Murathan Mungan “Harita Metod Defteri”nde çocukluk, ilk
gençlik çağlarını anlatırken 1960’ları, 70’leri Mardini’ni, Ankara’yı,
İstanbul’u anlatıyor, aile bağlarını, anne ve babasının geçmişlerini sorguluyor.
Murathan Mungan çocukluk yıllarını, ailesini, Mardin’i
1997’de yayımlanan “Paranın Cinleri”nde anlatmaya başlamıştı. “Paranın Cinleri”
96 sayfalık tadımlık bir kitaptı. Murathan Mungan’ın çocukluk çağları bu
anılardan ibaret olamaz diye düşünüyordunuz ister istemez. Bu düşünce de
“devamı gelecek” şeklinde bir beklenti yaratmıştı. Mungan da okurlarının
beklentisini karşılıksız bırakmayacağını belli eden sözler söylemiş, cümleler
kurmuştu. Yanlış hatırlamıyorsam yıllar önce “Harita Metod Defteri” (Kasım
2015, Metis yay.) adıyla anılarını yayımlamaya devam edeceğini de söylemişti.
Anılar insanın kendisiyle yüzleşmesi, geçmişiyle
hesaplaşmasıdır, hem de yazılı olarak. Üstelik bunları yazmakla kalmayıp
yayımlatırsanız tüm eş, dost, tanıdık ve okurlarla paylaşmış ve geriye kalıcı
bir belge bırakmış olursunuz. Kendiyle yüzleşmek, bunu yazı yoluyla yapmak
kolay değildir. Özellikle geçmişinizde bugününüzü belirleyen ve onarılamamış
derin acılar, olaylar varsa.
Bazı şeyleri açık yürekle yazabilmek için olgunlaşmak
gerekiyor. Murathan Mungan “Paranın Cinleri”ni yayımladığında 42 yaşındaymış.
Anılarını anlatmak için erken bir yaş. İşin içine kendi ile yüzleşme, geçmişle
hesaplaşma gibi şeyler de girecekse oldukça erken. “Harita Metod Defteri”ni ise
60. yaşında yayımladı. Kendini bazı olayları anlatmaya hazır hissettiği bir
yaş. Olgunluk çağı.
“Yalnız gelecek değil çocukluk da uzun sürer” diye söze
başlıyor Murathan Mungan. “Harita Metod Defteri” “tamamı anılardan oluşan bir
anlatı kitabı”. Anı kitabı ya da biyografi değil çünkü “yaşanmış bazı
olayların, anların, onların bende bıraktığı izlerin, izlenimlerin yer aldığı,
hafızamın gerçeklere sadakatine yaslanan” bir kitap diye tanımlıyor.
Bütün anı kitapları hafızada kalanlarla yazılır o nedenle de
büyük bir oranda anlatı niteliği taşır. Anıların belgeselleşebilmesi için
kanıtlara dayanması, tanıklarla doğrulanması gerekir. Murathan Mungan’ın
yazdıklarından, kitabın içinde yer alan fotoğraflardan belgeselleşebilmesi için
de çaba gösterdiği anlaşılıyor. Özellikle oldukça büyük ve köklü olduğu
anlaşılan ailesinin seceresini çıkartırken ya da çocukluğunun geçtiği yerleri
sokak hatta evlerin sahiplerinin adlarıyla anlatırken bir ön çalışma yaptığını,
bilgi ve belge topladığını anlıyorsunuz. Zaman zaman bu bilgi ağır bassa da
kitap anlatı tadını yitirmiyor. Bunda kuşkusuz kitabın parçalı yapısının, hepsi
başlık atılmış ve tarihlenmiş bölümlerden oluşmasının önemli bir payı var.
Kitap kronolojik bir şekilde gelişmiyor, her bölümde farklı bir olaydan,
olgudan, yerden ya da nesneden, onların çağrışımları ile gelen anılardan yola
çıkarak anlatıyor Murathan Mungan. Başlangıç noktası bir tren yolculuğu, eski
45’lik plaklar, bir cadde ya da bir ev, çocuk oyunları, kuyu, mendil, komşular,
uzak akrabalar, yazlık sinema, ilk oyuncak olabiliyor. Onlardan yola çıkıp
çocukluğunun, ilk gençliğinin anılarının ayrıntılarına dalıyor, çok farklı
yerlere varıyor.
