“2015 yılında kişi başına 8 kitap düştü” haberi hafta sonu bazı gazetelerde gözünüze çarpmış olabilir. Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) yıllardır Türkiye’deki kitap üretimi verilerini açıklıyor. 2015’in verilerini de TYB ikinci başkanı Fahri Aral Çukurova Kitap Fuarı basın toplantısında açıkladı. Bu yıl toplam 620.751.618 adet kitap üretilmiş. Geçen yıla göre üretilen kitap adedinde % 10.6 artış olduğu görülüyor. Kişi başına düşen kitap adedi de geçen yıl 7,3’müş 8 olmuş. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ISBN Ajansı 2015 verilerini henüz açıklamadığı için bilemiyoruz ama yayınlanan yeni kitap çeşitinin de % 9 oranında arttığı tahmin ediliyor. 2014’de 50 bin 752 çeşit yeni kitap yayımlanmıştı. Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin (IPA) 2015 verilerine göre Türkiye dünyanın en büyük 11. yayıncılık sektörü ve üretilen yeni kitap çeşidinde de 11. sırada yer alıyor.
Kendimizi küçümsemeyi severiz. Sevindirici rakamlar
söylediğinde inanmaz, kuşkuyla yaklaşırız. Yayıncılık verileri konusunda bu
kuşku dönemini aştığımızı umuyorum. Şimdi kötümserler daha ayrıntılı sorular
sormaya başladılar. 620 milyon kitabın 238 milyonunun ders kitabı olduğu,
bunların kitaptan sayılıp sayılmayacağı sorgulanıyor örneğin. Tüm dünyada
yayıncılık verileri hesaplanırken ders kitapları da dahil ediliyor. Çünkü
eğitim yayıncılığı yayıncılık sektörünün temel taşı. Üstelik insanların çoğunun
öğrenmek amacıyla kitap okuduğunu söylediği gözönüne alınırsa ders kitaplarını
görmezden gelemeyiz. Bizdeki temel sorun bu kitapları Milli Eğitim
Bakanlığı’nın üretmesi ya da ürettirmesi. Bu nedenle Türkiye’nin en büyük
yayıncısı Milli Eğitim Bakanlığı, yani devlet. Devlet bu alanı özel yayıncılara
bıraksa, sadece denetlemekle yetinse hem ders kitaplarının kalitesi artacak,
hem de yayıncılık sektörü daha da güçlenecek.
İkinci soru, “Çok kitap satılıyor ama peki bu kitaplar
okunuyor mu?” Okuma oranlarını ölçmek için düzenli anketler yapılması gerek.
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2011 yılında “Türkiye Okuma Kültürü Haritası” (TOKH)
adlı çok geniş bir araştırma yapmış ve “Yılda Ortalama 7.2 Kitap Okunuyor”
sonucuna varmıştı ki bu sonuç TYB’nin o yıl açıkladığı kişi başına düşen 6,6 kitap
sayısından fazlaydı. Bu anketin tekrar yapılması faydalı olacak.
İnternet ortamında kitap ve e-kitap satışı üzerine çalışan
Libronet grubu bir “okur profili ve kitap satın alma davranışları araştırması”
yaptırmış. Artı Araştırma’nın yürütttüğü 18 yaş üstüne yönelik araştırma
Türkiye çapında yapılmış. Ne kadar kitap okunduğu konusunda önemli veriler
içeriyor. 7 bölgede, 14 ilde toplam 1542 ile görüşmüşler. Görüşülen kişilerin %
68'i kitap okuduğunu söylemiş. Önemli bir rakam. Klasik kötümserliğimize uygun
olarak bu haber; “% 32 hiç kitap okumuyor” başlığıyla yayınlandı. TOKH’de hiç
kitap okumayanların oranı % 32,9’du. Hiç kitap okumayanların oranında 5 yılda %
0,9 bir azalmadan söz edebilir miyiz?
En çok kitap okuyan yaş grubu 18-35 yaş. TOKH’de en çok
okuyan yaş grubu 7-14 yaş çıkmıştı. Libronet’in araştırması 18 yaş üstüne
yönelik olduğu için iki veriyi birleştirip en çok kitabı çocuklar ve gençler
okuyor diyebiliriz. Genel kanının aksine en az kitabı %10’la yaşlılar (51-65
yaş) okuyor. Kitap okumama sebebi olarak iş yoğunluğu ve ev işleri
gösteriliyor. Buna rağmen kadınlar daha çok kitap okuyor. Ankete cevap
verenlere göre kitap okumanın temel sebebi "kendini geliştirmek, yeni
bilgiler öğrenmek" olduğuna göre daha çok okuyan kadınların gelecekte
toplum içinde daha önemli konumlara geleceğini de söyleyebiliriz. Kitap
okuyanların % 16’sı "roman ve hikaye okumanın zaman kaybı olduğu”
kanısında. Bu veriler ders kitaplarını neden kitap olarak saymamız gerektiğinin
bir göstergesi.
Araştırma “Yılda ortalama 11.6 kitap okunuyor” sonucuna varmış. Yani
satın aldığımızdan daha çok kitap okuyoruz. Bu da sevindirici. 13.01.2016
Yorumlar