Kitap Evi



Enis Batur’un romanla garip bir ilişkisi var. Kurmaca edebiyata, anlatıya pek sıcak bakmıyor ama denemeden de edemiyor. Yüzlerce kitabı arasında sadece üç “roman denemesi” vardı; Acı Bilgi '"Fugue Sanatı üzerinde bir roman denemesi", Elma "Örgü Teknikleri üzerine bir roman denemesi",  Kravat  "Düğüm Sorunları üzerine bir roman denemesi"... Bir de “Bir Varmış, Bir Okmuş” var Vikipedi’deki biyografisinde roman diye listelenen ama sanırım bu kısa metni altbaşlığına uygun olarak hikaye olarak nitelemek gerek. 
Şimdi bunlara yeni bir tane eklendi “Kitap tutkusu üzerine bir roman denemesi” diye tanımlayabileceğimiz ama herhangi bir alt başlık taşımayan “Kitap Evi” (Mayıs 2014, Sel yay.). Daha kapağından “roman” olarak sınıflandırılmış. “Kitap Evi” isminin altında “roman” yazıyor.
Enis Batur “roman deneme”lerine her zaman merak uyandırıcı girişlerle başlar. “Kitap Evi”de de öyle. Yazar ve yayıncı anlatıcıyı bir avukat arar, acil ve önemli bir miras meselesi hakkında görüşmek istediğini söyler. Kimliğinin açıklanmamasını şart koşan bir “Beyefendi” Dragos’taki bir buçuk dönüm koruluk arazi içindeki “Kitap Evi” diye andığı kütüphaneyi anlatıcımıza miras bırakmıştır. İlerleyen sayfalarda iyice Enis Batur’la özdeşleştireceğimiz anlatıcı mirası kabul ederse maddi bir yük altına da girmeyecektir. “Arazinin ve binaların bütün maddi ihtiyaçlarını, vergi giderlerini, bekçi ailesinin masraflarını şartlar ne olursa olsun karşılayacak düzenli akar öngörüldü,” diye anlatır Avukat Rıza Bey.
Yıllardır aklınızdan geçirdiğiniz, belki düşünü kurduğunuz bir şey birden bire size teklif edilirse ne yaparsınız? Anlatıcı bir yazar ve yayıncı olmasının yanında bir kitap tutkunu. Sadece kitaplarla başbaşa kalabileceği, dilediğince okuyup yazabileceği bir mekân hayal etmiş hep. O yapının nasıl olabileceğini düşlemiş. Ve şimdi somut olarak karşısında. İstanbul’da ama şehrin kalabalık ve karmaşasından uzakta tamamen müstakil evlerden, hatta köşklerden oluşan bir mahallede büyük bir bahçe içinde bir kütüphane. İlk akla gelen hemen kabul etmek gibi görünse de 34 bin kitap barındıran bir kütüphaneye sahip olmak demek yaşamınınzda bazı şeyleri kökten değiştirmek anlamına da gelir ve anlatıcı bunun farkında. Ama merakına yenilir ve bu ayağına gelmiş teklifi daha somut görmek için Dragos’a yapıyı yerinde görmeye gider. Kitabın arka kapağında planı yer alan petek şeklindeki cam bina bir yapıdan çok anıt gibi etkileyicidir. Uzun tereddütlerden sonra anlatıcı bu mirası kabul edecek ve yaşam biçimini bozmamaya çalışarak bu 34 bin kitabı hiç değilse görüp tanımak için günlerini ayırmaya karar verecektir. Bu kütüphaneyi, içindeki kitapları tanımanın kimliğini açıklamak istemeyen “Beyefendi”yi tanımanın, nasıl biri olduğunu anlamanın emin bir yolu olduğunu da bir kitap tutkunu olarak bilmektedir.
Kendisi ya da yayıncısı “roman” diye sunsa da aslında bu kitaplarda Enis Batur yeni bir tür daha doğru bir deyişle “türlerarası” bir yazıyı deniyor ve bu metinlere “roman deneme”leri demek daha doğru. Çarpıcı girişten sonra önceki denemelerden farklı olarak metin “roman” gibi gelişse de 28. sayfadan sonra “deneme”ye dönüyor yazar ve kurgu bir-iki adım geri çekiliyor önceki “roman deneme”lerinde olduğu gibi.
Enis Batur kitap tutkusunu, bu tutkunun iyi ve kötü yanlarını ele alarak sorguluyor bu “Kitap Evi”ni kitapların izini sürerek keşfederken. Asuman Kafaoğlu Büke’nin de dikkatimizi çektiği gibi (Radikal Kitap, 23.05.14) Batur kitap tutkusunun erkeklere özgü bir şey olduğu tezini getiriyor. Gerçekten de binlerce kitabıyla yaşayan pek kadın yok. Kocaları öldükten sonra paha biçilmez kütüphaneleri yok pahasına satıp, o kitaplardan kurtulmak isteyen kadınları da biliyoruz. Ama diğer gerçek de kitap okuma oranlarında kadınların erkeklere göre çok daha büyük bir yüzde oluşturduğu. Belki kadınlar okumakla yetinip kitaplara tutku ile bağlanmıyorlar. Saplantılı değiller kitaplar konusunda.
Enis Batur “Kitap Evi”nde romanla deneme arasında gidip gelen ama denemenin ağır bastığı bir anlatımla kitap tutkusunun boyutlarını ve insan hayatını nasıl etkileyip belirleyeceğini en sevdiği tarafından terk edilmek gibi somut sonuçları da ele alarak ve merak unsurunu ihmal etmeden anlatıyor. 
05.06.2014

Yorumlar