Bir Hışımla



Geoff Dyer’in “Bir Hışımla”sından Selim İleri’nin “Sinir Bozucu!” başlıklı kısa ama etkileyici yazısı sayesinde haberdar oldum (Radikal Kitap, 24.04.2015). Yazı “Sinir bozucudan etkileyici bir metin oluşturulabilir mi?” sorusu ile başlıyordu. ““Bir Hışımla” adından başlayarak, tam öyle bir kitap” diye devam ediyordu. Bu iki cümle bana yetti. Hemen kitabı edindim.   
“D.H.Lawrence’ın Gölgesinde” altbaşlığını taşıyan Geoff Dyer’in “Bir Hışımla”sı (Nisan 2015, çev. Seda Ersavcı, Everest yay.) D.H.Lawrence hakkında bir inceleme yazmaya karar veren bir yazarın bu incelemeyi yazamamasının öyküsünü anlatıyor. Yazarın incelemeyi kaleme almaya başlamamak için her zaman bir nedeni var. Yazma koşullarının uygun olmaması da koşulların son derece uygun olması da onu yazmaya başlamaktan alıkoymaya yetiyor. Selim İleri “Sinir Bozucu!” demekte çok haklı, sayfalar boyunca yazarın bu bahanaeleri sanki son derece normal şeylermiş gibi ard arda sıralamasını okuyorsunuz ve siniriniz bozulmaya başlıyor. Öyle ki artık ne zaman yazmaya başlayacak diye değil acaba daha ne bahane uyduracak, uydurulabilecek bahane kaldı mı diye merak ediyorsunuz.
Geoff Dyer okurun sinirlerini sınayan bu anlatının içine D.H.Lawrence hakkındaki araştırmasını gizlemiş. Yazarın yazamama ya da yazmama bahanelerini okurken bir yandan da Lawrence araştırmasını okuduğunuzu fark etmeniz için yüz sayfa geçmesi gerekiyor. Yazar yazmama bahaneleri üreterek İngiltere’den Paris’e, oradan Roma’ya, Roma’dan Yunan adalarına doğru giderken aslında D.H.Lawrence’ın yaşadığı ya da eserlerine konu ettiği yerlerin izini sürüyor, o mekânlardan izlenimlerini yazıya geçiriyor. Bir yandan da bu vesile ile günümüz orta sınıf insanının yaşam biçimlerini, aile düzenini, aşkları, dostlukları tartışmaya açıyor. Yaşamı belirleyen temel kavramları sorguluyor. Başta İngiltere olmak üzere ülkeler ve şehirler hakkında belirttiği görüşleri ise ağır ötesi. Eleştirilerin ağırlığı ve üslubu Thomas Bernhard’ın Avusturya ve Avusturyalılar hakkında yazdıklarını anımsatacak güçte.
D.H.Lawrence’ın bir türlü okuyamadığı ya da okumayı ertelediği eserlerini sıralar, onlar hakkında yazılmış araştırmaları konu ederken de bir yandan Lawrence’ın eserlerini çözümlüyor diğer yandan Lawrence hakkında yazanlardan başlayarak tüm akademisyenlere ve edebiyat eleştirmenlerine ağır eleştiriler yapıyor. Hem de açık açık, ad vererek. Kızgınlıkla duvara çarptığı, parça parça ettiği araştırmalar var. Bu haliyle de Nabokov’u çağrıştırıyor.
Geoff Dyer’in “Bir Hışımla”sı kitabın arka kapağında söylendiği gibi otobiyografik roman mı, gezi kitabı mı, edebiyat incelemesi mi, itirafname mi, taşlama mı, anı mı, anlatı mı, karar vermek kolay değil. Tüm bu türleri içeriyor ama hiçbiri de değil.
Kitap adını D.H.Lawrence’ın “Bir hışımla, Thomas Hardy üzerine yazdığım kitaba başladım. Doğrusu pek az bir kısmı Thomas Hardy hakkında –ne idüğü belirsiz- ama fena değil” cümlelerinden almış ve tam anlamıyla böyle bir kitap olmuş. Sayfalar ilerledikçe D.H.Lawrence’ın bir çok davranışı ile kitabın anlatıcı kahramanı yazarın hal ve tavırlarının benzeştiğini de görüyorsunuz. D.H.Lawrence birçok büyük eser vermesine rağmen özellikle mektuplarından yapılan alıntılardan da anlaşıldığı gibi büyük bir “yan çizme” ve erteleme üstadıymış.
Geoff Dyer, 1958 doğumlu bir İngiliz yazarı. Dördü roman 11 kitabı yayımlanmış 24 dile çevrilmiş. Geçen yıl aralık ayında “Andrey Tarkovski’nin başyapıtı Stalker’in (İz Sürücü) dünyasına maceralı bir yolculuğa çıktığı” “Zona” (Everest yay.) yayımlanmıştı. Ömer Erdem’in ısrarla tavsiye ettiği bu kitabı ihmal etmiştim. “Bir Hışımla”nın okuma keyfinden sonra “Zona” okuma listemde ilk sıraya yerleşti. Geoff Dyer’in diğer kitaplarını da merakla bekleyeceğim.
21.05.2015

Yorumlar

Aydan Atlayan Kedi dedi ki…
Kitabı yeni okumaya başladım. Gerçekten sinir bozucu. Asıl ilginç olan ise bu kadar sinir bozucu olduğu halde elimden bırakamıyor olmam. Çok garip bir büyüsü var, insanı içine çekiyor. Geoff Dyer son zamanlarda okuduğum en iyi yazar.