D.H.Lawrence “Çizgiyi Aşmak”ta klasik bir aşk üçgenini
anlatıyor. Evli ve çocuklu bir müzisyen kendinden yaşça küçük öğrencisine âşık
olur. Genç kız da öğretmeninin aşkına karşılık verir. Bir haftalık kısa bir
tatile çıkarlar. Isle of Wright’taki tatilde iki sevgilinin birlikte
yaşadıkları ve Londra’ya dönüşlerinden sonra başlarına gelenler romanın
konusunu oluşturur.
“Çizgiyi Aşmak” (Ocak 2016, çev. Aslı Biçen, Metis yay.)
D.H. Lawrence’ın ikinci romanı. Lawrence 26 yaşındayken 1911’de yazmış.
Yazarlık kariyerinin iyi bir noktasında. İlk romanı “Tavuskuşu” yayımlanmış.
İyi eleştiriler almış. Öyküleri, şiirleri ve denemeleri dergilerde
yayımlanıyor. Ama özel hayatında önemli sorunlar var. Çok sevdiği, çok yakın
olduğu annesini kanserden kaybetmiş. Bu ölümle yaşadığı üzüntü yazmakta olduğu
“Oğullar ve Sevgililer” adlı romanının içeriğini de etkilemiş. Bu sırada ikinci
kez zatüree olunca öğretmenlik görevini bırakıp yaşamını yazarlık yaparak
sürdürmeye karar vermiş.
Arkadaşı Helen Corke’un yaşadığı mutsuz aşkı anlattığı gizli
günlükleri okumasına izni vermesi “Çizgiyi Aşmak”ın esin kaynağı olmuş. Helen
Corke da bir yazar ve Lawrence gibi öğretmenlik yapıyor. Lawrence’in sevgilisi
Jessie Chambers’ın da yakın arkadaşı. Jessie ile ilgili anılarını da “D.H. Lawrence's Princess” adıyla
yazıp yayımlatmış.
Helen’in günlüğünden haberdar etmesi ile Lawrence “Oğullar
ve Sevgililer”i bir kenara bırakıp bu aşk üçgenine yoğunlaşıyor ve hızlı bir
şekilde romanı kaleme alıyor. “Çizgiyi Aşmak” yayımlanmış ikinci romanı oluyor.
Bu kararda yazarak geçimini sağlamak arzusunun etkili olduğu söyleniyor.
“Çizgiyi Aşmak” bir aşk üçgenini anlatıyor ve daha çok okuru çekebilir, çok
okunabilir. Ne kadar okundu bilemiyoruz ama çok ağır eleştiriler almış.
Lawrence’in ilk romanı “Tavuskuşu” ve üçüncü romanı “Oğullar
ve Sevgililer” arasında kalmış, ihmal edilmiş bir roman olarak
değerlendiriliyor “Çizgiyi Aşmak. Bu görüş doğru olabilir, çünkü romanlar
arasında sadece birer yıl var. Bazı eleştirmenler ise açık sözlülükle romanın
kötü olduğunu yazmışlar. “İkinci el ve ikinci sınıf malzeme ile yazılmış”
demişler, okunmasının çok güç olduğunu belirtmişler.
Bazı eleştirmenlere göre Helen Corke’un yaşadığı mutsuz aşkı
anlattığı gizli günlükleri esin kaynağı olsa bile roman Lawrence’in yaşamından
bir çok izler taşıyacak kadar otobiyografik. Günlüğün romana esin kaynağı olan
bölümü sadece beş günden oluşuyormuş. Helen Corke bu günlükleri Lawrence’in
ölümünden üç yıl sonra, 1933’de “Neutral Ground” adıyla yayımlamış. Romanla
günlüklerin ilgili bölümü karşılaştırıldığında iki metin arasında pek benzerlik
bulmak mümkün değilmiş.
Mina Urgan “D.H Lawrence”da (Yapı Kredi yay.) “Çoğu
eleştirmenler D.H Lawrence’ı incelerken çok haklı olarak ‘The Trespasser’ın
(Çizgiyi Aşmak) adını bile anmazlar” diye söze başlayıp bazı eleştirmenlerin bu
kitabın tamamını D.H Lawrence’ın yazdığını bile kabul etmediklerini belirtip “çünkü
ortada hayli karışık bir durum var”, diye yazmaya devam ediyor. Urgan’a göre Lawrence
Croydon’daki okulda çalışırken Helen Corke adlı bir öğretmenle “Çizgiyi
Aşmak”ta anlatılan mutsuz aşk ilişkisini yaşamış. Bir söylentiye göre kitabın
ilk taslağı Helen’in yazdığı bir romandan kaynaklanıyormuş. Ama ikinci
versiyonu Lawrence kendisi yazmış. Mina Urgan Corke’un kitabını roman olarak
değerlendirip Lawrence’in ölümünden üç yıl sonra Helen Corke da “Neutral
Ground” adıyla kendi versiyonunu yayımlamış diyor. Mina Urgan, Helen Corke’un
Lawrence’in ilk sevgilisi Jessie Chambers’la da arkadaş olduğunu belirtip Jessie’yi
Lawrence’dan daha çekici bulduğunu söylemişti diyor. İki kadının da Lawrence’a
sözde aşık olduğunu, onunla cinsel ilişkiye girmeye yanaşmadıklarını
belirtiyor. Yine Mina Urgan’a göre Lawrence Jessie ile yaşadıklarını “Oğullar
ve Sevgililer”de “yazın ürününe dönüştürerek” anlatmıştı. Helen Corke ile
aralarında olup bitenleri ise “bunu yapamadan” yani yazınsal ürüne
dönüştüremeden “Çizgiyi Aşmak”da yazdı diyor. Mina Urgan’ın “Çizgiyi Aşmak”ı
edebi bulmamasını tartışmalı bulduğumu belirtmeliyim.
