Levent Cantek ve Levent Gönenç Muhalefet Defteri’nde (Yapı Kredi
yay.) ülkemizdeki mizaha ilk mizah dergilerinden başlayıp günümüze uzanan bir
perspektifte bakıyor. 1870’de yayımlanan Diyojen’den bugünün dergileri LeMan’a,
Penguen’e, Uykusuz’a kadar değişmeyen temel sorunları ele alıyorlar.
Kuşkusuz en temel sorun sansür. Mizah dergilerinin başı her
zaman sansürle dertte olmuş. İktidarların sağ ya da sol olması durumu
değiştirmiyor. Karikatür, mizah yönetenleri her zaman korkutuyor, kızdırıyor.
Doğrudan yasaklamanın yanısıra akağıt tahsis etmemek gibi
dolaylı yollardan da yayımları engellenmiş. Abdülhamit zamanında da,
Cumhuriyet’in kuruluşunda da, Menderes, Demirel, Özal gibi şimdi hayırla yad
edilen liderlerin dönemlerinde de değişen bir şey yok. Liderler tüm basını
olduğu gibi mizah dergilerini de kendilerinden yana görmek istiyor.
Türkiye’nin en uzun ömürlü dergisi, 1922’den 77’ye dek
yayımlanan Akbaba’nın ve patronu Yusuf Ziya Ortaç’ın öyküsü ilginç. Mizah
dergileri doğaları itibariyle muhalif olmalıdır görüşünü Akbaba yalanlıyor.
Cantek ve Gönenç’e göre Yusuf Ziya Ortaç her zaman iktidarla iyi geçinmeyi
bilmiş, devletten destek almış ve Akbaba hep iktidarların yanında olmuş. Akbaba
hiçbir zaman çok satan bir dergi olmamış. O nedenle ilana muhtaç ve devlet
desteğine gereksinimi var. Ama yayımlandığı dönemlerde mizahı da, mizah
dergiciliğini de anlayış olarak belirlemiş.
Günümüz mizah dergiciliğini belirleyen ise Akbaba değil
Gırgır. Gırgır, dergi olarak 70’li yılların başından 80’lerin sonuna kadar
belirleyici olmuş. Cantek ve Gönenç, Oğuz Aral’ın dergicilik anlayışının
sonraki dergileri de etkilediğini yazıyor. Gırgır’a benzer ya da karşı ama hep
onun açtığı yoldan ilerleyen dergiler yayımlanmış. Öyle ki hâlâ Gırgır’ın dergi
boyutunda basılıyor mizah dergileri. Biçimi bile değiştirmek mümkün olmadı.
Aynı zamanda karikatürcü ve yazarlar için bir okul niteliğinde olduğu için
Gırgır’ın izlerini sonraki dergilerde görüyoruz. Biçim ve içerikte bir
süreklilik var.
Günümüzde yayımlanan LeMan, Uykusuz, geçenlerde kapanan
Penguen, Gırgır ekolünün dergileri. Daha önceleri yayımlanan Fırt, Avni, Limon,
Hıbır, Deli, Mikrop, Pişmiş Kelle gibi dergilerde eklendiğinde neredeyse 60
yıldır süren bir mizah ve dergicilik anlayışından söz ediyoruz.
Mizah dergilerinin artık okunmaz olmasında bu sürenin de
etkisi var sanıyorum. Değişim için geç kalındığını söyleyebiliriz. Tabii ki
Gırgır’ı izleyen dergiler onun tamamen benzerleri değildi. Cantek ve Gönenç’in
de belirttiği gibi Leman’ın 90’lı yıllardaki başarısında postmodern çağı doğru
okumak ve ona uygun dergicilik yapmanın da payı büyük. Penguen de, Uykusuz da
kendilerine göre Gırgır anlayışını geliştirip, değiştirdiler. Ama 2017’de artık
bu anlayıştan yola çıkarak mizah dergiciliği yapılamayacağı anlaşılıyor.
İhtiyarladılar, genç yazar ve çizer yetiştiremediler. Günümüz
gençliği ile bağları koptu. Ülkenin politik yapısı da değişti. Siyaseten
ortadan ikiye bölündük. Siyasilerin mizaha hiç tahammülü yok. Musa Kart
örneğinde olduğu gibi bir kedi karikatürü bile terorist damgasıyla hapis
edilmenize yetiyor. Öte yandan dergilerin yapamadığını sosyal medya
kullanıcıları yapıyor. Mizah artık internette, sosyal medyada.
İnternetin etkisiyle dergicilik genel olarak kan kaybına
uğradı. Mizah dergilerinin tirajları çok düşük diyoruz ama hâlâ en çok satan
dergiler onlar. Onları bir tek Metin Üstündağ’ın icat ettiği mizahla edebiyatın
karıldığı ve zamanla edebiyatın ağır bastığı Ot’giller zorluyor. Onların da ne
kadar kalıcı olabileceğini göreceğiz.
Ben Gırgır devrinin kapanmasının mizah dergisi geleneği bitirmeyeceğini,
internette yapılamayanı yapan anlayışla yayımlanacak mizah dergilerinin
geleceğini düşünüyorum. 28.07.17
Yorumlar