“1965’te 21-22
Şiirleri’nin ilk basımı dava konusu olmuştu. Kitabı basıma hazırlayan
bendim.
Sorgu yargıcı yüzüme şöyle bir baktı;
- Senin canına okuyacağım, dedi.
Bir yasa adamından beklenmeyen bu aykırı sözün üstümdeki
etkisini bir gözledikten sonra da, şakalaştığını belirten bir gülümsemeyle
ekledi:
- Ben Nâzım’ın şiirlerini ezbere bilirim, hepsini yanlış
basmışsın.”
Memet Fuat sanki kitabın içeriğinden değil de, şiirleri
yanlış bastığı için yargılanıyormuş hissine kapılır. Çünkü yargıç iddialıdır.
Sonunda Nâzım Hikmet’in kendi daktilosundan çıkmış orijinalleri göstererek
yargıcı ikna eder. (bkz. Yayımcıya Güvenmek, Cumhuriyet, 19.09.1994).
Memet Fuat “Nâzım Hikmet Üstüne Yazılar” (2001) kitabına da
aldığı bu yazıları o yıl çıkan bir tartışmayı cevaplamak için yazıyordu. Nâzım
Hikmet’in Adam Yayınları’ndan çıkan toplu eserlerinin sansürlü olduğu, doğru
baskının zamanında Bulgaristan’da basılan kitaplar olduğu iddia ediliyordu.
Memet Fuat, Asım Bezirci ile birlikte orjinalleri ile
karşılaştırarak Nâzım Hikmet’in eserlerini yanlışlarından arındırarak bir
düzene sokarak yayımladıklarını belirttikten sonra “Neyse ‘sansürlü /
sansürsüz’ sözü nereden çıkıyor onu açıklayayım: Önce ben, sonra bana uyarak
Asım Bezirci yayımladığımız Nâzım Hikmet kitaplarının toplanmaması için büyük
özen gösterdik” diye anlatıyor. Memleketimden İnsan Manzaraları’nı basıma
hazırlarken ünlü bir ceza hukuku uzmanına başvurduğunu, dava konusu olabilecek
80-90 dizeyi çıkartmak zorunda kaldığını, bu satırların yerini boş bıraktığını
da anlatıyor. (bkz., Nâzım Hikmet’in Kitapları, Cumhuriyet, 27.08.1994).
Nâzım Hikmet’in eserleri 1920’lerden beri yasaklanıyor, davalar
açılıyor, dergi ve kitaplar toplanıyor. Şair yazdıkları gerekçe gösterilerek
tutuklanıyordu. Hakkında dava açılmamış kitabı yok gibi. Şiirleri elle yazıp
çoğaltılarak okurlara ulaştırılabiliyordu. Memet Fuat’ı yargılayan yargıç da
böyle bir çoğaltmadan okumuş olmalıydı. Türkiye’de tekrar yayımlanabilmesi
1965’de mümkün olabilmiş. Memet Fuat yayımladığı ilk iki kitap hakkında hemen
davalar açıldığını yazıyor. Çünkü 141 -142 maddeler nedeniyle sadece “komünist”
sözcüğünü kullanmanız bile yargılanıp hapis cezası yemeniz için yeterli.
141 ve 142. maddeler 1991’de kalktı. 2000 yılında Adam
Yayınları bir açıklama yapmış; “Türk Ceza Yasası’ndaki 141-142. maddeleri
geçersiz sayıldıktan sonra Adam Yayınları basımları sorumlu hukukçularca
yeniden gözden geçirilip daha önce bu maddeler yüzünden şiirlerden çıkartılmış
olan dizeler yerine konmuştur.” Ama anlaşılan sansür tamamen kalkamamış.
Yargılanılabilecek başka maddeler de var.
Geçen hafta Nâzım Hikmet’in “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim”
adlı romanının 25 ayrı yerde sansürlü olduğu, komünizmle ilgili bölümlerin
sansürlendiğini açıkladı Nâzım Hikmet Kültür Merkezi. Nâzım Hikmet’in
günümüzdeki yayıncısı Yapı Kredi Yayınları (YKY) da ağır bir dille
“sansürcülük”le suçlanıyordu (bkz. Cumhuriyet 15.11.17).
YKY kitapların Memet Fuat tarafından hazırlanan Adam
Yayıncılık’ın 90’lı yıllardaki baskılarının aynısı olduğunu açıkladı. Şairin
bütün eserlerini yeniden gözden geçirmek üzere bir kurul oluşturulduğu, bu
kurulun incelemesiyle çıkacak ilk kitabın “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim” olacağını,
Bulgaristan baskısını esas alacaklarını belirtti (bkz. Cumhuriyet
17.11.17). Memet Fuat sözünü ettiğim
yazısında Bulgaristan baskılarının baştan aşağı yanlışlarla dolu olduğunu,
kaynak olarak güvenilemeyeceğini belirtiyor. Sansürden arındıralım derken
yanlış metinler yayınlanmasın diye anımsatayım dedim.22.11.17
Yorumlar