Dünya şiirinin büyük ustalarından Boris Pasternak, ömrünün
sonbaharında yazdığı ve başyapıtı sayılan romanı Doktor Jivago’yu yayınlatmak
isteyince bir anda CIA ve KGB’nin
başrollerinde olduğu bir mücadelenin en önemli kozu haline geliyor. Doktor
Jivago’nun yabancı dillerde yayımlanması Nobel Edebiyat Ödülü’nün yolunu
açarken Pasternak’ın başı ülkesinde büyük belalara giriyor.
Babası Leonid Pasternak, tanınmış bir ressam, annesi Rosa
Kaufman bir konser piyanisti. 1890 Moskova doğumlu. Rusya’nın entelektüel
çevrelerinin en tanınmış ailelerinden birinin oğlu olarak büyümüş. Rachmaninoff,
Scriabin, Rilke, Tolstoy gibi önemli isimler evlerinde konuk oluyor. Evde
anne-babası ve özel öğretmenlerden ders alarak yetişmiş. Moskova
Konservatuarı’na girip altı yıl müzik eğitimi almış. O yıllarda bestelediği
eserlerden üç piyano parçası günümüze ulaşmış. Müzik eğitimini bırakıp önce
hukuk, sonra felsefe öğrenimi görmüş.
İlk şiir kitabı 1914’de yayımlanmış. Devrimden sonra
ailesinin ülkeyi terk etmesine rağmen Rusya’da kalmış ve eser vermeye devam
etmiş. Lirik şiirleri ile ustalığının doruğuna ulaşmış. “Rusya’nın yaşayan en büyük şairi” olarak
anılmaya başlamış.
Tüm yazar ve
şairlerin partinin ilkeleri uyarınca yazması istendiği için 1936’dan itibaren
şiir yayımlamakta zorlanmaya başlamış, hatta hiç yayımlayamaz olmuş. Çareyi
çevirmenlik yapmakta bulmuş. Birçok İngiliz, Fransız, Alman, Polonyalı
ve Gürcü şairin şiirlerini, romanları ve tiyatro eserlerini Rusça’ya çevirmiş. Shakespeare’in
en başarılı çevirmeni olarak ünlenmiş (bkz. wikipedia).
II. Dünya Savaşı sonrasında birçok yazar ve sanatçı dostu
tutuklanıp ölüme ya da Sibirya’ya sürgüne gönderilirken ünlü bir şair ve
çevirmen olarak faliyetlerine devam etmekle kalmamış, dostlarını hapisten ve
ölümden kurtarmak için çaba da göstermiş. Çevresindeki çember gitgide daralsa
da, en yakın dostları tutuklanıp kaybolsa da, hatta sevgilisi Olga Ivinskaya da
tutuklansa bile Stalin’in gizli hayranlığı sayesinde canını kurtarabildiği
düşünülüyor.
Boris Pasternak’ın kaderini ilk ve tek romanı Doktor
Jivago’yu yazması değiştiriyor.
1917 Ekim Devrimi ve sonrasındaki İç Savaş (1917-1922)
sırasında geçen roman, adını kahramanı şair doktor Yuri Jivago'dan almış. İki
kadın arasında kalmış Jivago’nun savaş sırasında yaşadıklarını destansı bir
dille anlatıyor.
Milli Kütüphane verilerine göre Doktor Jivago’nun Türkçedeki
ilk baskısı Dünya’da ilk yayımlanışından sadece iki yıl sonra, 1959’da
(Karaveli yay.) çıkmasına rağmen tam çevirisini (çev. Hülya Arslan, Yapı Kredi
yay.) okumak için 2014’de dek beklememiz gerekmesi de ayrı bir öykü. Bu
çeviriyi Milli Kütüphane’nin hâlâ kataloglamadığını da belirtelim.
Peter Finn ve Petra Couvée’nin yazdıkları Jivago Vakası
(Şubat 2017, çev. Yeşim Seber, Yapı Kredi yay.) “Kremlin, CIA ve Yasak Bir Kitabın Etrafında Dönen Savaş” alt
başlığını taşıyor. Büyük şairin tek romanını yayımlatma kararlılığının soğuk
savaşın en önemli malzemelerinden biri haline gelmesini ve Dünyanın iki büyük
istihbarat örgütü CIA ve KGB’nin
Doktor Jivago ve yazarı Pasternak üzerinden nasıl bir mücadeleye girdiklerini
ayrıntılı bir şekilde anlatıyor.
Pasternak’ın Doktor Jivago’yu yazması 10 yıl sürmüş. Araya
çeviriler, şiirler girmiş. Bu yazma sürecinde Pasternak bazı bölümleri
dostlarına okuyor. Romanın ünü ile birlikte rejim karşıtı olduğu dedikodusu da
yayılıyor. Zaten Pasternak da romanının SSCB’de yayımlanamayacağını düşünüyor.
