“En Büyük, En Önemli, En Bilgili Yazar Benim!”



Emin Karaca yeni araştırmasında Türk Edebiyatı’ndaki polemiklerin izini sürmüş. Tam adıyla “Türk Edebiyatında Kavga”da basın yoluyla edebiyatçılarımızın yaptığı tartışma, münakaşa ve kavgaların tarihini yazıyor. Bu edebiyat kavgalarının ayrıntılarına inip neden kaynaklandıklarını, polemik sırasında kavganın taraflarının neler yazdıklarını ve sonunda neler olduğunu belgeleriyle anlatıyor. Bu polemiklere kaynaklık eden yazıları bazen tamamen, bazen de kısmen alıntılayarak anlatımını zenginleştiriyor. Olayların tüm boyutlarıyla anlaışlmasını sağlıyor.
Emin Karaca edebiyat polemiklerini üç ayrı kategoride sınıflandırmış. Konuyla sınırlı kalan ve tarafların birbirlerine nezaketle davrandıkları polemikleri “tartışma” olarak adlandırıyor. Konunun sınırını aşıp kişiselliğe dökülen polemiklere “münakaşa” diyor. Tarafların birbirlerine hakaret edecekleri dereceye varan ve sonunda ya mahkemede ya da fiziki şiddet uygulanmasına varanlara da “kavga” diyor.
Tartışmacılarının mahkemelik olduğu bir çok edebiyat polemiği olduğu gibi Melih Cevdet’in Nurullah Ataç’ı önce tekmelediği, daha sonra bir güzel dövdüğü polemikler de var. Melih Cevdet’in kavgacı yönünün sonraki yıllarda da sürdüğünü ve 70’li yıllarda da Çetin Altan’la Paris’te bir evde birbirlerinin boğazına sarıldığını belirtiyor.
İlk ciltte 1860’lardan yani ilk gazete yayımının başlamasından 1950’lere kadar geçen dönemdeki edebiyat kavgalarının izini sürmüş. İkinci ciltte de 1950 – 2000 yılları arasındaki polemikleri anlatacakmış. Melih Cevdet’le Çetin Altan’ın boğazlaşmasına neden olan kavganın edebi niteliğini de o ciltte öğreneceğiz. Ama ben bu dövüşün edebi niteliğinin tartışmalı olduğunu söyleyeyim.
Bastonla şairin ya da eleştirmenin üzerine yürümek denilince bizim kuşağın aklına rahmetli Arif Damar geliyor ama edebiyat tarihinde bunun rastlanan bir davranış olduğunu görüyoruz. Yani Arif Damar bizim adlandıramadığımız halleriyle aslında geleneğe uygun davranıyormuş. Emin Karaca Muhsin Ertuğrul’un Halit Fahri’yi dövmesini, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın İsmail Habib’e sille tokat girişmesini de anlatıyor. Neyse ki sonu dövüşe varan çok fazla polemik yok.    
Emin Karaca’nın tespitine göre ilk polemik Tazminat döneminde pek çok ilke imza atan Şinasi ile Said Bey arasında olmuş. Arapça’dan gelen deyimlerin dilimizde orijinaline sadık kalarak mı yoksa dil uyumuna dikkat ederek değiştirilerek mi kullanılması gerektiğini tartışmışlar. Emin Karaca bu tartışmanın gayet efendice ve medeni gelişen, örnek bir polemik olduğunu belirtiyor. Ama çoğu polemik efendice başlasa da sonunda kişiselliğe dökülmüş, kavga dövüşe varmış. Bunda da yazarların egoları, “En Büyük, En Önemli, En Bilgili Yazar Benim!” anlayışları etkili olmuş. 
Edebiyat tarihinden bildiğimiz Namık Kemal’le Ziya Paşa’nın “Harâbât”, Recaizade Ekrem’le Muallim Naci’nin “Zemzeme-Demdeme”, Ahmed Midhat Efendi’nin “Dekadanlık”, “Abes - Muktebes” çatışması, Tevfik Fikret’le Mehmet Akif’in “İlericilik- Gericilik” kavgalarını, Hüseyin Rahmi’nin “Cadı” romanının tartışılmasını,  Nâzım Hikmet’in Resimli Ay’da başlattığı “Putları Yıkıyoruz”, “Garip” akımının tartışılması gibi polemikler ayrıntısı ile anlatılıyor. İlk defa okuyacağınız bir çok polemik de var kitapta. Muallim Naci, Necip Fazıl, Peyami Safa, Ahmet Haşim, Halit Ziya, Hüseyin Cahit, Yakup Kadri, Nâzım Hikmet, Nurullah Ataç ünlü polemikçilerden.
Emin Karaca “Türk Edebiyatında Kavga”da (Nisan 2017, Kibele yay.) edebiyat tarihimize farklı bir pencereden bakıyor, okura merakla okuyacağı bir kitap, araştırmacılar içinse yararlı bir kaynak sunmuş oluyor.   25.05.2017

Yorumlar