İstanbul’un en önemli özelliklerinden biri liman kenti
olmasıdır. Karaköy limanına gemilerle gelen yolcular Tophane’den başlayarak
Pera’ya yönelerek şehre yeni boyutlar katarmış. Çok uluslu, çok renkli bir kent
olmanın en önemli unsurlarından biri limanlar.
Doğuş Grubu ve Bilgili Holding’in gerçekleştirdikleri
Galataport projesi ile birlikte tarihi Karaköy Limanı tarihe karışıyor.
Projenin 4,5 milyar liralık 2018'in son çeyreğinde tamamlanmasını hedefleniyor.
Fındıklı’dan Karaköy’e kadar uzanan sahil tamamen inşaata açılıyor. Varolan
binaların neredeyse tamamı yıkılıyor. Liman korunacak dense de yerine başta
oteller, restoranlar ve ofis binaları olmak üzere bir çok ticari bina inşa
edilecek. İstanbul’un kalbinde yeni bir rant alanı yaratılmış oluyor.
Galaport’la ilgili tartışlamalar 5-6 yıldır sürse de
projenin neleri içerdiği, neyin korunup neyin yok edileceği anlaşılabilmiş
değil. İstanbul’un görünümünü değiştirecek bir projede neler yapılacağını
İstanbullular olarak bilmiyoruz. 2018’in sonunda Kadir Topbaş’ın Kanatlı
Martı’sı ile birlikte Kabataş’tan Karaköy’e tüm sahilin görünümünün tamamen
değişeceği anlaşılıyor.
İnşaat ve yıkımlar bir yılı aşkın süredir devam ediyor.
Tophane’deki nargileciler, bölgedeki antrepolar yıkıldı, yıkılıyor. Kimbilir ne
tarihi yapılar tarihe karışıyor, yok oluyor. Farkındalık için can alıcı
yıkımlar olması gerekiyor.
“Binaların cephelerinde şehir siluetini bozacak yapısal
değişiklik olmayacak” deniyor. Yani sadece dış cepheleri koruyarak binaları
yıkacağız, diyorlar. Buna acı bir örnek olarak geçen hafta yıkılan Karaköy
Yolcu Salonu’nu gösterebiliriz. Mimar Rebii Gorbon’un eseri olan bina
İstanbul’un görünümünde simgelerden biriydi. Yapı, İstanbul’un ve Türkiye’nin
ilk ve modern deniz yolcusu uğurlama ve karşılama salonu olma özelliğini taşıyordu.
Korunması gerekirdi (bkz. “Galataport’a ilk tarihi ‘kurban’”, diken.com.tr).
Konsosiyum, yıktık ama tamamen aynısını yapacağız, diyor. Bu var olanı yok edip
daha geniş inşaat alanı için imitasyonunu yapmak. Koruma Kurulu neden bu binayı
korumadı diye sormuyorum.
Yıkılacak binalardan biri de İstanbul Modern’in kullandığı
antrepo. Galaport projesinin bilinmezliği içinde bu binanın korunacağını
sanıyorduk ama geçen yıl yıkılacağı ve başka bir yerde yeni bir müze binası
yapılacağı açıklandı. Bu da antrepoların bulunduğu bölümde silüetin tamamen
değişeceğini kanıtlıyor. İstanbul Modern’in mimari projesi için müze
tasarımında dünyanın en deneyimli mimarlarıyla görüşmelerin sürdüğü de
belirtiliyor (bkz. istanbulmodern.org). Bu ünlü mimar “silüet bozulmasın mı”
diyecek yoksa Topbaş’ın martısına bakarak “İstanbul’un en görünür yerine modern
bir bina ile imzamı atayım” mı diyecek, göreceğiz.
İstanbul Modern, yeni binasının inşası sürerken Karaköy
Limanı’nın tarihi binalarından Paket Postanesi’nde faaliyet gösterecek. İstanbul
Modern binasına anlamlı bir sergi ile veda ediyor. “Liman” sergisinde “19.
yüzyıldan günümüze Türkiye sanatında deniz kenarında ve liman çevrelerinde
gelişen kültürel ve toplumsal hayatı mercek altına al”mak hedeflenmiş. Çelenk
Bafra ve Levent Çalıkoğlu küratörlüğünü yaptığı sergide Fausto Zonaro’dan
başlayıp Cevat Dereli, Abidin Dino, Burhan
Doğançay, Feyhaman Duran, Ara Güler, Nedim Günsür, Nuri
İyem’den genç kuşak sanatçılara varan etkileyici bir seçki yapılmış.
4 Haziran’a kadar sürecek sergi için Theodosius (Yenikapı)
Limanı’na dair arkeolojik çalışmalardan günümüze İstanbul kentinin tarihini
limanlar üzerinden özetleyen zaman çizelgesi de hazırlanmış. Bu zaman
çizelgesine dikkatli bakmakta fayda var. Galataport ile İstanbul’un görünümünün
değişmez ve geri dönülmez bir şekilde nasıl değiştiği daha iyi anlaşılacaktır. 22.02.2017
Yorumlar