Usta yazar Mahmut Makal “Anımsı Acımsı”da yoksul bir köy
çocuğuyken nasıl ünlü bir yazar olduğunu ve bu “ünlü yazar” olmasının bedelini
çalışma yaşamı boyunca defalarca nasıl ödediğinin öyküsünü anılarla anlatıyor.
Mahmut Makal, 1930’da Aksaray’ın Demirci Köyü’nde doğmuş.
Kendi deyimi ile “orta halli” bir köylü ailesinin çocuğu. Ama yazdıklarından
durumlarının pek parlak olmadığı anlaşılıyor ya da bir başka açıdan bakarsak
“orta halli” köylü ailesi bu ise yoksulu nasıl olur diye sorgulamak gerek.
Makal ilk öğrenimini köy okulunda tamamlamış. Küçük yaşlardan beri okumaya,
kitaplara çok meraklı. Ama babasına göre bu kadar okumak yeterli, zaten köyde
de ortaokul ya da lise yok. Babasının “Bu köyün toprağı senin gibi daha çok iti
doyurur” sözü kulağında bir arkadaşıyla birlikte gizlice Köy Enstitüleri
sınavına giriyor. Aksaray’dan sınava giren 27 çocuktan 7’si sınavı kazanıyor.
Bunlardan biri de Mahmut Makal.
İvriz Köy Enstitüsü’ne girdiğinde 13 yaşındaymış. Köy Enstitüsü
onu iyi bir öğretmen olarak yetiştirmekle de kalmıyor, okumak ve yazmak için de
olanak sağlıyor. Mahmut Makal ilk yazarlık denemelerini Ivrız’dayken yapıyor.
Köy Enstitüleri’nin, Halk Evleri’nin dergilerinde ilk çalışmaları yayımlanmaya
başlıyor. Yaşamını değiştiren gelişme ise Varlık Dergisi’ne yolladığı şiir ve
mektup oluyor. Yaşar Nabi Nayır şiiri beğenmese de bu Köy Enstitülü yazar
adayının mektubunu konu edinen bir yazı yayımlıyor. Bu aynı zamanda Mahmut
Makal’ın şahsında tüm Köy Enstitülü öğretmen ve öğrencilere bir çağrı.
Yaşadıklarınızı, gözlemlerinizi, deneyimlerinizi yazın, yayımlayayım diyor
Yaşar Nabi.
Mahmut Makal, kendi köyü Demirci’de gözlemlediklerini
yollamaya başlıyor Varlık’a. Bu yazılar “Köy Öğretmeninin Notları” başlığıyla iki
ayda bir yayımlanıyor. 1947’de mezun olan Makal’ın öğretmen olarak ilk görev
yeri Nurgöz. Nurgöz’ün tek sınıflı okulunda tek öğretmen olarak göreve
başlıyor. Köy kökenli bir öğretmen olarak köylülerle diyalog kurması ve kendini
sevdirmesi kolay oluyor. Makal hem köylülerden dinlediklerini hem de köydeki
izlenimlerini yazıp Varlık’a yolluyor. Dönemin iktidarının hemen dikkatini
çekiyor. Valilik emri ile Nurgöz’den Çardak Köyü’ne tayin ediliyor ama Makal’ın
yazdıklarının içeriğinde bir değişiklik olmuyor. Köylerdeki yaşamı tüm
gerçekçiliği ile anlatması, yokluklardan, yoksulluktan söz etmesi CHP iktidarında rahatsızlık yaratıyor. II. Dünya
Savaşı koşullarında şehirlerde bile yokluk çekilirken köyde nasıl refah olacak
ki diye bir savunma geliştirebilirler ama o bile akıllarına gelmiyor. Her
zamanki klişe gerekçeye başvuruyorlar; köyü ve köylünün ekonomik ve sosyal
yapısını kötü göstererek komünizm propagandası yaptığı iddiası ile Makal hakkında soruşturma açılıyor. Kendi evi,
anne babasının evi basılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın klasiklerinden oluşan
kitapları delil olarak toplanıyor. Ertesi gün de bizzat Niğde Valisi geliyor.
