Kültür ve Turizm Bakanlıkları Ayrılmalı



“Kültür” hemen her yerde üvey evlat muamelesi görür. O nedenle hükümette de bakanlık sayısı azaltılmak isteniyorsa Kültür’ün Turizm’e eklenmesi ilk akla gelen tedbirlerdendir. Daha önce defalarca olduğu gibi 2003’de hükümet kurulurken sandalye sayısını azaltmak için yine akla Kültür’le Turizm’i birleştirmek gelmiş. Turizmin gelişen ve önemli miktarda döviz sağlayan bir sektör olarak Kültür’ün nimetlerinden de yararlanacağı öngörülmüş. Turizmin kültürün nimetlerinden yararlanıp mı turist sayısını artırdığını yoksa normal gelişim sonucunda mı turist sayımızın arttığını bilemiyoruz. Aradan geçen 12 yılda turizme kardeş olarak verilen kültür bu birliktelikten ne kadar yarar sağlamış baktığımızda ise durum pek içaçıcı değil.
Kültür ve turizm bakanlıklarının birleştirilmesinde öne sürülen en önemli tez kültür ve turizmin ayrılmaz iki parça olduğu, turizmin görece büyük olan bütçesinden kültürün de yararlanacağı, özellikle kültürel varlıkların korunmasında bu bütçenin kullanılabileceği şeklinde. Kültürel varlıklar korunduğunda da “deniz – güneş – kum” turizminin yanında kültür turizmine de ağırlık verilebilecek ve gelirimiz artacak. Yani “1+ 1 = 2” olacak diye düşünülüyor. Ama bu tip birleşmelerde 1’le 1 toplandığında iki etmediği biliniyor.
Geçtiğimiz yaz sezonunun iyi geçmemesi, turist sayısının azalması ve döviz gelirlerinin düşmesi ile turizm çevrelerinde “Kültür ve Turizm ayrılsın mı?” diye bir tartışma başlamış. Turizmcilerin gerekçesi bakanlık bürokratlarının tüm güçlerini turizme veremediği bu nedenle de yaşanan kayıpları giderecek tedbirlerin hızlıca alınamadığı… İşe kültür cephesinden de bakarsanız aynı şeyi görürsünüz. Turizmde milyarlarca dolarlık büyük bir kayıp yaşanırken bakanlık bürokratları kültürle ilgilenir mi, ilgilenmeye zaman bulur mu? Buldu mu?
Konuyu tartışmaya açan Turizm Gazetesi’ne verdiği demeçte Bülent Arınç şöyle diyor; “Kültür ve Turizm Bakanlığı mümkünse ayrılmalıdır. Çünkü kültürün turizm ile birleşip, bütünleşip birbirine benzeyen ve örtüşen, birbirlerini destekleyen yönleri olabilir. Ancak kültür başlı başına bir hazinedir, bir iştir. Turizm ile birleşince bir insan mesainin yarısını öbür tarafa da ayırmak zorunda kalacaktır. Hatta turizm gelirleri tatlı gelince turizme yüzde 60 daha fazla ağırlık verecektir. Yeni hükümette Kültür ve Turizm Bakanlığı mümkünse ayrılmalıdır" (bkz. turizmgazetesi.com/news.aspx?id=77688). CHP’nin ve HDP’nin seçim bildirgelerinde de kültür bakanlığının ayrılacağı belirtiliyor.  
Bir görüşe göre de sorun Kültür ve Turizm bakanlıklarının ayrılıp ayrılmaması değil işin başında kimin olduğu. İşini seven, benimseyen bir bakanın kültür ve turizmi birlikte yönetmesinin güç olmayacağı yani bakan seçiminin doğru yapılması gerektiği söyleniyor. Üstü kapalı da olsa geçen dönemki bakan seçimi eleştirilmiş oluyor.  
Turizm Gazetesi’nin yaptığı anketten % 78 ile “Turizm Bakanlığı ayrılsın” sonucu çıkmış. Anketi cevaplayan turizmciler turizmin içinde bulunduğu krizden çıkması ve Türkiye'nin bu alanda kırılan yükseliş trendini yeniden yakalaması için turizme odaklı bir bakanlık olması gerektirdiğine işaret etmiş.
İşin kültür cephesinden baktığımızda da görünen aynı. Türkiye kültür alanında büyük atılımlar yaptı. Sinema, özellikle televizyon dizileri önemli bir döviz kaynağı haline geldi. Yayıncılık her yıl büyüyor. TEDA projesi ile çevirisi desteklenip yabancı dillerde yayımlanan kitapların sayısı 1500’e ulaştı. Olumlu örnekleri çoğaltmak mümkün. Sorunlar ise saymakla bitmiyor. Her zaman olduğu gibi ilk sırada yayınlama özgürlüğü sorunu var. Tiyatronun, müziğin, güzel sanatların sorunları dokunulmadan öylece duruyor. Üzerinde herkesin anlaştığı, yasalaşmaya hazır Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu taslağı bile aradan geçen iki yılda bakan tarafından imzalanıp meclise yollanamadı.
İşler aksadı, sorunlar hem kültürde hem turizmde büyüdü. Yani birlikten güç doğmadı.
Yeni hükümet kurulurken kültürün ve turizmin özel ve birbirinden farklı durumları göz önüne alınmalı ve Kültür ve Turizm Bakanlıkları ayrılmalıdır.
04.11.15

Yorumlar