Aurelio Zen değişik bir polis, bir anti-kahraman. Onu
gündelik hayatın içinde, kusurlarıyla, insanlarla kuramadığı ilişkilerle, sahte
dostlarla, arkasından iş çeviren meslektaşlarıyla tanıyoruz. Aurelio Zen
maceralarının Türkçedeki ilk kitabı “Fare Kral”dı (Kasım 2013, Labirent yay.).
O romanda Aurelio Zen’i eski başbakanlardan Aldo Moro’nun kaçırılması olayında
amirlerinin emirlerine uymadığı ve bir kişinin ölümüne necden olduğu için
polislik kariyerinin sonuna gelmişken tanımıştık. Kendisine son bir şans
verilmiş ve o da bu şansı iyi kullanıp eski görevine dönmeyi başarmıştı. Tabii
ki aldığı sonucu “başarı” olarak değerlendirebilirsek.
“İntikam”da (Şubat 2014, çev. Seda Çıngay, Labirent yay.)
Aurelio Zen’i sevgilisi tarafından terk edilmiş, yaşlı annesiyle birlikte
Roma’da yaşarken buluyoruz. Hayatının her anını görüntülü olarak kayıt altına
almaya meraklı bir zengin olan Oscar Burulo olağanüstü güvenlik önlemleri
altında yaşadığı Sardinya’daki yazlığında öldürülmüştür. Hızlı bir şekilde
başarıya ve paraya ulaşmış bir inşaat müteahhitidir Burolo. Birçok ünlü ve önemli
kişiyi yazlığında konuk etmektedir. Suçluları ile ünlü Sardinya’nın suç
oranının en yüksek olduğu bölgesine yaptırdığı yazlığı bu durumu göz önüne
alınarak korunmaktadır. Zorla girmenin mümkün olmadığı yapının geniş bahçesinde
tüm güvenlik önlemlerine ek olarak iki tane de aslan dolaşmaktadır. Yine de
Burolo ve karısı öldürülmüş, herkesin suçlu olduğunda fikir birliğine vardığı bir
kişi tutuklanmış ve dosya kapanmıştır. Zen olaya sonradan dahil olmuştur ve
görevi yapılan işlemler hakkında bir sonuç raporu yazmaktır. Ama raporu öyle “beğenilir”
ki iktidarın ortaklarından olan bir partinin merkezine çağrılıp kapatılmış olan
dosyanın tekrar açılıp görevin kendisine verileceği belirtilir. Suçlanan
kişinin, Favelloni’nin iktidarla çok yakın ilişkileri vardır. Zen’in esas
görevi bir başka suçlu bularak Favelloni’nin hapis cezasından kurtulmasını
sağlamaktır. Eğer Favelloni ceza yerse Burolo ile “Beyefendi” diye anılan üst
düzey siyasetçi arasındaki parasal ilişkiler ortaya çıkabilecek ve mevcut
iktidarı kötü etkileyecektir.
Aurelio Zen bu garip görevi siyasi baskı ve reddederse
emniyetteki konumunu kaybetmek endişesi ile kabul ederken bir yandan da ölümün
soluğunu ensesinde hissetmektedir. Birileri sürekli kendisini izlemekte, evde
garip tıkırtılar duymakta, birinin gizlice eve girmeye çalıştığından
kuşkulanmaktadır. Kızıl Tugaylar siyasi olaylarla ilgisi olmayan bir yargıçı
sadece kolay ulaşılabildiği için öldürmüştür ve kendisinini de benzeri bir
saldırıya uğramaması için bir neden yoktur. Terörün, cinayetlerin bir sebebi
yoktur ve herkesi hedef alabilmektedir.
Zen tüm bunlar yaşanırken birlikte çalıştığı evli bir kadına
karşılıksız bir aşkla tutulmuştur. Dostane, arkadaşça yaklaşımlarını kendince
yorumlayarak kadından olumlu işaretler aldığı düşüncesine kapılmaktadır. Kadının
öfkeli kocasının kendisini öldürmek için peşine düşmüş olabileceği de bir
olasılıktır.
Zen’in İsviçreli bir yatırımcı kimliği ile Sardinya’ya
gitmesi ile birlikte olaylar hızlanır. Zen Sardinya’da ölümle yüzleşirken hem
Burolo’nun katilini hem de kendisini öldürmek amacıyla kimin izlediğini
öğrenir. İki olayın da temelinde intikam arzusu vardır.
Michael Dibdin “İntikam”da bir cinayetin katilini
araştırırken bize çok tanıdık gelecek bir ilişkiler ağının siyasetçilerle iş
adamları, özellikle müteahhitler arasında kurulan dostlukların, ortaklıkların
öyküsünü de anlatıyor. “İntikam”da özellikle son aylarda ülkemizde yaşanan
siyasi skandalları anımsatan ilişkilere de şahit olacaksınız.
12.06.2014
Yorumlar