Metin Üstündağ’ın “Ağlak Muğlak” adlı ilk kişisel resim
sergisi Amerikan Hastanesi Operation Room Sanat Galerisi’nde sürüyor. Sergiyi 15
Nisan Dünya Sanat Günü’nde ziyaret ettik.
2011 yılında International Associations of Art (IAA) Meksika'da
yapılan genel kuruluna Türkiye’yi temsilen katılan UPSD Başkanı Bedri Baykam Leonardo
da Vinci'nin doğum günü olan 15 Nisan'ın Dünya Sanat Günü olarak kutlanmasını
önermiş. Bu öneri çoğunlukla kabul görmüş. 2012 yılından itibaren de kutlanmaya
başlanmış. Sosyal medyada duyurulmasına rağmen bu yıl etkin olarak kutlandığına
dair bir işaret görünmüyor. UPSD’nin ödül töreni gecesi dışında Türkiye’den İzmit’te
Dünya Sanat Günü’nün referandum nedeniyle bu yıl 20 Nisan’sa kutlanacağı haberi
var (bkz. milliyet.com.tr), Bodrum, İzmir gibi yerlerden de birkaç haberlere
rastlıyoruz. Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı düzeyinde bir resepsiyon ve iki gün
erken bir kutlama yapıldı (bkz. yeniduzen.com). ABD’de, Gana’da da kutlandığına
dair haberler var. Oysa ilginin azaldığından yakınan sanat galerilerimiz bugünü
vesile edip dikkatleri üzerlerine çekebilirler.
Operation Room Sanat Galerisi’nde de Dünya Sanat Günü’ne
dair bir vurgulama yok. Öğle saatlerinde yegane ziyaretçiler olarak sergiyi
geziyoruz.
Metin Üstündağ (Met Üst) mizahçı ve karikatürist olarak
tanınır. 40 yıla varan bir emeği vardır. Çarşaf Dergisi’nden başlayarak
günümüze kadar Gırgır, Limon, Nankör, Deli, Leman, Penguen gibi dergilerde
kendine has çizgileri ve yazıları ile yer aldı. Langadank adını verdiği kısa
yazı – aforizmaları ile döneme damgasını vurdu. Pazar Sevişgenleri de
karikatürde benzer bir etki yaptı.
Öküz Dergisi ile 90’lı yılların sonunda kültür ve sanat
dergiciliğinde çığır açtı. 2013’de yayımlamaya başladığı Ot Dergisi’nin
yarattığı etki ve dergi furyası halen yaşanmaya devam ediyor. Met Üst az
bulunur entelektüel mizahçı ve karikatüristlerdendir. Onun resimle ilgisinden ilk
kez 2005’de Hakan Gürsoytrak ve Extra Mücadele’yle birlikte Karşı Sanat
Çalışmaları’nda açtıkları “Üçümüzden Geldi” ile haberdar olmuştuk.
Met Üst naif bir ressam değil. Onlarca yıl karikatür
çizdikten sonra resime heveslenmiş de değil. Güzel, doyurucu ve kalın sergi
kataloğunun sonundaki hiç de kısa olmayan biyografisinde bahsetmediği için
böyle bir izlenim yaratsa da eskiden biyografilerinde yer aldığı gibi “akademi üçten terk”dir. Yani Güzel Sanatlar Akademisi’nin eğitiminden
geçmiştir, okulludur. Bu eğitimin olumlu emarelerini de karikatürlerinde görmek
mümkündür.
Met Üst’ün “Ağlak Muğlak” adlı ilk kişisel sergisi son 10
yılda kağıt, tuval bezi, naylon poşet, gazete kağıdı gibi fonlar üzerine
karışık teknik boyalarla çay, kül, ayran gibi organik malzemeler kullanılarak
ürettiği yaklaşık 300 parçalık bir seri işten oluşuyor. Üç gözlü, ağlayan bir
figürü tekli, çiftli, çoklu farklı komposizyonlarda üretmiş. Kullandığı fonlar
da resimlere yeni anlamlar katıyor, güncel bağlar kurmamızı sağlıyor.
Bazılarını kendi adıyla çıkarttığı Met Üst Dergisi’nden
anımsıyoruz ama birarada görmek kuşkusuz farklı bir etki yapıyor. Tabii üç yüze
yakın işle karşışınca görsel bir bombardımanın ağırlığı altında kaldığınızı da
hissediyorsunuz. Daha az işi paspartulu, çerçevelenmiş görsem etkisi daha mı
iyi olurdu, diye düşünmeden edemiyorum. Küratör Ilgın Deniz Akseoğlu’nun Met
Üst’le yaptığı ve katalogda yer alan uzun söyleşide neden 300 işle sergi
yapıldığının ipuçlaarı var.
Met Üst’ün “Ağlak Muğlak” sergisi 13 Mayıs’a kadar sürecek. Görmenizi
tavsiye ediyorum. 19.04.17
Yorumlar