konser, gösteri, konferans gibi kültürel ve sosyal faaliyetler ile şehircilik ve turizm çalışmalarını planlamak, iletişim ve tanıtım stratejilerini tespit ve takip etmek” görevini yürütür? Kültür ve sanat konusunda yetkin kişiler olsalar bile kendi resmi görevlerinden zaman ayırıp bu işe nasıl yoğunlaşır? Bu sorulara olumlu cevap vermek mümkün değil. Neden kültür ve sanat alanındaki uzman kişilerin bu işe dahil edilmediğini soruyorum.
Üstelik Eskişehir, “2013 UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Başkenti” de olmuş. Aynı kurul bu büyük organizasyonu da düzenlemekle görevli. “eskisehir2013.org.tr” adresindeki Etkinlik Takvimine göre 23 Martta yapılan açılış töreni yapılmış. Nisan’da bir Kazak topluluğun tiyatro gösterisi, bir çalıştay ve liselerarası tiyatro festivali var. Mayıs’da bir yoğunlaşma var ama çoğu yerel düzeyde. Haziran’daki yedi etkinliğe bakınca Eskişehir’de ne yapılıyorsa programa dahil edildiği anlaşılıyor. Temmuz iftar etkinlikleri ile geçmiş. Türkçe Olimpiyatları da Ramazan Bayramı kutlamaları da programa dahil. Şehirde yapılan her etkinliği sahiplenerek tam anlamıyla bir karmaşa yaratıldığı anlaşılıyor. Kültür başkentliğini hatırlatacak tek bir kalıcı eser bile yapılmamış. İftarlar dışında Eskişehirlilerin etkinliklere ilgi göstermediği söyleniyor.    
Bu tür uluslararası etkinlikler hem şehre kültürel bir değer katar hem de Dünya’nın ilgisini uyandırıp turist çekmeye çalışır. Tanıtıma sekiz ay sonra başlıyorsanız, İngilizce bir web siteniz bile yoksa resmen yapılmış ama fiilen gerçekleşmemiş bir etkinliğe imza atmış olursunuz. Eskişehirlilerin bile etkinliklerden haberdar edilemediğinden bizzat yönetim kurulu başkanı Vali Güngör Azim Tuna yakınıyor.

Marka kentlerden Eskişehir büyük bir fırsatı kendi elleriyle kaybetmiş. Ama hâlâ direniyor. Vali Tuna’nın açıklamasına göre yasal olarak 31 Aralık’ta bitmesi gerekirken Kültür Başkenti etkinlikleri gelecek yıla uzatılacakmış.   16.10.2013 

Yorumlar