Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) “2023 Kitap Projesi”nin ilk
kitaplarını yayımladı. Cumhuriyet’in 100. kuruluş yılına dek 2023 kitap
yayımlanacakmış. Türk ve Dünya Edebiyatı’ndan klasik eserler, eğitim yayınları,
çocuk kitapları ve düşünce dizilerinden çıkan ilk 18 kitaptan bazıları şöyle;
Nihat Sami Banarlı’nın Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, Ziya Gökalp’in Altın
Işık, Eflatun Cem Güney’den Masallar, Goethe’den Hermann’la Dorothea,
Nizami’nin Leyla ile Mecnun, Lewis Carroll’un Alice Harikalar Ülkesi’nde,
Tagore’dan Bahçıvan ve Anton Çehov’dan Seçme Hikayeler (bkz. meb.gov.tr/m/haber/12466/tr).
Yayımlanacak kitaplardan bazıları MEB’in yayıncılığa
başladığı tarih olan 1856’dan bugüne yayımladığı kitapların tekrar ya da tıpkı
basımları, diğerleri de yeni kitaplar olacakmış. 5-6 yılda 2023 çeşit kitap
yayınlanacak olması MEB’in eğitim yayıncılığından sonra kültür yayıncılığı
alanında da Türkiye’nin en büyük yayıncısı olacağını düşündürüyor. Yani MEB
yayıncılara rakip oluyor. Hem de kuralları kendi koyan rekabet edilemez bir
rakip.
MEB yayıncılık geçmişini Osmanlı’ya, Maarif-i Umumiye
Nezareti’ne dayandırmış. Cumhuriyet’in ilk döneminde İsmet İnönü’nün
başbakanlığı, Hasan Âli Yücel’in bakanlığı sırasında önmeli bir atılım yapıldığını
biliyoruz. 1930’larda devletin yayıncılık yapması zorunluluktu. Bir kaç
yayınevi vardı. Halkın ve özellikle öğrencilerin kitap ihtiyacının karşılanması
mümkün görünmüyordu.
Devlet özel sektörü teşvik edip girdiği tüm sanayi
alanlarından çekilirken MEB yayıncılığı sevdi ve o günden bugüne yayıncılığı
sürdürdü. Günümüzde de Türkiye’nin en büyük yayıncısı MEB’dir. 2015’de 1700
yayınevi 620.751.618 adet kitap üretti. Kişi başına 8 kitap düştü. Uluslararası
Yayıncılar Birliği’nin 2015 verilerine göre Türkiye dünyanın en büyük 11.
yayıncılık sektörü ve üretilen yeni kitap çeşidinde de 11. sırada yer alıyor.
Kitap üretiminin yarısını eğitim yayınları oluşturuyor ve bunları devlet yani
MEB üretiyor ya da ürettiriyor. Biz “devlet eğitim yayıncılığı alanını özel
yayıncılara bıraksa, sadece denetlemekle yetinse hem ders kitaplarının kalitesi
artacak, hem de yayıncılık sektörü daha da güçlenecek” derken MEB kültür
yayıncılığına da giriyor.
Üstelik MEB kültür yayıncılığını hiç yayımlanmamış ya da
yayımlanamayacak eserleri yayımlayarak değil kitapçılarda zaten bulunan
eserleri yayımlayarak yapıyor. İlk kitaplarından Ziya Gökalp’ın Altın Işık’ı 35
yayınevinde, Eflatun Cem Güney’de Masallar’ı 3 yayınevinde, Nizami’nin Leyla ile
Mecnun’u 24 yayınevinde, Lewis Carroll’un Alice Harikalar Ülkesi’nde 71
yayınevinde, Tagore’un Bahçıvan’ı 2 yayınevinde, Anton Çehov’dan Seçme
Hikayeler’i 38 yayınevinde satışta (bkz. kitapyurdu.com). Ders kitabı varken
başka kitap okutamayan öğretmenler MEB’in kültür yayınları varken başka
yayınevlerinin kitaplarını okutabilir mi? Bu soruya olumlu cevap vermek mümkün
değil.
Yayınlanacak kitapların bazılarının tekrar ya da tıpkı
basımlar olacağı söyleniyor. MEB kataloğunda “çevirmen” yerine “mütercim”i tercih
etmiş. Mütercim sözcüğünün eskimesi gibi tercümeler de eskir. 1940’larda
yapılmış çevirileri tekrar basmak nostaljik bir girişim olarak hoştur ama o
kitaplar artık okunaklılığını yitirmiştir. Üstelik bu çevirilerin dönemin
koşulları nedeniyle hızla çevrildikleri, metinlerde atlamalar olduğu, çoğunun
çevirilerinin orijinal dilinden değil de Fransızca’dan yapıldığı biliniyor. Yazarının
ya da çevirmeninin ölümünden 70 yıl geçmemiş eserlerde MEB’in elindeki eski
sözleşmelere dayanarak mı davrandığı yoksa yeni sözleşmeler mi yaptığı,
yazarın, çevirmenin haklarını piyasa koşullarına göre ödeyip ödemeyeceği de
merak ediliyor.
Eğitim yayıncılığı nedeniyle zaten en büyük yayıncı olan
devletin, yani MEB’in bir de kültür yayıncılığına girmesinin doğru bir karar olmadığını
son 10-15 yıldır sürekli büyüyen yayıncılığımız gelişmini engelleyeceğini
düşünüyorum.14.12.16
Yorumlar