Her ile bir kitap fuarı



Adana, Bursa, Trabzon, İzmir, Malatya, Gaziantep… 81 ilimizi saymıyorum. Yıl başından beri yapılan kitap fuarlarının birkaçı bu. Bu hafta Diyarbakır ve Kocaeli var. Kitap fuarı yapılmadık ilimiz kalmayacak yakında. Kitap fuarları illerle sınırlı kalmıyor ilçelere doğru da yayılıyor. Geçen hafta Çarşamba Kitap Fuarı vardı.  
Bu kitap fuarlarının çok azı profesyonel nitelikte.  Çoğunluğunu illerin valilikleri ya da belediye başkanlıkları gerçekleştiriyor. Stantlar ücretsiz, yayıncılar, imza günlerine davet edilen yazarlar ağırlanıyor. Bu arada yasal zorunluluklar unutuluyor. 5174 sayılı yasaya uygun fuar düzenlemiyor, TOBB’den “Fuar düzenleme yetki belgesi” almıyorlar. “Yurtiçi Fuar Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar”  yönetmeliğine uygun çalışmıyorlar. TOBB 2014 Yılı Fuar Takvimi’nde de bu nedenle yer almıyorlar.   
Yasal zorunluluklar, masraflar olmasa da kitap fuarı düzenlemek kolay iş değil. Uygun bir fuar alanına, fuar malzemelerine, teknik, güvenlik, hizmet gibi konularda çalışacak elemanlara, halka duyuracak reklam kampanyalarına ihtiyaç var. Herhangi bir edebiyat şenliğinden çok daha pahalıya gelen bir kültürel faaliyet.
Neden her ilde kitap fuarı yapılıyor? Çünkü moda oldu. Valilerin, belediye başkanlarının kitap fuarı yapmak için seferber olmasını başka bir nedenle açıklayamayız. Beş yıl önce Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin kitap fuarı basının gösterdiği büyük ilgi ile Türkiye çapında duyuldu. Valilerin, belediye başkanlarının dikkatini çekti. Tabii ki herhangi bir kültürel faaliyetten daha çok duyulmuş olması kitap fuarı yapmak için yeterli değil. Başka verilere de gerek var. Bir kere kitap okumayı teşvik eden her çaba toplum tarafından takdirle karşılanıyor. “Kitap okumak” özellikle gençler arasında hızla yaygınlaşan bir eğilim. Kitap fuarları gençlerle, öğrencilerle dolup taşıyor. Okurlar her kesimden geliyor. Sağcı, solcu, İslamcı, sosyalist diye bir ayrım yok. Toplumun her kesimine seslenmiş oluyorsunuz.
İl yöneticileri açılışta yaptıkları konuşmalarla Türkiye basınında yer buluyor. Normal şartlarda birini ya da ikisini bir araya getiremeyeceğiniz onlarca yazar kitap fuarı sayesinde şehre geliyor. İl yöneticileri onlarla tanışmakla kalmıyor, aynı masayı paylaşıyor, aynı fotoğraf karesinde yer alıyor. Yani tanıtım açısından diğer kültürel etkinliklere göre çok daha verimli bir etkinlik kitap fuarı yapmak.
Ama bir süre sonra tüm diğer etkinliklerde olduğu gibi bu fuarların da tavsayacağı bir gerçek. Sayı iyice çoğalıp 81’e yaklaştıkça yazarlar da yayıncılar da kitap fuarları arasında seçim yapmak zorunda kalacak. Çünkü yıl 52 hafta. Sadece fuarlarda zamanlarını geçirseler bile hepsine yetişmeleri olanaksız. Stant ücretsiz, konaklama yüksek indirimli olsa da bir yayınevi için kitap fuarlarına katılmanın bir bedeli var. Stantta çalışacak elemanların ücretinden başlayan, tanıtım giderleri ile büyüyen bir bütçe.
Kitap fuarı organizasyonunun tüm gerekleri yerine getirilip herkesin fuardan haberdar olması sağlasa bile okur sayısının çok olmadığı bir gerçek. Çoğu ilimizde bir kitapçıyı besleyecek sayıda okur yok. Kitapçıyı ayakta tutamayan bir okurun kitap fuarını yaşatması pek olası değil. Öte yandan fuar nedeniyle hayatında ilk kez kitap gören, satın alanların sayısı da az değil. Ama bu okur nedense yılın diğer günlerinde illerindeki kitapçıya gitmiyor, kitap almıyor.  
Her ilde kitap fuarı yapma modasının bir süre sonra biteceği anlaşılıyor. Önemli olan, hasar vermeden bitmesi bu modanın. Örneğin zaten çok az olan gerçek kitapçıların okuru fuarlara kaptırıp batmaması…
21.05.2014

Yorumlar

Fuar Takvimi dedi ki…
Ve her il için aynı ciddiyet ve ilgi ile düzenlense keşke.
Kitap fularının sayısı le birlikte niteliği de artmalı.