Semih Erelvanlı’nın “Bebek Arabasında Ayvalar”ı (Ocak 2014,
Evrensel yay.) ise yılın en garip adlı kitaplar listemde şu anda ilk sırada.
Erelvanlı geç kalanlardan. 39 yaşında ilk kitabını çıkarmış. Daha önce çeşitli
dergilerde öyküleri yayımlanmış. Dikkatimizden kaçmış. Kitabının adı “Bebek
Arabasında Ayvalar” olmasaydı dikkatimden yine kaça bilirdi. Ayla Kutlu’nun
arka kapaktaki sunuşu ne kadar olumlu ya da olumsuz etkiledi bilmiyorum ama ilk
öykü “Ayva”yı okuduktan sonra bir kez daha “henüz okumadan hiçbir kitaba
önyargı ile yaklaşmamalı” diye düşündüm.
Ayla Kutlu, iki paragrafta Erelvanlı’nın öykülerini çok iyi
çözümlemiş. Özellikle Kutlu’nun “Yeni biçimlerle nitelikli, ironik yaklaşım.
Başarılı bir öykücüyü muştulayan ilk kitap!” cümlesinin bile yeterli olduğunu
söylemeliyim.
Erelvanlı başı
nerede, sonu yok mu diye düşündüren kısacık öykülerde şehrin kıyısına
itilmişlerin, yoksulların, kaybetmesi planlanmışların, başarısızlığa mahkum
edilenlerin yaşamlarından kesitler, hatta anlar anlatıyor.
Erelvanlı’yı benzeri öykücülerden ayıran kendine has
özelliği ironik ve şiirsel anlatımının yanınıda biçimsel arayışları. Öyküde son
yirmi yılda olay – konu o kadar ağır bastı ki 50’li yılların öykülerini,
örneğin bir Ferit Edgü öyküsünü bugün okusak yeni bir söyleyiş gelmiş
sanacağız. Semih Erelvanlı, harflerle oynuyor, noktalama işaretlerini göz ardı
ediyor, çizimler, şemalar, hatta çok garip gelse de konuşma balonları
kullanıyor. Ama tüm bunları bir biçim gösterisi için değil öyküyü daha iyi
anlatmak, okuru havasına daha iyi sokmak için yapıyor. “Derdimi daha iyi
anlatabilmek için biçimsel her türlü yeniliğe açığım” diyor sanki. Bu biçimsel
arayış bazı yerde tam oturuyor bazen eğreti duruyor, bunları yapmasa öykü ne
kaybederdi diye düşündürüyor ama okutmayı başarıyor. “Bebek Arabasında
Ayvalar”ın anlamı önce netleşiyor sonra da daha da pekişiyor.
27.02.2014
Yorumlar