Thomas Bernhard’ın hemen tüm eserleri biyografik özellikler
taşır ama “Neden”, “Kiler”, “Nefes”, “Soğuk” ve “Çocuk” adlı kitaplardan oluşan
beşlemesi tamamen otobiyografiktir. Bu kitaplarda çocukluk ve ilk gençlik
yıllarını anlatır.
Thomas Bernhard 1931 doğumlu. Hollanda’nın Heerlen şehrinde dünyaya
gelmiş. Babası Alois Zuckerstätter’i hiç tanımamış. Bir marangoz olan babası
annesi Herta ile evlenmemiş. Sevgilisini terk edip Almanya’ya taşınmış. Herta
da gelecek tepkilerden çekinerek Hollanda’da bir manastırda Thomas’ı doğurmuş.
Thomas’a anneannesi ve dedesi bakmışlar. Bir yazar olan dedesi Johannes
Freumbichler Thomas’ı yetiştirmiş, eğitimi ile ilgilenmiş. Dede ile torun
arasında büyük bir sevgi bağı oluşmuş. Thomas’ın Dünya görüşünün, hayata
bakışının şekillenmesinde dedesinin etkisinde kaldığı, onun görüşlerini
benimsediği anlaşılıyor. Edebiyat ve müzikle ilgisi de dedesinin yönlendirmesi
ile gelişmiş.
Daha çok küçükken annesi Thomas’ın dayısının bir arkadaşı
ile evlenmiş. Thomas, Emil Fabjan’ı baba olarak hiçbir zaman benimsememiş.
Eserlerinde de ondan “annemin kocası”, “vasim” ya da “velim” olarak söz ediyor.
Sel Yayınları usta çevirmen Sezer Duru’nun çevirisi ile
beşlemeyi yeniden yayımlarken Thomas Bernhard’ın sıralamasına uyup “Neden”le
başladı. Ama Thomas Bernhard’ın beşlemesinin beşinci kitabı olmasına rağmen
kitapları kronolojik olarak sıraladığınızda “Çocuk” ilk kitap konumuna geliyor.
Çünkü bu kitapta Thomas Bernhard ilkokul yıllarını anlatıyor. Beşlemenin ilk
kitabı “Neden”de ise ortaokul ve lise çağlarını anlatır.
“Bisiklete ilk kez sekiz yaşındayken, Traunstein’da bulunan
Taubenmarkt’taki evimizin yakınında bindim” diye başlar “Çocuk”. Thomas, o
sırada Alman Ordusu’nda Polonya sınırında görev yapan üvey babasının
Steyr-Waffen marka bisikletine binmiş ve ilk kez bisiklete binmesine rağmen
büyük bir cesaretle 36 kilometre uzakta, Salzburg’da yaşayan ve adresini
bilmediği teyzesi Fanny’i ziyaret etmek üzere yola koyulmuştur. Ertesi gün
bisikleti parçalamış olarak eve dönüşü ile sonuçlanan bu olay bize Thomas’ın
çok yaramaz, uyumsuz, başınabuyruk bir çocuk olduğunu gösterir. Annesi
Herta’nın kendisini çok ağır bir biçimde cezalandıracağını, sıkı bir dayak
yiyeceğini bilmektedir. Bu dayaktan kendisini kurtaracak kişi de her zamanki
gibi dedesidir. Thomas’ın yaptığı tüm yaramazlıkların, okuldan kaçmalarının,
tembel bir öğrenci olmasının hep bir izahı vardır dedesine göre.
Dede Freumbichler okulun gereksizliğine inanmaktadır, ona
göre öğretmenler tam anlamıyla cahildir ve hiçbir şey öğretemezler, eğitim
sistemi de bir felakettir. Bu görüşlerini 4-5 yaşlarındaki torunu Thomas’a da
aşılamıştır. Thomas’ın sürekli okuldan kaçmasına da karşı değildir, hatta
destekler. Annesinin sertliği ve dedesi ve ninesinin şefkati arasında
savrularak büyüyen Thomas bir türlü okula uyum sağlayamaz. Başlarda iyi bir
öğrenciyken giderk sınıfın en tembeli haline gelir.
Thomas okulun en tembel ve yaramaz öğrencisi olarak hem
öğretmenleri, hem de arkadaşları tarafından dışlandığını hissetmeye başlar.
Evde de durum iyi değildir. Annesi her hatasında sürekli dövmekte, Thomas’a
dayaktan da ağır gelen ve ömrü boyunca unutmayacağı sözler etmektedir. Thomas
annesinin kendisini hem sevdiğini hem de çocuğuyla bırakıp giden sevgilisini
hatırlattığı için nefret ettiğini düşünür. Thomas da annesini çok sevmektedir.
