1940’larda İstanbul Konservetuarı’nda klasik keman eğitimi
almış. Ekrem Zeki Ün'ün öğrencisi, Çigan müziğiyle ünlenmiş ama hayatını
gazinolarda şarkıcılara eşlik ederek kazanmış. Ünlü assolistlere çalmış, en çok
Zeki Müren’e çalmakla övünüyor. Çalış stili Paganini’ye benzetildiği için
“Paganini Bülent” diye tanınıyor. Gerçek adı Bülent Öztürk. Beyoğlu’nun en eski
sokak müzisyenlerinden biri derlerdi onun için. Bizim tanışmamız işyerimizi İstiklâl
Caddesi’ne taşımamızla oldu. 90’lı yılların başıydı. Taşınmamızdan kısa bir
süre sonra Paganini Bülent Aznavur Pasajı’nın kapısında çalmaya başlamıştı. Pasajın
sahibi, eğlence dünyasının eski patronlarından Behlül Vural kapının önünde
çalması için izin vermişti. Paganini Bülent böyle söylüyordu. Belediye Zabıtası
ile ilişkisi nasıldı bilemiyorum, ama şikayet ettiğini hatırlamıyorum.
90’lı yıllarda İstiklal Caddesi’nde Demirperde Hakkı,
Politik Deli, Çılgın Ressam gibi Oktay Güzeloğlu’nun “Sokak Mobilyaları”
kitabına da konu olan birçok renkli sima vardı ama Çiçek Pasajı ve Nevizade’de
çalanlar dışında pek sokak müzisyeni olduğunu sanmıyorum.
Paganini Bülent taburesine oturup her zaman takım elbiseli,
ciddi görünümü ile şarkılarını çalardı. 70’li yaşlarda olmalıydı. Hastalıklar
yoklamaya başlamıştı. Artık tüm gün çalamıyordu. Sadece sabahları çalmaya
başlamıştı. Günün geri kalanını Borusan’ın Müzik Kütüphanesi’nde geçiriyordu. Günlerce
görünmediği de oluyordu. Tekrar geldiğinde hasta olduğunu anlatıyordu. Sonra
tamamen ortadan kayboldu. Öldü diye endişelendik. Ardından “Beyoğlu'nun simgesi
kemancı Paganini Bülent, tedavi olmak için kemanını rehin bıraktı” (Sabah,
12.03.2000) haberi çıktı. Daha sonra da öldü diye söylentiler dolaşmaya
başladı.
Günümüzde başta İstiklâl Caddesi olmak üzere birçok yerde
sokak müzisyenlerine rastlıyoruz. İBB Ulaşım AŞ. de metro istasyonlarının
girişlerinde müzisyenlerin çalmasını destekliyor. Geçen yıl metro duraklarında
206 müzisyen çalmış. Ulaşım AŞ bu yıl pek duyurulmasa da bu müzisyenlerle yine
metro istasyonlarında “Müzik Seni Taşısın” adıyla küçük bir müzik festivali de
gerçekleştirdi.
“Sokakta Müziğe Darp” başlıklı İstiklâl Caddesi’nde müzik
yapan Kararsızlar grubuna zabıta ekiplerince “saldırıldığı” (Cumhuriyet,
7.8.14) haberini okuyunca aklıma önce Paganini Bülent sonra da bunlar geldi. Darp
edilen “Kararsızlar” iyi bir grup. Sokakta çalanlardan “Light in Babylon”,
“Alatav”, “Oi Vai Voi” gibi çok iyi müzik icra edenler olduğu gibi hayatında
ilk defa eline bir müzik aletini eline izlenimi verenler de var. Geçip giderken
bir an duymak rahatsız etmiyor ama Beyoğlu’ndaki işyerlerinde çalışanların bu uyumsuz
seslere sürekli maruz kalmalarının nasıl bir etki yapacağını tahmin edersiniz.
Belediyeye şikayetler olduğunu da biliyorum. Ama caddede yürürken müzik
duymaktan, durup izlemekten memnun olanların sayısı daha fazla.
Beyoğlu Belediyesi’nin sokak müzisyenleri ile ilişkisi her
zaman iniş çıkışlı oldu. Bir yandan “Beyoğlu Sokak Müzisyenleri Festivali” bile
düzenleyecek sıcaklıkta davranan belediye diğer yandan müzisyenlere güç
kullanmak, enstürmanlarına el koymak gibi uygulamalar da yapıyor. Bu ilk değil.
Geçmiş yıllarda da benzeri şeyler yaşandı. Umarım son olur.
Sokak müzisyenlerine Dünya’nın hemen her yerinde
rastlıyoruz. Her aklına esenin enstrümanını alıp sokakta müzik çalamadığını da
biliyoruz. Her şehir kendince düzenlemeler yapmış. Sınavdan geçiren de var,
diploma isteyen de... Ama önce herkesin sokakta çalmasına gözyumup sonra da
“gürültü oluyor, şikayet var” diye darp eden, enstrümanına el koyan yok. Ulaşım
AŞ metroda müzik çalacaklar için kendince bir seçme yöntemi bulmuş ve metroda
müzik çalınmasını övünç vesilesi yapmış. Çözüm bulmak zor değil. Yeter ki Beyoğlu
Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan güç kullandırmak yerine çözüm bulmak
istesin...
13.08.2014
Yorumlar