Stalin’in ölümü, Kruşçev’in göreve gelmesi ile buzlar
çözülmeye, rejim yumuşamaya başlıyor. Tutuklanıp hayatta kalmayı başaran
yazarlar, sanatçılar dönmeye, itibarlarını yeniden kazanmaya başlıyor.
Pasternak bu yumuşamanın romanını yayımlatması için bir fırsat yaratacağını
düşünüyor. Ama devletin üst yönetimi değişse de bürokrasi görevde. Stalin’in
ölümü ile gizli koruması da kalktığı için Pasternak açık hedef haline geliyor. Romandan
parçalar yayımlatma teşebbüsleri bile başarısızlıkla sonuçlanıyor. Pasternak
bir kez daha romanını yayımlatamayacağını anlıyor.
O günlerde İtalyan Komünist Partisi’nin bursuyla Moskova’ya
gelmiş bir genç komünist ziyaretine geliyor ve romanın bir kopyasını yurtdışına
çıkartmayı teklif ediyor. Pasternak, romanının kendi dilinde, Rusça’da
yayımlanmadan önce yabancı dillerde yayımlanmasının başına büyük dertler
açacağını, hatta yazarlık mesleğinin sona ereceğini bilmesine rağmen bir
kopyayı bu yeni tanıdığı gence veriyor. Roman İtalya’ya komünist bir patron olan
Feltrinelli’ye ulaşıyor. Feltrinelli de hiçbir baskıya aldırmadan bu romanı kendi
yayıneviden basmaya ve diğer dillerde yayınlatmak için uğraşmaya karar veriyor.
CIA, kültürü
soğuk savaşın en önemli kozlarından biri olarak gördüğü için Doktor Jivago’nun
Rusça baskısını yaptırıp bunu yasadışı yollardan SSCB’ye sokmaya karar veriyor.
Kremlin ve KGB de bütün gücüyle bunu engellemeye çalışıyor. Gizli servislerin
mücadelesi, geliştirilen taktikler, CIA’nin
sanatı, edebiyatı nasıl kendi amaçları için kullandığının öyküsü okunmaya
değer. Gizli servislerin mücadelesi sürerken Boris Pasternak Nobel Edebiyat
Ödülü’nü kazanıyor. Kremlin’e göre bu ödül Doktor Jivago rejim karşıtı olduğu
ve SSCB’ye karşı propaganda malzemesi olarak kullanıldığı için verilmiştir. Nobel
Ödülleri de, jürisi de lanetleniyor. Bu arada aynı yıl Sovyet bilim adamlarına
verilen Nobel ödülleri ise sevinçle karşılanıyor.
Pasternak’a ödülü kabul etmemesi için büyük baskı yapılıyor.
Pasternak önce ödülü kabul ettiğini bildiriyor. Ama birkaç gün sonra sonra işin
sonunun yazarlıktan men edilmek, hapis, sürgün gibi sonuçları olacağı ve bunların
sırf kendisini değil ailesini ve sevgilisini de etkileyebileceğini fark edip
ödülü reddettiğini açıklıyor. Ama rejimin hışmından kurtulamıyor. Bütün
dostları kendisi ile ilişkilerini kesiyor, hatta çoğu aleyhinde beyanlarda bulunarak
kendilerini kurtarmaya çalışıyor. Sovyet Yazarlar Birliği Pasternak’ın
birlikten atılmasına, yani artık hiç kitap yayınlayamaz duruma gelmesine karar
vermekle kalmıyor politbürodan vatandaşlıktan atılıp, yurtdışına sürülmesini de
talep ediyor. Pasternak başına ne gelirse gelsin ülkesinden ayrılmayacağını
açıklıyor. Ama yapayalnız olduğunu da biliyor.
Böylece Kremlin CIA’ya
büyük bir koz vermiş oluyor. Bütün Dünya ayağa kalkıyor. Camus, Hemingway, T.S.
Elliot gibi Dünyanın en büyük yazarları Pasternak’ı destekleyici bildiriler
yayımlıyor. Hindistan Başbakanı Nehru gibi politikacılar Kruşçev’e mesajlar
yolluyor. Kerhen de olsa Pasternak affediliyor. Ama affedilmiş olması işlerin
düzelmesini sağlamıyor. Pasternak eserleri bir yana çevirilerini bile
yayımlatamıyor. Ailesi ile birlikte açlığa mahkûm ediliyor.
Jivago Vakası çok boyutlu bir kitap. Alt başlığına uygun
olarak Kremlin, CIA ve yasak bir kitabın
etrafında dönen savaşı anlatırken yayınlama özgürlüğünün ne kadar önemli
olduğunu da vurguluyor. Bir yandan da Pasternak’ın eserini yayınlatmak için
verdiği mücadeleyi sürdürürken yaşadıklarını okurken bu büyük şairin yaşam
öyküsünü de en ince ayrıntılarına kadar öğrenmiş oluyoruz. Jivago Vakası bir
anlamda casus romanı tadında ve hızında bir otobiyografi halini alıyor.14.04.2017
Yorumlar