Yine Mina Urgan aktarıyor, Lawrence bir mektubunda bu
kitabında çok kişisel bir sorununu açığa vurduğu için aptalların diline
düşmekten korktuğunu, bu nedenle de ikinci romanından nefret ettiğini yazmış.
Böyle dese de Helen Corke’a aşkının bu romanla sınırlı kalmadığını, gençlik
dönemi şiirlerinde de Helen’den söz ettiğini belirtiyor Urgan. Mina Urgan’ın
yazdıklarını okuyunca bu “ikinci el malzeme” nitelemesinin çok haksız olduğu, aksine
“Çizgiyi Aşmak”ın otobiyografik nitelikler taşıdığı anlaşılıyor.
Herhalde iki başyapıtın arasında kalmasının ve bu kötü
eleştirilerin de etkisiyle 1912’de yayımlanan “Çizgiyi Aşmak”ı 104 yıl sonra
Türkçede okuyoruz.
Bu kadar eleştiriden söz ettikten sonra sonda söyleyeceğimi
başta söyleyeyim. “Çizgiyi Aşmak” kötü bir eser değil. Edebi bulunmamasını ise
anlamak imkansız. Lawrence sıradan görünen bir konuyu ruh çözümlemeleri ve
betimlemelerle büyük bir ustalıkla anlatıyor. Anlatımına hayran kalmamak elde
değil. Romanı Türkçeye ustalıkla çeviren Aslı Biçen’i de kutlamak gerek.
“Çizgiyi Aşmak” bu aşkın nasıl mutsuz bir sona vardığını
anlatarak başlıyor. Helena yakın zamanda intihar eden sevgilisi Siegmund’un
yasını tutuyor. Ama yanında yeni sevgilisi var. Böylelikle yaşarken aşkına yeterince
karşılık vermediği sevgilisine ne derece bağlı olduğunu bilerek geçmişe, beş
günlük yakın ilişkiye dönüyoruz. Lawrence, Siegmund’la öğrencisi Helena’nın aşk
ilişkisinin nasıl geliştiğini, bu durumun Siegmund’un ailesini, özellikle
karısı Beatrice’i nasıl etkilediğini anlatmıyor. İki sevgilinin Isle of
Wright’taki beş gününe yoğunlaşıyor. Bu kısa tatili Helena teklif etmiştir ama tereddütleri
vardır. Bir gece birlikte yattıktan sonra ayrı odalarda kalır, en fazla uzun
öpüşmelerle noktalanan birliktelikler yaşarlar. İkisi de beraber olmaktan
mutludur ama aradıklarının bu olmadığını düşünür, bu aşka kendilerini tam
olarak veremezler. Bu aşkın, düş gibi geçen günlerin geçici olacağını,
Londra’da dönmelerini gerektiren bir gerçek olduğunun bilincindedirler.
Birlikte bir yaşam kurmaları mümkün değildir. Lawrence sevgililerin bu ruh
hallerini her iki açıdan da ele alıp ustalıkla yazıya dökmüş.
Tatil bitip Siegmund eve dönünce kendi gerçekliği ile
yüzleşir. Genç yaşta evlendiği karısı ve dört çocuğu onu bir yabancı gibi
karşılarlar. Çok sevdiği beş yaşındaki küçük kızı bile artık ona çok uzaktır.
Ömür boyu bu tavrın süreceğini, onlarla ilişkisini düzeltemeyeceğini düşünür,
bu ruh halihi gittikçe derinleştirir ve tek çarenin ölmek olduğuna karar verir.
“Çizgiyi Aşmak” bir başyapıt değil ama o ağır eleştirileri
hak etmeyen, Türkçeye çevirmek için 104 yıl bekletilmeyecek bir eser. Büyük bir
yazarın kaleminden son zamanlarda ihmal ettiğimiz bir konuyu, kısacık bir aşk
ilişkisini ve sonrasında yaşanan trajediyi yoğun edebi tadla, şiirsel bir dille
anlatan iyi bir roman.
03.03.16
Yorumlar