Bu sırada Mahmut Makal’ın Varlık’taki notları “Bizim Köy” adıyla kitaplaşmış. Kitabının
yayımlandığını validen azar işitirken öğrenen Makal, tutuklanma talebi ile
götürülüyor.
“Anımsı Acımsı”da (5. Baskı, Ocak 2015, Literatür yay.)
Mahmut Makal yaşadıklarını belgelerle destekleyerek kara mizah olarak kaleme
almış. İronik bir bakış ile sanki başka birinin başına gelmiş gibi anlatıyor
olan biteni.
Mahmut Makal tutuklu olarak yargılanırken “Bizim Köy” büyük
ilgi görüyor. Demokrat Parti 1950 seçim kampanyalarında bu kitabı CHP’nin ülkeyi iyi yönetemediği, köye hiç hizmet
götürmediğinin delili olarak kullanıyor. Mitinglerde kitaptan bölümler okunuyor.
CHP’nin derdi de kitapta
yazılanların doğru olmadığını ispat etmek. Mahmut Makal’ın azılı bir komünist
ve dinsiz bir yazar olarak gerçekleri çarpıttığını, köylülerin mutlu mesut
yaşadığını bu yargılama yoluyla kanıtlamaya çalışıyorlar. Seçimlerin çok
yaklaştığını, hiçbir delil olmadan “komünist” diye içeride tutmaya devam
ederlerse bunun aleyhlerinde olacağını düşünmüş olsa gerekler ki hemen seçim
öncesi Mahmut Makal beraat ediyor. 20 yaşında ilk kitabı ile çok tanınmış bir
yazar olarak hapishaneden çıkıyor. Makal’ı savunmak için gelen avukatlardan
biri de şair Oktay Rifat.
“Bizim Köy” sadece siyasi çevrelerde değil edebiyat
ortamında da büyük bir ilgi ile karşılanmıştır. Dönemin ünlü yazarları kitap
hakkında övücü yazılar yazıyor. “Bizim Köy”ü heyecanla karşılayanlar arasında
Makal’la aynı dönemde Varlık’ta şiirleri yayımlanan Orhan Veli ve arkadaşları
da var.
Cumhuriyet Gazetesi Mahmut Makal’ı 10 gün İstanbul’da konuk
ediyor. Makal’ın İstanbul’da yaşadıkları her gün Cumhuriyet’te haber oluyor.
Mahmut Makal edebiyat çevreleriyle tanışıyor. “Köyden yazar çıkmaz” diye
küçümseyenler var. Hatta “Bizim Köy”ü Makal’ın yazmadığını bile iddia
ediyorlar. Köy Enstitüleri’nin kurucularından İsmail Hakkı Tonguç’un yazmış olabileceği
dedikodusu yayılıyor. Öte yandan Sait Faik, Cahit Sıtkı Tarancı, Orhan Veli
gibi dostca kucaklayanlar da var.
Mahmut Makal Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın
konuğu oluyor. Ardından kendi köyü Demirci’ye atanıyor. Bu sırada iktidara
alışan Demokrat Parti Mahmut Makal’ın yazdıklarından rahatsız olmaya başlıyor.
En büyük rahatsızlık da “Bizim Köy”ün ününün sınırları aşması ve kitabın İngilizce,
Fransızca ve Ruşça gibi dillerde yayımlanması. “Bizim Köy”ün Türkiye’yi
Dünya’ya kötü tanıttığı düşünülüyor. Makal’ın hakkında “komünist” diye CHP iktidarında soruşturmalar açıp bunaltanlar bu
kez DP adına aynı gerekçe ile aynı işlemleri yapmaya başlıyor. Burhan Asaf
Belge, Peyami Safa, İlhan Tarus imzalı, imzasız yazılarla Makal’ı suçluyor,
hedef gösteriyor. Mahmut Makal’ın yazdığı gibi köylerin yoksul ve sefil
olmadığını, Makal’ın yıkıcı propaganda yaptığını söylüyorlar.
