Üsküdar Belediyesi’nin yaptırdığı Valide Sultan Gemisi ay
başında hizmete girdi. Gemi kültürel etkinlikler için özel olarak tasarlanmış.
Üsküdarlılar bu gemiyle ücretsiz Boğaz turları yapabilecek. Gemi aynı zamanda
sosyal tesis olarak da kullanılacak. Nikah, düğün de yapılacak.
Üsküdar Belediye Başkanı Başkan Hilmi Türkmen’in de
belirttiği gibi Boğaz’ı, denizi görmemiş çok sayıda İstanbullu var. Bu açıdan
bakınca güzel bir girişim.
Valide Sultan Gemisi’ni sosyal medyadan duydum. Üsküdar
Belediyesi’nin sevinçle yaptığı duyuru ağır eleştiriler aldı. Eleştiriler esas
olarak geminin görünümüne yoğunlaştı. Mavi beyaz gemi balinaya benzetildi. İBB
Şehir Hatları’nın yine Boğaz turlarında kullandığı yüzen ütü şeklindeki
gemilerinden sonra estetik olarak en kötü gemi olduğunda görüş birliği oluştu.
Tasarımın klasik Boğaz vapurlarıyla ilgisiz olması en çok eleştirilen yanı.
Valide Sultan Gemisi Boğaz’ın genel görünümüne aykırı,
yabancı ülkelerden gelen bir özel yat gibi görünüyor. Gerçekten de önden
bakınca balina, arkadan bakınca ağzını açmış gülümseyen bir yunus balığına
benziyor. Bu haliyle de Boğaz kıyılarındaki şahane yalılarla değil genel
görünümü bozan gökdelenlerle uyum sağladığını söyleyebiliriz.
Üsküdar Belediyesi Valide Sultan adında bir gemi yaptıracak
deseler bir zamanlar Boğaz’da sefer yapan o güzel ve şık Üsküdar gemisini örnek
alsınlar, derdim. Ama o da taklit diye eleştirilirdi.
Cengiz Semercioğlu “Boğaz’da vapur işinin bir standardı olması
gerek” diyor (Hürriyet Kelebek, 03.08.2017). Sadece Şehir Hatları’nın yüzen
ütüsü ya da Valide Sultan Gemisi değil sürekli çalışan yolcu motorları ve tur
tekneleri de görünümü bozuyor.
Boğaz’da çalışan gemiler her zaman tartışma konusu olmuş.
Yeni sefere çıkan gemiler hep eleştirilmiş. “Dersaadet sakinleri, 1828
senesinin bir sabahında, sahillere üşüşerek yelkenleri, görkemli tekerlekleri
olan ve büyük gürültülerle simsiyah dumanlar saçarak, sular fışkırtarak Boğazda seyreden acayip bir yaratıkla
karşılaştılar” diye anlatıyor Akillas Millas. Yandan çarklı buharlı gemiler
İstanbullular’ın hayatına böyle girmiş. Şehir Hatları’nın temelleri böyle atılmış.
Akillas Millas 1934’te İstanbul’da doğmuş. Beyoğlu’nda
büyümüş. Çocukluğundan itibaren yazlarını Büyükada’da geçirmiş. İstanbul Tıp
Fakültesi’ni bitirmiş. Spor hekimi, menüsküs uzmanı olarak tanınmış. İstanbul
ve özellikle Adalar’la ilgili zengin bir arşivi var. İstanbul ve Adalar’la
ilgili sergiler açmış, kitaplar yazmış. Millas kitapları için çizimler de
yapıyor. Adalar’ın yok olmaya yüz tutmuş evlerini, mahallelerini de çizmiş.
Akillas Millas’ın “Pazar Kayıklarından Şehir Hatları’na
İstanbul’da Seyrüsefer” isimli sergisi İstanbul’un son 500 yılının taşımacılık
tarihini anlatıyor.
1800’lere kadar İstanbul sahilleri arasındaki ulaşım kayık,
mavna ve çektirmelerle sağlanıyormuş. 1844’de İstanbul ulaşımında kullanılan
kayık sayısı 19 binmiş. 25 bin de kürekçi varmış ve kayıkçı, kürekçi esnafı
hamallardan sonra İstanbul’un en kalabalık esnaf grubuymuş. Kabataş’tan
Adalar’a gemiyle iki saatte aldığımız yolun kürekle üç saatte kat edilmesi de
ilgiye değer.
1828’de ilk buharlı gemi Boğaz’da belirdiğinde İstanbullular
gördükleri manzaranın korkunçluğu karşısında Dünya’nın sonunun geldiğine
hükmetmiş. Sonu gelen kayıkçı, kürekçi esnafı olmuş. Deniz ulaşımı hızla
şirketleşmiş.
Akillas Millas gravür hissi veren çizimlerle anlatıyor İstanbul’un
ulaşım tarihini. Sergi 30 Eylül’e kadar Adalar Müzesi’nin Büyükada’daki
mekanında sürecek. Serginin güzel de bir kitabı var (Adalı yay.). 16.08.2017
Yorumlar