“İnsan kendi kendine de yenilebilir”



“Loş Ayna” genç, güzel, zengin bir kadının öldürülmesini ve katilin yakalanmasını anlatırken bu cinayette rolü olanların içdünyalarını ustalıkla çözümleyerek aşk, tutku ve cinselliğin insanı nasıl etkileyip şekillendirdiğini ele alıyor. 
“Loş Ayna” Erhan Bener’in üçüncü romanı. İlk baskısı 1960 yılında yapılmış. Erhan Bener’in romancılığında önemli bir yeri olmasının yanısıra işlediği konu, kurgusu ve anlatımıyla Türk Edebiyatının önemli yapıtlarından olmasına rağmen çok fazla basılmamış, okunmamış ve değer bulmamış. İkinci baskı 1989’da, üçüncü baskı 2000 yılında yapılmış. 56 yılda ancak dört baskıya ulaşmış. Bunda okur olarak her zamanki duyarsızlığımızın payı olabileceği gibi Erhan Bener’in velut bir yazar olmasının, çok sayıda esere imza atmış olmasının da etkili olmuş olabileceğini düşünüyorum. Hemen her sene yeni roman ve öykü kitapları yayımlanmış. Okur yeni kitaplarını okurken daha eski tarihlerde yayımlanmış eserlerini ihmal etmiş olabilir.
Mahide genç yaşta dul kalmış bir kadın. Cinsel arzuları hastalık derecesine varmış. Karşılaştığı her erkekle, bir ayrım yapmadan cinsel ilişkiye giriyor, sonra da bundan çok büyük pişmanlık ve suçluluk duyuyor. Kendisinden nefret ediyor. Ama bu halinden kurtulamadığını, beyninin kıvrımlarına saklanmış bu duygu ortaya çıktığında kendine hakim olamadığını söylüyor. Tek kurtuluşunun ölüm olduğunu düşünüyor ama intihar etmeye de cesareti yok. Ölüm gelip kendini bulsun istiyor. Çok geçmeden de öldürülüyor.
Nemfomani, Yunanca nymphe (kız) ve mania (delilik) sözcüklerinin birleşiminden meydana gelen bir terim. Kadınlarda görülen aşırı cinsel içgüdüye verilen ad. Nemfomaninin belirtileri, doymak bilmeyen cinsel birleşme isteği ya da kuvvetten düşene dek yapılan mastürbasyon. Tıpta hiperseksüalite diye tanımlanmış. Çoğunlukla nedeni bilinemiyormuş ve bipolar bozukluklar gibi ruhsal sağlık sorunlarından kaynaklandığı düşünülüyormuş.
Mahide’nin nemfomanlığı çevresinde hissedilen ama adı konulamayan bir şey. Daha çok erkeklere, cinselliğe fazla düşkün biri olarak değerlendiriliyor. Bunda varlıklı ve kültürlü biri olması nedeniyle sosyal konumunun sağlamlığı etkileyici olmuştur kuşkusuz. Dillere düşmez ama kendi içinde hep bu halini tartışır, kurtulmaya çalışır. Erhan Bener iç konuşmalarla kahramanının kendi ile hesaplaşmalarını ustaca yansıtır.
Mahide’nin en yakını, yeğeni İlhan’ın da hali pek iyi değildir. Gizli (latent) eşcinselliğini en yakın arkadaşı Selçuk’a duyduğu derin tutku ile gidermeye çalışır. Oysa Selçuk, Mahide’ye âşıktır ve bir türlü kendini ifade edememenin sıkıntısını çekmektedir.
Savcı Yardımcısı Sahir, anne babasız büyümenin etkisi ile kardeşi Selçuk’u aşırı korumacı bir şekilde yetiştirmiştir. Hem annelik hem de babalık yapmaktadır. Hedefi kardeşinin bir an önce üniversiteyi bitirip kendi yaşamını kurmasını sağlamaktır. Bu amaçla hayatındaki her şeyi olduğu gibi kadınlarla ilişkilerini de ertelemiş, uzun soluklu bir aşk yaşamamış, evlenmemiştir. Sahir’in aşırı korumacılığı, baskıları Selçuk’un kişiliğinin gelişmesini engellemiş, genç bir adam olmasına rağmen en küçük şeylerde bile tek başına karar alamayan biri haline gelmesine neden olmuştur.