Daha fazla köy öğretmenliği yapamayacağını anlayan Mahmut
Makal Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’ne öğrenci oluyor. 1955’de mezun olup
müfettiş olarak atandıktan sonra da rahat edemeyecek, soruşturmalar peşini
bırakmayacaktır. Makal, kendisine eğitimcilik yaptırılmak istenmediğinin
farkındadır ama inatla görevini sürdürmeye çalışır, direnir. Baskılar 27 Mayıs
1960 Darbesi’ne kadar sürer. 60 Darbesi’nden sonra kısa bir dönem baskılar
azalsa da seçimler yapılıp yeni iktidar göreve geldikten sonra eskiye dönülür.
Makal yine soruşturmalarla yıldırılmaya, meslekten uzaklaştırılmaya
çalışılacaktır. Ülkede bulunması rahatsızlık vericidir ama yurtdışına gitmesi
ne de izin verilmez, pasaport alamaz. 1968 Kasım’ında Milli Eğitim Bakanı’na
telgraf çekerek memuriyetten istifa eder. 70’li yıllarda Bülent Ecevit
hükümetlerinde görev yapan kendisi gibi İvriz Köy Enstitüsü mezunu Mustafa
Üstündağ’ın ve Necdet Uğur’un bakanlıkları döneminde de kendisine bakışın
değişmediğini biraz da hayretle görecektir.
Mahmut Makal “Anımsı Acımsı”yı esas olarak gerçekleri yazma,
gerçekleri söyleme mücadelesinde yaşadıkları üzerinde kurmuş. Yazar ve eğitimci
olarak verdiği mücadele sırasında yaşadığı ve sonu hapis edilmeye ya da
görevden alınmaya varan olayları, anıları anlatıyor. Köy Enstitüsü’ne gidişi ve
öğrenciyken annesinin onu evlendirme teşebbüsleri dışında özel yaşamını hiç
anlatmıyor. Meslek yaşamı sırasında ve sonra Paris’te, Londra’da görev yaparken
yaşadıklarına, Venedik’te üniversitede Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verişine
de değinmiyor. Edebiyat dünyasında yaşadıkları da bu mücadelesi ile sınırlı
olarak anlatılıyor ve kitapta belirtilmese de ana metne sonradan eklenen ve
dergilerde yayımlandığı anlaşılan yazılardan Sait Faik, Cahit Sıtkı, Ziya Osman
Saba, Yaşar Nabi Nayır, Ataç ve Orhan Kemal’le dostlukları olduğunu anlıyoruz.
Hele kitabın sonundaki “Şair Bötböt” başlıklı ironik yazı Makal edebiyat anılarını
yazsa ne çok şey öğreniriz diye düşünmemize neden oluyor. Belki de o anılar
başka bir kitabın konusu olacak...
“Anımsı Acımsı”ya bakarsanız Mahmut Makal’ın doğrudan
siyasetle hiç ilgisi olmamış. Kitabın başındaki biyografisinde de siyasetle
ilgisine değinilmiyor. Oysa birçok kaynakta “1965 seçimlerinde
Türkiye İşçi Partisi'nden İstanbul milletvekili adayı oldu” bilgisi var.
Demek ki milletvekili adayı olacak kadar siyasetle yakından ilgilenmiş ve İşçi
Partisi tercihi de onun toplumcu anlayışının bir işareti. Mahmut Makal’a
yazarlık ve eğitimcilik yaşamında uygulanan baskıda bu siyasi tercihinin payı
yok mudur? Bu bilgiyi bilmeden “Anımsı Acımsı”yı okuduğunuzda farklı bir
izlenim edinmemek elde değil.
“Anımsı Acımsı”da usta bir yazarın mücadelesini tatlı ve mizahi
dille öğrenirken, Makal’ın yaşadıklarında ülkemizde muhalif görüş belirtmenin,
eleştirinin iktidarlar için ne kadar tahammül edilemez bir şey olduğunu da bir
kez daha görüyoruz.
29.01.2015
Yorumlar