Deniz Benim Kardeşim



Jack Kerouac “Deniz Benim Kardeşim”de (Haziran 2015, çev. Garo Kargıcı, Siren yay.) Boston’dan Grönland’a doğru yol alan bir gemide çalışan iki genç adamın dostluklarından yola çıkarak gençlik çağının karamsar ruh halini, yaşamın anlamını sorgulamalarını anlatıyor. 
Kerouac’ın ilk yayımlanan romanı “The Town and The City” 1950 tarihli. İlk romanı “Deniz Benim Kardeşim”ini ise daha önce, 1942’de 20 yaşındayken, yazmış ama beğenmediği için yayımlanmasına istememiş. Roman yazılışından 69 yıl sonra 2011’de basılmış. Ben yazarının, şairinin arzusu, hatta yazılı vasiyetine rağmen basılan eserlere hep kuşkuyla bakarım. Hele yazar kendi kitabı için "It's a crock [of shit] as literature" demişse.
“Deniz Benim Kardeşim” Jack Kerouac’ın düşündüğü gibi çok kötü bir eser değil. Çok iyi de değil. Bir eleştirmen Kerouac’ın romanı olduğu bilinmese herhalde basılmaya değer bulunmazdı, diyor. Yazıldığı dönem içinde, 1940’lara göre değerlendirildiğinde basılmaya değer bulunabileceğini de düşünebiliriz. Ama Kerouac’ın olmasa günümüze kalır mıydı, hâlâ okunur muydu, şüpheliyim.
“Deniz Benim Kardeşim” Jack Kerouac’ın kendine has yazı biçimi ve üslubu dışında bir kitap, 1940’ların anlatım biçimine uygun bir roman. Büyük bir olasılıkla Kerouc’ın yayımlanmasını istememesinin nedeni de diğer eserleri ile üslup açısından uyum sağlayamayacağı düşüncesi. İçerik olaraksa diğer eserleri ile aynı çizgide ve onlar gibi biyografik özellikler taşıyor. Kahramanları sonraki romanlardaki gibi yaşıyor, arkadaşlık ve dostluğa önem veriyorlar ve her an yola çıkmaya hazırlar. Romanın başında “Yolda”yı anımsatan sahneler, sabahlara kadar içki içilip sohbet edilen dost ortamları ve ani bir kararla çıkılan otostopla Boston yolculuğu bölümü de var. “Yolda” da yollara düştüğü gibi bu romanda da denize açılıyor yani bir başka biçimde de olsa yine yola düşüyor ve yol arkadaşlarıyla yaşadıklarını anlatıyor. Sonraki romanları oluşturacak birçok ögeyi bu romanda buluyoruz.
Jack Kerouac 1922 doğumlu. Boston yakınlarında Lowell’da Fransız-Kanadalı göçmen bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Evde Fransızcanın Quebec’e özgü bir lehçesi konuşulduğundan İngilizceyi geç öğrenmiş. Futbol bursuyla Columbia Üniversitesi’ne girmiş. Geçirdiği sakatlık yüzünden okulu ve futbolu bırakmış, bir süre Amerikan Donanma Kuvvetleri’nde hizmet vermiş, ancak uyum sağlayamadığı ve ‘şizoid’ bir karakter sergilediği gerekçesiyle ordudan atılmış. Kerouac’ın yaşam öyküsünün buraya kadarki bölümünden birçok önemli olayı “Deniz Benim Kardeşim”de okuyoruz. Zaten romanı da gemide çalışırken yazmış. Roman ordudan ve denizcilikten atılmasına kanıt olarak kullanılmış. Doktorlar anlatımındaki iniş ve çıkışları ruh haline benzetmişler. “Deniz Benim Kardeşim”in doğrusal, kronolojik bir anlatımı var ve ilk roman olmanın hatalarına da sahip. Diyaloglara ağırlık verilmiş. Zaman zaman bir senaryo ya da tiyatro eseri okuduğunuz hissine kapılıyorsunuz, diyalogların arasında rol tarifi yapıyor gibi ama diğer bölümlerde roman tanımına daha uygun bir anlatımı var. 20 yaşında roman yazan birisi için hiç de kötü bir metin değil. Belki sonradan tekrar ele alıp üzerinde çalışsa sözünü ettiğim kusurları da giderir, daha iyi bir metin ortaya çıkartabilirdi.
“Deniz Benim Kardeşim” Kerouac severlerin kaçırmaması gereken bir roman. Gençlik çağlarının deli kanlı halleriyle geleceği, yaşamın anlamını sorgulayan içeriğiyle edebiyat okuru için de iyi bir seçenek olabilir.
09.07.2015

Yorumlar