6 Aralık 1931’de doğmuş. 1951’de, 20 yaşındayken İstanbul
Radyosu’nda ilk canlı konserini vermiş, ilk plağı yayımlanmış. 1953’de Cahide
Sonku ile ilk filmini çevirmiş. 1954’de assolist olarak İzmir Fuarı’nda ilk kez
sahneye çıkmış. 1980’de sahne çalışmalarını bıraktığını açıklayana dek hayatı
hep ilklerle geçmiş, Türkiye’nin eğlence yaşamına önderlik etmiş, ismi hep
manşetlerde olmuş. Kültür tarihimizi anlatırken onun adını anmamak olası değil.
Zeki Müren çok yönlü bir sanatçı. Şarkıcı, besteci, sinema
oyuncusu, şair, ressam, giysi tasarımcısı... 300 bestesi, 600’den fazla plağı
var. 18 filmde, bir tiyatro eserinde rol almış. Şiirlerinden oluşan bir kitabı
yayımlanmış. Sergiler açmış, defileler düzenlemiş. Ama her şeyden önce büyük
bir gösteri sanatçısı. Yaşarken onu tanıyanlar sahnelere getirdiği yeniliklerle
anımsıyor. Otuz yıl boyunca alkışlarla yaşamış.
Zeki Müren her zaman sevilen, sayılan, hayran olunan ve hoş
görülen bir sanatçıydı. “Olmaz, yapılmaz” denilen şeyleri yaptı ve tatlı dille
güler yüzle benimsetti. Topluma kendi anlayışlarına uymasa, ters gelse bile
sanatçıların yaptıklarının hoşgörü ile karşılanması gerektiğini öğretti. Makyaj
yaptı, saçını boyadı, sahneye kadınsı bir havada, mini etekle, entari ile çıktı
ve hayranlıkla karşılandı. Çünkü her yaptığının gösterinin bir parçası olarak
kabul edilmesini sağladı. Örneğin sahneye süper mini etekle çıkarken bunu eski
Romalı Gladyatörlerden, Sezar’dan modernize ettiğini söylüyor, sahnede o döneme
göndermeler yapan dekorlar kurduruyordu.
İstanbul Beyoğlu’ndaki Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde açılan “İşte
Benim Zeki Müren” sergisi çocukluk yıllarından başlayarak son plağını çıkardığı
1984’e dek süren sanat yaşamını anlatıyor. Kuratörlüğünü Derya Bengi’nin, tasarımını
Sadık Karamustafa’nın yaptığı sergide fotoğraflar, afişler, plaklar, notlar,
belgeler, sözleşmeler, ona yazılan mektuplar, desenleri, kostümleri, ayakkabıları,
gözlükleri gibi sahnede, günlük yaşamda kullandığı özel eşyası yer alıyor.
Zeki Müren İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek
Süsleme Bölümü’nden mezun olmuş. Desen çalışmaları eskiden beri biliniyor. “İşte
Benim Zeki Müren” sergisi ile eş zamanlı olarak Kadıköy Belediyesi ve Yapı
Kredi Kültür Sanat Yayıncılık işbirliğiyle düzenlenen “Mora Bayılırdım” adlı
Zeki Müren Desenleri Sergisi’ni de Caddebostan Kültür Merkezi’nde görmek
mümkün.
“İşte Benim Zeki Müren” sergisinde yer alan malzeme esas
olarak Zeki Müren’ni mirasını bağışladığı ve öldüğünde Türk Eğitim Vakfı ile Mehmetçik
Vakfı’na teslim edilen sandıklardan çıkmış ve bunların küçük bir bölümü sergide
yer alabilmiş. Zeki Müren’in iyi bir koleksiyoner olduğu, kendisiyle ilgili
hemen her şeyi saklamakla kalmadığı, büyük bir bölümüne tarihler, açıklamalar
eklediği de görülüyor. Sanıyorum 24 Eylül 1996’da İzmir Televizyonu’nda kendi
için düzenlenen ve canlı olarak yayımlanan programda rahatsızlanıp vefat
etmeseydi kendi müzesini de kendi açacaktı.
Ölümünden sonra yaşamının son yıllarını geçirdiği
Bodrum’daki evi müze haline getirildi, 2000 yılında ziyarete açıldı. Görenlerin
sergilenen ürünler açısından zayıf bulduğu müze herhalde sandıklardan çıkan
binlerce malzeme ile iyice zenginleşecek ve görülmeye değer hale gelecek.
“İşte Benim Zeki Müren” sergisi 20 Aralık’a kadar sürecek.
Yapı Kredi Kültür Merkezi’nin iki katında yer alan sergide sadece Zeki Müren’in
sanat yaşamına resimlerle, belgelerle şahit olmakla kalmıyor sesini duyuyor,
isterseniz filmlerini de izleyebiliyorsunuz. Çok etkileyici bir sergi. Halktan
da büyük ilgi görüyor. Kalabalık bir kitle sergiyi izliyor. Akıl edenleri,
gerçekleştirenleri kutluyorum. “Sanat Güneşi” Zeki Müren’le tekrar buluşmak,
Türkiye’nin eğlence tarihinin 50 yılını görmek, anımsamak için iyi bir fırsat.
Kaçırmayın.
03.12.2014
Yorumlar