Alandaki Park



Usta öykücü Adnan Özyalçıner’in yeni kitabı “Alandaki Park” güncel olaylardan yola çıkarak yazdığı öykülerden ve “anlatı”lardan oluşuyor.
Adnan Özyalçıner, bir İstanbul yazarıdır. Onun 1950’lerden beri yazdıklarını okuyarak İstanbul’un ve doğal olarak İstanbulluların yaşadıkları değişimi gözlemleyebilirsiniz. İnsanın kentle ilişkisini anlatırken kentin insana neler yaptığını, kattığını da anlatmayı ihmal etmez. Toplumcu bir bakışla yazar, toplumsal eşitsizlikleri, sınıf çelişkilerini vurgular ama bireyi ihmal etmez. Kentin, özellikle İstanbul gibi büyük bir kentin insanın bireyselliğini nasıl etkilediğini de konu edinir. Nasıl anlatacağını da önemser. Dil konusunda kuşağı 1950 yazarları gibi o da titizdir.
“Alandaki Park” (Kasım 2014, Evrensel yay.) "Güncel Olanlar", "Araya Girenler" ve "Sondakiler" adlı bölümlerden oluşuyor. "Güncel Olanlar"da yaşananlardan kaynaklanan öyküler yer alıyor. Gezi Parkı Direnişi ile ilgili iki öykü ile başlıyor bölüm ve kitap. "Araya Girenler"de dergilerde, seçmeler kitabında kalan öyküler, "Sondakiler"de ise “son dönemde yazılmış; daha çok kısa-öykülerle anlatılar” yer alıyor.
Kısa önsözde Adnan Özyalçıner kitabı nasıl bir anlayışla oluşturduğunu anlatıyor, bir anlamda kapaktaki “öykü – anlatı” ibaresinin nedenini de izah ediyor. Gezi Parkı Direnişi ile ilgili iki öyküyü “toplumsal bir karşı çıkışa bir gönderme yaptığımı, tarih düşürmek istediğimi varsayabiliriz” diyor. Günceli yazmak kolay değil, hele Gezi Parkı Direnişi gibi neredeyse her anı görüntüler olarak kaydedilmiş belleklere aynı görüntülerle yerleşmiş çok taze bir olayı yazmak daha da zor. Birçok yazarımız sorumluluk duygusu ile ya da gösterilenin ardındakini anlatmak arzusu ile Gezi Parkı Direnişi’ni öykülerine, romanlarına konu ediyor. Adnan Özyalçıner gibi bir ustanın günceli nasıl ele aldığını ve neden “öykü – anlatı” gibi bir terimle adlandırdığını düşünmekte fayda var.
Adnan Özyalçıner öykü anlayışını“sözcüklerle resimleme” diye tanımlıyor ve kitaptaki çalışmalarını “aralarında zikzaklar çizen daha naif resimler” diye niteliyor. Gezi Parkı Direnişi’ni “yaşatılanlar”dan öykü dünyasına aktardıkları olarak tanımlayabiliriz. "Güncel Olanlar"da yer alan diğer iki öykü “Karın Kavalcısı” ve “Serçeyi Uçurmak” ise Özyalçıner’in yaşadıklarından öyküye yansıyanlar. "Araya Girenler"deki “Bir Kitapseverin İbret Verici Serüveni”ni de, Ada öykülerini de bu tür öykülerden sayabiliriz. Aslında "Sondakiler"de yer alan çok kısa öyküleri de bu anlayışa sokabiliriz.  
Adnan Özyalçıner “Alandaki Park”da gerçekten de “naif resimler çiziyor” gibi ama anlatımındaki duruluk ve samimiyetin içine gizlenen kendine, yaşadıklarına, topluma dostane ve aynı zamanda eleştirel bakıştaki ince mizahı hissettiğinizde anlatılanların tadı daha da güzelleşiyor.
15.01.15

Yorumlar