Aile içinde hep sırlar vardır ve bunlar mutlaka bir gün
öğrenilir. Mungan ailesinin de böyle sırları var ve bir gün muhatabına
söylendiğinde iç yakıyor, derin yaralar açıyor. Onarılması kolay olmuyor, belki
de mümkün olmuyor.
Murathan Mungan 1,5 yaşında İstanbul’dan Mardin’e
getirilmiş. Heyecanlı bir aktivist olan avukat babası, Mardin’de “yabancı”
olarak anılan ve kuşkusuz kendini yabancı hisseden bir annesi ve büyük ve köklü
bir ailesi var. İlk bakışta görünen bu. Ama içten içe bir şeylerin kendisinden
gizlendiğinden de kuşkulanıyor. Aile içinde özenle saklanan bir sır var bunu
öğrenirse tüm gerçekler ortaya çıkacak.
Bu aile sırrını çok geç de olsa boşboğaz bir tanıdık
sayesinde öğrenecektir. Kendisini bağrına basan, büyük bir şefkatle büyüten
kadın gerçek annesi değildir. Gerçek annesinden bir buçuk yaşındayken ayrılmış
babasının ikinci eşi Habibe Hanım tarafından büyütülmüştür. Habibe Hanım’ı
annesi olarak bilmiş, ondan da aynı şekilde karşılık görmüş ama hep bir
şeylerden kuşkulanmış, sonunda da gerçeği öğrenmiştir.
Bu derin yaranın, travmanın yanında başka gerçeklikler de
var. Kimi hoş, eğlenceli, çoğu hüzünlü öyküler anlatıyor Murathan Mungan.
Babası başlı başına bir romana konu olabilecek bir adam. Hem ailesinin üzerine
titreyen iyi bir baba, hem de gözü dışarıda, maceracı ve de hovarda. Mardin’in
önemli simalarından, büyük davaların avukatı, siyasi hayatın önemli bir adı,
zenginliği de yoksulluğu da sonuna kadar yaşamış biri. Böyle bir babanın oğlu
olmak da, bu babayla hesaplaşmadan var olmak, kendi ayaklarının üzerinde durmak
da kolay değil.
“Harita Metod Defteri”nin ana eksenini baba ile ilişkiler,
kendisini büyüten ve doğuran annelerinin öyküleri oluşturuyor. Bunlara üç ayrı
ailenin öyküleri, Mardin’de geçen çocukluk yılları, Ankara ve İstanbul’da ilk
gençlik çağları ekleniyor ama aileden, anneler ve babadan hiç kopmuyor anlatı.
Murathan Mungan çocukluğundan söz ederken 60’lı yılların
Mardini’ni, ilk gençlik çağlarından söz ederken 70’li yıllarının Ankarası’nı ve
İstanbul’unu da ustalıkla ve ayrıntılarıyla anlatıyor. Ailenin, sosyal yaşamın
ülkenin yaşadığı değişimle birlikte nasıl değiştiğini okurken de Mardin’in
yakın geçmişine 1915’e, Cumhuriyetin ilanına, tek parti ve Demokrat Parti
yıllarına uzanıyoruz.
“Harita Metod Defteri”nin temelinde ise Murathan Mungan’ın büyük
bir olgunluk ve açık sözlülükle giriştiği kendi ile hesaplaşması var. Murathan
Mungan’ın kişiliğini, kartakterini belirleyen olayları, dönüm noktalarını,
bunların yazarlığını nasıl etkilediğini, yaşadıklarının eserlerine nasıl
yansıdığını görüyoruz.
İyi ve açık sözlü bir biyografik çalışma. Derin
araştırmalara dayanan bir kent monografisi. Yazarın gelişim, oluşum sürecini
ele aldığı bir anlatı. Nasıl tanımlarsanız tanımlayın “Harita Metod Defteri”iyi
bir kitap. Keyifle, merakla okudum. Tavsiye ederim.
24.12.2015
Yorumlar