Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğü mücadelesi sonu
görünmeyen bir yolda el yordamıyla yürümeye çalışmaktır.
Aslı Erdoğan bu yolda yalnız yürüdüğünün bilincindeydi.
Özgür Gündem’deki yazıları yazmadan önce bile biliyordu bir
gün yolunun mahpusane yoluna düşebileceğini. Sohbetlerimizde hiç yerinmeden sözünü
etmiştir bu olasılığın.
Necmiye Alpay, 12 Eylül’ün Mamak Cehenneminde geçen
yıllarının sözünü bile etmezdi. Türkiye’de barışın sözcülüğünü yaptığınızda başınıza
neler gelebileceğinin onlarca yıl önce bilincine varmıştı. O nedenle ifade
vermeye giderken tutuklama kararı çıkarsa hiç şaşırmayacağını düşünmüştür.
Necmiye Alpay’ı yine şaşırtmadılar.
Geçen hafta, 30 Eylül Cuma günü, Dünya Çevirmenler Günü Toplantısı’na
giderken neler konuşurum diye düşünüyorum. Konumuz, “Düşünce ve İfade
Özgürlüğü”, OHAL’den sonra yaşananlar konuşulacak. “Ne yapmalıyız?” diye
sorulacak. Dilbilimciliğinin, eleştirmenliğinin yanında Türkçenin en iyi çevirmenlerinden
olan Necmiye Alpay’a, günümüz Dünya edebiyatının yaşayan önemli isimlerinden
Aslı Erdoğan’a ve daha onlarca düşünce ve ifade özgürlüğü mahkumuna şiir
çevirilerini yollayacak çevirmenler, dayanışma duygularını iletecek...
Aklıma “hapiste kaç gazeteci, yazar, çevirmen, yayıncı
vardır?” sorusu takılıyor. Sayının her gün arttığını, artık takip edilemez hale
geldiğini biliyorum. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş’e
danışıyorum. Yanıtı her zamanki gibi hızlıca geliyor. Dosyanın başlığı oldukça
anlamlı; “TGC Tutuklu Gazeteciler
Listesi - güncel değil”. TGC’nin
listesi 106 kişiden oluşuyor. Liste “güncel değil” çünkü her an yeni eklemeler
oluyor.
Ertesi sabah erkenden listeye yeni eklemeler yapmamız
gerektiği haberi geliyor. Türkçenin en güzel öykülerine imza atmış bir
öykücünün, Murat Özyaşar’ın yeni doğmuş evladının kokusu burnunda gözaltına
alındığı, Diyarbakır’a götürüldüğü haberini veriyor ortak bir arkadaşımız.
Diyarbakır’da başka tutuklamalar da olduğunu ekliyor. Ardından Diyarbakır’dan
Renas Jiyan’ın da tutuklandığı haberi geliyor. “Kürtçenin en iyi şairlerinden”
diye eklemiş bilgiyi veren arkadaşım.
Türkçenin en iyi öykücülerinden biri ile Kürtçenin en iyi
şairlerinden biri aynı kaderi paylaşıyor. Onların da suçu barış istemek mi,
bilemiyoruz. Beş gün avukatlarını bile göremeyecekler çünkü.
Pazartesi günü yayıncılar olarak Bakırköy Kadın Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu önünde sürdürülen 'Özgürlük Nöbeti'ne katıldık. Bizden başka ÖDP
Başkanı Alper Taş ve partili arkadaşları ve çeşitli insan hakları kuruluşlarının
temsilcileri vardı. Parmakla sayılamazdık ama yüzden fazla da değildik. Aslı
Erdoğan ve Necmiye Alpay’ın şahsında tüm barış tutukluları için konuşmalar
yaptık, şarkı söyledik. Sesimiz mahpusane duvarını aşıp onlara ulaşıyor mu,
sorusu vardı aklımızda. Çünkü üç gazete, beş – altı internet sitesi dışında
söylediklerimizle medyanın ilgilenmeyeceğini biliyorduk.
Düşünce ve ifade özgürlüğü mücadelesinde şairlerin,
yazarların, çevirmenlerin, gazetecilerin ve yayıncıların nasıl yalnız
bırakıldıklarını düşündüm Özgürlük Nöbeti’nde. Ülkemizde kitap basımının
başlangıcı aynı zamanda kitap yasaklarının da başlangıcıdır. İlk gazete
çıktığında gazeteciler, yazarlar hapis edilmeye başlamıştır. Belki de bu
nedenle şairlerin, yazarların, çevirmenlerin, yayıncıların tutuklanmasına
alışılmıştır, garipsenmez. Ama bu olağanlaşma sahiplenmeme, dayanışmama ve
nihayet unutmayı beraberinde getirir. Bu halimiz devam ettiği müddetçe de
özgürlük nöbetlerinde hep yalnız hissederiz kendimizi...
05.10.2016
Yorumlar