Bu güzel kadın başarılı bir balerin olacakken bir dizi talihsizlik sonucunda
gayrımeşru bir çocukla beş parasız kalmış, hizmetçilik, temizlikçilik yaparak
evini geçindirmeye çalışmaktadır.
Üvey kardeşlerinin doğması da annesi ile ilişkisini değiştirmeyecek Thomas dedesine daha çok sığınacaktır. Thomas Bernhard ilkokul çağlarını anlattığı “Çocuk”ta esas olarak dedesinden, onunla ilişkisinden söz eder. Annesi, anneannesi, sıkı bir komünist olan dayısı, az sayıdaki arkadaşından da kitapta söz eder ama üvey babası ve üvey kardeşlerinden hiç bahsetmez.
Üvey kardeşlerinin doğması da annesi ile ilişkisini değiştirmeyecek Thomas dedesine daha çok sığınacaktır. Thomas Bernhard ilkokul çağlarını anlattığı “Çocuk”ta esas olarak dedesinden, onunla ilişkisinden söz eder. Annesi, anneannesi, sıkı bir komünist olan dayısı, az sayıdaki arkadaşından da kitapta söz eder ama üvey babası ve üvey kardeşlerinden hiç bahsetmez.
Thomas Bernhard ilkokuldayken II. Dünya Savaşı başlamıştır.
Ama dayısının ve üvey babasının askere gitmeleri dışında savaşı pek
hissetmezler. Esas yaşadıkları Nasyonal Sosyalizm’in dayattığı yaşama
biçimidir. İlkokulda kara üniformalar ve sürekli törenlerle bunu hisseden
Thomas ortaokul için Salzburg’a yollanıp bir yurtta kalmaya başlayınca Nasyonal
Sosyalizm’i yaşamının her anında hissedecektir. Çevresindeki intihar edenleri
görür, sık sık intiharı düşünür.
Bu arada savaş da sona ermek üzeredir. Hiç bombalanmayacağı
düşünülen Salzburg’un semalarında Amerikan uçakları görülmeye başlanır ve okulla
sığınaklar arasında koşuşturma ile geçen bir dönem yaşanır. Sürekli
bombardımanlar sonucunda Salzburg’da sağlam bina kalmaz. İkinci kitap “Neden”
bu yıllar anlatılır.
“Bir Kaçış” alt başlığını taşıyan “Kiler”de Thomas
lisededir. Nazizmin yerini Katolik eğitim sistemi almış ama hiç bir şey
değişmemiştir. Başarılı bir öğrenci olmasına rağmen bu eğitim sistemine
dayanamayacağını düşünen, diğerleri gibi intihar etmeye de cesaret edemeyen
Thomas ani bir kararla okulu terk eder ve mahallesindeki bir bakkalda çıraklık
yapmaya başlar.
Ailesine yük olmayacak, kazandığı para ile kendi kendini
yetiştirecektir. Ama çok ağır koşullarda çalıştığı bakkalda şiddetli bir soğuk
algınlığına kapılınca kendini hastanede bulur. “Nefes”te hastanelerde,
sanatoryumlarda geçen günlerini anlatır. Eğitim kurumunun yerini sağlık
kurumları almıştır. Ona göre sağlık kurumları da eğitim gibi çok kötü
durumdadır. Çok zor günler geçirir ve yanlış teşhis ve tedavilere rağmen
hayatta kalmayı ve iyi olmayı başarır.
Dördüncü
kitap “Soğuk” ta iyileştiğini düşünen Thomas verem olup tekrar kendini
sanatoryumda bulur. Savaş geride travmalar ve hastalıklar bırakarak bitmiştir.
Dedesinin hastanede öldüğü, annesinin kanser olduğu haberlerini alır. Hastaları
ölüme terk eden sağlık sistemini, doktorları çok ağır bir dille eleştirir. Annesinin hastalığından ve dedesinin ölümünden
doktorları sorumlu tutar. Hastaların hallerini acı bir dille anlatır. Ölmeden
sanatoryumdan çıkmak mümkün değildir. Thomas ölmeden çıkar.
Thomas
Bernhard’ın otobiyografik beşlemesi bir bütün olarak II. Dünya Savaşı sırasında
ve sonrasında çok yoksul bir ailenin, babasız bir çocuğun kötü bir eğitim
sistemine rağmen yetişmesini ve tüm olumsuz şartları aşıp hayatta kalma
çabasını anlatıyor. Küçük Thomas’ın yaşadıkları, dedesinden öğrendikleri hayata
bakışını, geleceğini ve eserlerini belirliyor.
“Neden”,
“Kiler”, “Nefes”, “Soğuk” ve “Çocuk”, bu beş kitap bütün olarak büyük bir eser
olmanın yanında çağdaş klasikler sayabileceğimiz Thomas Bernhard’ın eserlerini
anlamak için iyi bir kılavuz, iyi bir başlangıç... 11.08.16
Yorumlar