“Nehrin aynasından birbirlerine bakacaklar”



Bütün yaşamı alkolik babası ile bir yerden diğerine giderek geçmiş. Karavanlarını hiçbir yere uzun süre park etmemişler. Şeker kamışı yetiştirilen, nem, aşırı sıcak ve aralıksız yağmurların birbirine karıştığı bu küçük kasabada, Leonora’da da pek fazla kalmayacaklarını düşünüyor Rose. Ama düşündüğü gibi olmuyor. Birçok şeyin daha önce düşündüğü ya da alıştığı gibi olmadığı gibi...
15 bitmiş 16 yaşında olmak üzere. Hayatında ilk kez arkadaş ediniyor, sosyalleşiyor ve düzenli olarak okula gidiyor. Alışkın olmadığı bu şeyleri nasıl yaptığına, neden isyan etmediğine kendi bile şaşıyor.
Kendisini en çok şaşırtan da gitmek zorunda olduğu lisede ilk tanıştığı kızlardan biri olan Pearl Kelly ile dost olması. Normalde böylesine şirinlik timsali, popüler bir kıza, bu hiç hoşlanmadığı türden kıza selam bile vermeyeceğini düşünüyor. Oysa şimdi neredeyse her anları birlikte geçiyor.
Sonra oğlanlar var. Ona kur yapan, ilk flörtlerini gerçekleştirip, öpücük almak isteyen okul arkadaşları. Bunlara da pek güçlü karşı çıkamaması şaşırtıyor Rose’u.
Pearl Kelly, annesi ile birlikte yaşıyor. Bir Rus olduğunu bildiği, annesinin sadece bir kez gördüğü için sadece “Ayı Orlov” adını anımsadığı babasını bulmaya uğraşıyor. Rusya’ya mektuplar yağdırıyor. Rusça öğrenip Rusya’ya gitme hayalleri kuruyor.
Pearl Kelly’nin kendinden yaşça büyük, babası yaşında diyebileceğimiz erkeklere ilgisi var. Onların ilgisini çekecek hareketler yapıyor, yakınlaşmaya çalışıyor. Onunla en çok ilgilenen de kasabanın tek gazete bayisi, postanesi ve de ödünç kitap veren kitapçısının oğlu, 32 yaşlarındaki Paul Rendell. Pearl, Paul’den aşk romansları ödünç alıyor.    
Bu küçük kasabada sahilde bir kampa çekiyorlar karavanlarını. Kampın sahibesi onları ilk görüşte sevmiş gibi... Özellikle babaya özel bir ilgisi var. Hiç ödeme yapamasalar da birtakım tamiratlar karşılığı kalmalarına izin verecek gibi.
Rose iki aydan fazla süre vermese de babası kalıcılaşmak yolunda adımlar atıyor. Kampın sahibesi ile dostluk kuruyor, muz toplama işinde çalışmaya başlıyor. Ve hiçbir şeyden şikayet etmiyor.
Pearl Kelly, onu yıllık Hasat Geçidi için bir kıyafet diktirmeye bile ikna ediyor. Bu elbiseyi para almadan dikecek tek bir kişi var; bir cadı. Kasabalıların garip davranışları ve çöpte bulduğu her şeyi biriktirmesi nedeniyle uzak durdukları bir yaşlı terzi, Edie Baker. Edie Baker, kasabanın bittiği yerde, hemen ormanın kıyısında, içi eski eşya ile tıka basa dolu yıkık dökük bir evde yaşıyor.   
Gece Mavisi Elbise (Nisan 2017, çev. Mine Kazmaoğlu, On8 yay.) Amerika’nın ünlü Güney romanlarını anımsatan bir ortamda ve onların havasında gelişiyor. Mekanlar, ilişkiler, davranışlarla Tenessee Williams’ı, Carson McCullers’ı çağrıştırıyor. Oysa roman Avustralya’da geçiyor. Sayfalar ilerleyip “yağmur mevsimi” gelince, kasabanın yakınlarındaki tropik orman da işin içine girince taşlar yerine oturmaya başlıyor.  
Gece Mavisi Elbise Avustralyalı yazar Karen Foxlee’nin ikinci romanı. “Gençlik romanı” kategorisinde bir çok ödül kazanmış, diğer dillere çevrilmiş, yazarının Dünya çapında tanınmasını sağlamış.
Gece Mavisi Elbise’ye başkahramanları Rose ve Pearl ilk gençlik çağında olduğu için mi “Gençlik romanı” denmiş acaba? Bence çocuklar dışında her yaşa hitap edebilecek nitelikte bir roman. Gençler Rose ve Pearl’le özdeşlik kurup belki başka açılar yakalayacaklardır ama yetişkin sayılanlar da kendilerini çekecek birçok nitelik bulacak romanda.
Karen Foxlee, ikili akan bir yapı kurmuş. Romanın sonunu başından söylüyor. Gece mavisi elbiseli bir kız, Hasat Geçidi’nden sonra kaybolacaktır. Kasabalıların çoğuna göre kız bir cinayete kurban gitmiştir. Olayı soruşturan detektif Glass’a göre ise sadece bir kaybolma, hatta evden kaçma olayı bile olabilir. Ne de olsa o yaşlardaki kızlar kolayca evlerinden kaçarlar.
Kısa parçalarda bu kaybolma olayının soruşturmasını okurken, ana metinde olayların o geceye doğru nasıl geliştiğini öğreniriz. Rose ve Pearl’ün dostlukları, ilk gönül ilişkileri, diğer insanlarla kurdukları ilişkiler, okul yaşamları anlatılır. Roman bu bölümlerde ilk gençlik çağının sorunlarına odaklanıyor gibi görünse de annesiz büyümüş Rose ve babasını arayan Pearl’ün kişiliklerinde ve yaşadıklarında aile içi ilişkileri de irdeler. Annesizlik ve babasızlık abartmadan ama incelikle anlatılır. Ama Rose’un yaşamında anahtar rolü yaşlı terzi Edie Baker oynar. Edie Baker dikiş dikmeyi öğretirken adeta bir anneanne gibi dostluk kurar genç kızla. Kendi anne babası ile ilişkilerini, terzi olmasının öyküsünü, kendine has yaşam biçimini seçmesinini nedenlerini ilginç öykülerle anlatır, kasabanını tarihinde gizlenmiş gizli sırları paylaşır Rose’la ve onu ormana yönlendirir.
Edie’nin anlattıkları ile birlikte roman büyülü gerçekçi bir havaya girer. Karen Foxlee’nin şiirsel anlatımı ile romanın polisiye yönelimi bir yandan öyküyle, kahramanlarıyla özdeşleşirken diğer yandan dışarıdan bakmanızı sağlıyor. Sonuçta her iki anlatım da aynı noktada buluşur. Romanın sürprizli sonu ise kuşkusuz baştan beri olağan şüpheliler arasından katil ya da suçlu kim diye soran okuru şaşırtma amaçlıdır. 04.05.2017

Yorumlar