“Bir yanılsamanın düşü, o düşün yanılsaması”



Rene Belletto 1945 Lyon doğumlu Fransız yazar. Ödül kazanmış polisiye romanları ve fantastik edebiyat türündeki kitaplarıyla tanınmış. Yirmi bir romanı yayımlanmış, bazıları ödül almış. Sinemaya uyarlanan eserleri de varmış. Kitap yayımlanan son romanıymış. Sanıyorum Türkçede ilk kez okuyoruz. Kitap arka kapağında “Gerçeklikle sanrıların birbirine karıştığı zarif bir kara polisiye…” diye tanıtılıyor. Benim de ilgimi çeken bu cümle oluyor.
Romanın adı biraz aldatıcı, çünkü bu roman kitaplar hakkında bir kitap değil. Kitap’ın kahramanı Michel Aventin orta yaşlı bir adam. Senaristlik yaparak geçimini sağlamış. Şimdi pek iş gelmese de geçim sıkıntısı çekmiyor. Emekli hayatı yaşıyor. Hayattaki tek varlığı olan kız kardeşi Élisabeth birkaç yıl önce ağır bir hastalıktan ölmüş. Onu kaybetmenin yarattığı travmadan çıkmayı başaramamış. Yıllardır birlikte olduğu sevgilisi terk etmiş. Arkadaşları ile görüşmüyor. Akrabaları ile ilgisi kalmamış. Tamamen yalnız.
Tek düze yaşamı hastanede bir tanıdığını ziyarete gittiğinde gördüğü bir adamla değişiyor. Bu tekinsiz adamın bakışlarının verdiği rahatsızlığı hissediyor ve garip şeyler yaşamaya ya da kurmaya başlıyor. Bu karşılaşmadan sonra aldığı gizemli mektup da tedirginliğini artırıyor. İmzasız mektubun o uzaktan gördüğü adamdan geldiğine inanıyor. Ertesi gün tekrar hastaneye gittiğinde adamın hastaneden kaçtığını öğreniyor. Adam onunla birlikte başkalarına da mektuplar yazmıştır. O mektupların içeriğini öğrenip kendine gelen mektupta ne dendiğini anlamak için mektubun yollandığı diğer adrese gittiğinde genç ve güzel bir kadın olan Évelyne’le tanışıyor. Aralarında bir ilişki başlıyor. Olay iyice fantastik bir hal alıyor ya da Michel Aventin öyle algılıyor. Bu gerçekle algılanan arasındaki muallaklık romanın esasını oluşturuyor. Gerilim de bu muallaklıkta oluşuyor, artıyor.
“Kara roman” mı? Bir açıdan bakarsanız evet. Ama gerçekte yaşananla algılanan arasındaki fark polisiye romanın gereklerinden olan inandırıcılık olgusunu sekteye uğratıyor. Olaylar gerçekten yaşandı mı yoksa sadece romanın kahramanı mı öyle algıladı, hayal etti anlayamıyorsunuz ve roman aynı muallaklıkla, katil kim gibi klasik polisiye romanların sorularına cevap vermeden bitiyor.
Rene Belletto’nun Kitap’ı (Nisan 2017, çev. Orçun Türkay, Sel yay.) iyi bir edebiyat eseri. Hem has edebiyatı arayanlara, hem de polisiye sevenlere hitap edecek nitelikte bir roman. Rene Belletto’nun diğer kitaplarının da Türkçeye çevrilmesini merakla bekleyeceğim. 

Yorumlar