İlhan, Selçuk’la ağabeyi arasındaki ilişkinin yanlışlığının farkında olmasının yanında Selçuk’un Mahide’ye aşkına da karşıdır. Düşük karakterli bulduğu, erkeklerle nasıl ilişkiler kurduğunu bildiği teyzesi Mahide ile birlikte olmasının Selçuk’un mahvına neden olacağı kanısındadır. Kuşkusuz bu ilişkiye karşı olmasında Selçuk ile olan yakın dostluğunun olumsuz etkileneceği, bu dostluğun kendi hayal ettiği evreye ulaşamayacağı endişesi de etkendir.   
Selçuk’un Mahide’ye aşkı Sahir’in de dikkatinden kaçmamıştır. Kardeşinin ruhsal yapısını bozacağını, üniversite eğitimini engelleyeceğini düşündüğü bu ilişkinin başlamasını önlemek için hemen her erkeğe ilgi gösteren Mahide ile ilişki kurmayı, hatta onunla evlenmeyi bile düşünür.
Mahide ile tanışan Sahir genç kadının güzelliğinden hemen etkilenir ve kadına tutulur. Mahide’nin evine gider, kadınla sevişir ve bu sevişme sonrasında evlenme teklif eder. Mahide evlilik teklifini reddedince evi terk eder.
Sahir’i derin uykusundan İlhan’ın telefonu uyandırır. Mahide dün gece öldürülmüştür. Mahide’nin evine giden Sahir kendi görev alanında olmamasına rağmen yaptığı ilk incelemede Mahide’nin ölümcül bir yara almamasına rağmen öldüğü sonucuna varır. Cinayet zanlılarının arasında da ilk sırada kendisinin olduğuna karar verir. Çünkü dün gece Mahide’yi en son kendisi görmüştür. Diğer zanlılar kardeşi Selçuk, İlhan ve İlhan’ın ifadesine göre Sahir’in ayrılmasından sonra evden çıkan bir adamdır. Olağan şüpheli bu adam olacaktır çünkü Mahide’nin değerli mücevherlerinin tamamı çalınmıştır.
Çok geçmeden bir kapıcı Kapalıçarşı’da Mahide’ye ait bir ziynet eşyasını satarken yakalanır. Ama Sahir gerçek suçlunun bu zavallı adam olmadığı kanısındadır.
“Loş Ayna”nın yeni baskısının girişinde Betül Mutlu imzalı Erhan Bener ve romanı hakkında bilgilendirici bir sunuş yazısı var. Katilin kimliğini önemseyen polisiye meraklılarının bu yazıyı sona bırakmalarını öneririm. Zira roman çözümlenirken katilin kimliği de cinayeti neden, nasıl işlediği de açıklanıyor.
Betül Mutlu’nun yazısından romanda yer alan öğrenci örgütlenmelerinin ve eşcinsellikle ilgili bölümlerin ilk baskıdan çıkartıldığını, ancak 1989’daki ikinci baskıya eklenebildiğini öğreniyoruz. Yayımlandığı yıl 1960 Darbesi’nin yapıldığını gözönüne alırsak romanın üniversiteli kahramanları ile dönemin siyasi havasını da yansıttığını söyleyebiliriz.   
“Loş Ayna” (Mart 2016, Everest yay.) güçlü kurgusu ve “artan gerilimiyle” iyi ve “heyecanlı” bir suç romanı olarak okunabilir ama Behçet Necatigil’in “Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü”nde belirttiği gibi “başarısını daha çok, kişilerin iç dünyalarını ustalıkla çözümlemesinden alıyor.” Selim İleri de “Gizli Usta”da (Radikal Kitap, 24.05.2013) romanın önemine değinirken “Loş Ayna”nın giriş bölümünün Türk Romanının dönüm noktası olduğunu yazmış, “Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu”nda (Everest yay.) kahramanlarının ruh hallerini iç konuşmalarla veren girişten sonra polisiye havaya bürünen romanın çözümlemelerle psikolojik roman halini aldığını belirtmiş. “İrkiltici sayılmış ruh karmaşalarına cesurca yol alması”nın görülüp değerlendirilmemesinin nedeni olarak Erhan Bener’in “bağnazca gözden ırak tutul”masını düşünüyor ki katılmamak elde değil. “Gizli Usta” Erhan Bener’in eserlerini okumaya “Loş Ayna” ile başlamak da sanırım iyi bir fikir. 
30.06.2016       

Yorumlar