Güven Turan’ın 23 yıl aradan sonra yayımlanan yeni romanı
“Yaz Üçgeni”nde yalnızlık ve bunaltıdan kurtulmanın yolunu cinsellik temelli
ilişkilerde arayan bir adamı anlatıyor.
Romanın ana kahramanı Barış varlıklı bir ailenin oğlu, para
ve iş sıkıntısı çekmiyor. İzmir’deki ailesinden uzak olmak için İstanbul’da
büyük bir medya grubunda çalışıyor. 20’li yaşların sonunda, yakışıklı,
entelektüel bir adam. Yaşamının yeni bir dönemece girmesi bir barda reklamcı
sevgilisini beklerken rastladığı Melis’le oluyor.
Melis 19 yaşında, üniversitede okuyor, varlıklı bir ailenin
kızı. O da entelektüel ve güzel. İlişkisini yeni bitirmiş Melis’le kopmak üzere
olan ilişkisini sürdürmek istemeyen Barış iyi bir çift oluşturuyor. Deniz manzaralı
evleri, lüks sayılabilecek yaşamları, benzer beğenileri ve üzerinde konuşacak
ortak konuları edebiyat var.
Melis belki de gençliğinden gelen heyecanla değişken ruh
hallerine sahip bir kadın. Çok kolay öfkelenip, aynı hızla sakinleşip neşelenebiliyor.
Barış ise Camus’nün Yabancı’sının günümüzdeki bir örneği. Kısa yaşamında
intihara varan ruh hallerini yaşamış. Belki de bu ruh hali nedeniyle içine
kapanık, hiç arkadaşı olmayan, ailesi ile ilişkileri de gevşek biri. Ama
kadınlarla arkadaşlık ve ilişki kurma hızı ilgiye değer. Hiç arkadaşı olmayan
birinin kadınlarla hızla bağ kurabilmesi bir paradoks olarak dikkatimizi
çekiyor.
Hayata gevşek bağlarla bağlı, geleceğe yönelik hiçbir planı
ve beklentisi olmayan biri olarak Barış “tipik” bir roman kahramanı. Ömer
Türkeş’in romanla ilgili yazısında belirttiği gibi benzerlerine son dönem roman
ve filmlerinde sıkça rastlıyoruz. Bunların ülkemizdeki en bilineni Çağan
Irmak’ın “Issız Adam”ı. Zaten Barış da romanın gelişimi içinde bir Issız Adam
profili çiziyor. Melis’le ilişkisini geliştirirken bir yandan da başka
ilişkiler arıyor. Birlikte röportaja gittikleri fotoğrafçı İris en önemli aday
ama işyerinden başka adaylar da var. Kendisine ilgisiz kalmayan İris’le ilk
adımlar atılıyor ama İris’in cinsel tercihi ağır basınca ilişki gelişemeden
arkadaşlığa doğru evriliyor. Daha doğrusu İris sevgili olamayız ama bari
arkadaş olalım diyor ama Barış’ın bu arkadaşlığı sürdüreceği meçhul. Çünkü
Barış’ın bir geçmişi, geçmişe vefası yok, o sadece bugünü yaşıyor. İlk aşkı Ayşe
tekrar ilişki kurmak isteyince de tereddüt etmesinin nedeni bu.
Güven Turan “Yaz Üçgeni”ne (Nisan 2015, Yapı Kredi yay.)
mekan olarak zengin ortamları seçmiş. Barış’ın işyeri de bir medya grubunun
“tower”ı. Medya grubunun yöneticilerinden, hal ve tavır olarak Doğan Hızlan’ı
anımsatan Şahin Bey, Barış’a büyük bir fırsat veriyor. Yeni yayımlanacak
edebiyat dergisi için Umberto Eco ile röportaja yolluyor Barış’ı. Barış da bu
işi başarı ile tamamlıyor hem Şahin Bey’in dergisine hem de kendi çalıştığı
dergiye iki röportaj çıkartıyor. Küçük sorularla Barış’ın entelektüel
donanımını ölçen Şahin Bey, bu kez onu Paul Auster ile röportaja yolluyor.
Barış bu röportajı da başarı ile tamamlıyor. Artık gazetecilikte parlak bir
gelecek beklemektedir onu. Ama Barış bu tür başarılara öyle kapalı ki çalıştığı
derginin yöneticisinin tavırlarını bahane edip iş aramaya başlıyor. Böylece
Barış’ın sadece özel hayatında değil işte de gelecek planları olmayan biri
olduğunu görüyoruz. Tabii bir noktaya kadar.
Kitaba adını veren “Yaz Üçgeni” sadece yaz aylarında
görülebilen, üç yıldızdan oluşan bir küme. Melis ve İris’le bu üçgeni kuramayan
Barış çeşitli adayları gözden geçirdikten sonra Melis’in genç ve güzel annesi
Hale ile “Yaz Üçgeni”ni oluşturuyor. Bu üçgenin kısa sürede dağılacağını tahmin
etmek zor değil. Ama romanın finalinin tahmin edilebilir olduğunu
söyleyebilirim. Şaşırtmadı. Bence final olmadan da Barış, Hale ya da Melis
üçgeni dağıtabilirdi.
“Yaz Üçgeni”nin dili ve anlatımı dikkati çekici. Güven Turan
“bugünün dili”ni internet kullanıcılarının kısa cümlelerle gelişen, öznesi
yüklemi açıkca belirgin dilini kullanıyor. Markaları, mekan adlarını da belirtseymiş
tam o dili bulacakmış.
Güven Turan’ın “Yaz Üçgeni” günümüz insanının yalnızlığını,
bunu tercih olarak yaşadığını düşünürken çektiği varoluşsal sıkıntıyı
adlandıramayarak cinsellikle tüketebileceği yanılsamasına kapılmasını akıcı bir
dille ustalıkla anlatmış.
04.06..2015
Yorumlar