Son iki üç yıldır Dünya genelinde “Anlatıdan kaçış” diye
adlandırabileceğimiz bir gelişme yaşanıyor. Sinema ve müzikle birlikte kültür
endüstrisinin motor güçlerinden olan romanda ciddi anlamda satış düşüşleri
yaşanıyor. Britanya’da da Güney Kore’de de benzer durum söz konusu, yüzde
yirmilere varan düşüşler kaydediliyor. Türkiye’de de benzer bir durumun
yaşandığını düşünüyorum. Bu yıl çok satanlar listelerinde çok sayıda roman
görmedik. “Kurgudışı” diye de adlandırılan inceleme ve araştırma kitapları daha
çok okundu.
Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu (YAYFED) verilerine
göre 2017’nin ilk 11 ayında ders kitapları hariç toplam 381.881.249 adet kitap
yayınladı. Geçen yıla oranla yaklaşık %1’lik bir büyüme var.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın sürekli değişen eğitim
politikası, özellikle üniversite ve liselere giriş sınav sistemlerindeki
kararsızlık nedeniyle eğitim yayıncılığının üretimindeki düşüş 16 milyon adete
ulaştı. Diğer alanlardaki 19 milyonluk artışla bu kayıp dengelendi. Yani eğitim
politikaları ve sınav sistemleriyle oynanmasaydı bu yıl yayıncılık sektörü
ciddi bir büyüme kaydedecekti.
Kitap üretiminin yaklaşık % 8-9’unu edebiyat kitapları
oluşturuyor. Yeni yayımlanan kitap başlıklarında ise bu oran % 19 - 20’ye
ulaşıyor. Yani yeni çıkan 60 bine yakın kitabın 12 bin başlığını edebiyat
kitapları oluşturuyor. Bunların % 17’si de çeviri kitaplar ki bu rakam da
Dünya’da en çok çeviri edebiyat okuyan ülkelerden biri olduğumuzu gösteriyor. Dünya’nın
en büyük yayıncılık sektörlerinden ve çeviriye verdiği önemle bilinen
Almanya’da çeviri edebiyat oranı % 17. ABD’de çeviri oranı % 1, Britanya’da %
2.
12 bin yeni edebi eser içinden bir yılda okuyabileceğimiz
kitap sayısı ise en fazla 50 – 100 arasında. Yani iyi bir seçme yapmak
gerekiyor. Dünya genelinde ve Türkiye’de anlatıdan kaçışdan söz etsek de
yayınevlerimiz bu yıl birbirinden önemli ve güzel çeviri edebiyat eserleri
yayımladılar. Zaman bulup da okuyamadığıma hayıflandığım çok kitap oldu.
“Dünya Edebiyatı’nın
ilk 11’i” derken bir sıralama yapmıyorum. Sözünü ettiklerimin hepsini
beğeniyorum. Üstelik bir romanla öykünün, şiirle inceleme kitabının
karşılaştırılamayacağı bir gerçek. “İlk 11” bir futbol takımının sahaya çıkan
ilk on biri gibi. Hepsi birbirinden değerli.
2017’de yayımlanan çeviri kitaplardan seçtiğim ilk 11 şöyle;
- Taksitle Ölüm, Louis-Ferdinand Céline (çev. Simlâ Ongan,
Yapı Kredi yay.): Céline’in ikinci romanı. Zamanında kıyasıya eleştirilmiş, hiç
beğenilmemiş. Günümüzdeyse Céline’in gerçek başyapıtı olarak kabul edildiği
söyleniyor. Yayımlanışından 81 yıl sonra Türkçe’de okuyoruz. Céline, kendisiyle
aynı ön adı taşıyan kahramanı Ferdinand’ın çocukluk ve ilk gençlik yıllarını
anlatıyor. Kendi yaşam öyküsüyle Ferdinand’ın yaşadıkları arasında birçok
benzerlikler bulmak mümkün. Romanın bir karnaval olduğuna inananlar için gerçek
bir şenlik. Gerçek bir başyapıt.
- Kirliydi Kar, Georges Simenon (çev. Ümit Moran Altan,
Everest yay.): Beş yüz roman yayımlamış bir yazar Simenon. Polisiye yazdığı
için küçümsenmiş, edebiyattan sayılmamış. Kirliydi Kar başyapıtı sayılıyor. Bir
polisiye değil, suç romanı. Bir antikahramanın 2. Dünya Savaşı sırasında
yaşadıkları, suça bulaşması ve ardından yaşadıkları anlatılıyor. Suç her zaman
suçlunun yanına kâr kalmaz diye düşündürüyor.
- Ucuzayiyenler, Thomas Bernhard (çev. Esen Tezel, Yapı
Kredi yay.): Bir köpeğin ısırması sonucu sol bacağını kaybetmiş ve o günden
itibaren “Fizyonomi” adlı bilimsel çalışmasına odaklanmış bir biliminsanı ve
Viyana Açık Mutfağı’nda tanıştığı dört “Ucuzayiyen”. Belki bir Thomas Bernhard
başyapıtı değil ama benim gibi sevenleri için aynı lezzeti veren bir yapıt. Tabii
bu kitabın yanında Thomas Bernhard’ın konuşmalarını, okur mektuplarını,
söyleşilerini, edebiyat yazılarını bir araya getiren “Hakikatin İzinde”yi (Yapı
Kredi yay.) de öneriyorum.
- Seçme Mektuplar, Italo Calvino (çev. Meryem Mine
Çilingiroğlu, Yapı Kredi yay.): Calvino’yu önemli bir yazar olarak bilirdik
aynı zamanda iyi bir editörmüş. Seçme Mektuplar’da editörlüğünü yaptığı, çoğu
yakın arkadaşı olan Pavese, Passolini, Umberto Eco gibi yazarlara,
eleştirmenlere yazdığı, bir metnin nasıl okunması ve çözümlenmesine iyi birer
örnek olacak mektupları okuyoruz.
- Yüzbir Gece Masalları (Der. Claudio Ott, çev. Hüseyin
Tüzün, Ayrıntı yay.): “Binbir Gece Masalları’nın bir de kız kardeşi vardı” diye
tanıtılan Yüzbir Gece Masalları 2010 yılında keşfedilmiş. Binbir Gece’den de
eski bir elyazması, 1234 tarihli. “Bütünüyle kendine özgü masallar içeren, kısa
anlatımlarla zirveye ulaşan ve sonlardaki aşırı iyimserliğiyle dikkat çeken bir
eser” diye tanıtılıyor.
- Hayvanlara Niçin Bakarız?, John Berger (çev. Cevat Çapan,
Deli Dolu kit.): 2 Ocak 2017’de kaybettiğimiz büyük deneme ustası John
Berger’in insan, hayvan, doğa ilişkisini ele aldığı makaleler toplamı. Yıl
içinde Metis’ten yayımlanan Hoşbeş ve Sanatla Direniş’le birlikte listemde yer
alıyor.
- Deniz, John Banville (çev. Suat Ertüzün, Kırmızı kedi
yay.): Banville 90’ların sonundan itibaren Türkçede bir çok eseri yayımlanmış
bir yazar. Ama ben her defasında ıskalamışım. Benim için bu yılın en önemli
keşiflerinden oldu. Sıradan gibi görünen olayları müthiş ve kendine has bir
üslupla anlatıyor. Anlatımına kapılıyorsunuz. Bu yıl Mavi Gitar da (Kırmızı
Kedi yay.) yayımlandı. İkisini de öneriyorum.
- Montano Hastalığı, Enrique Vila-Matas (çev. Seda Ersavcı,
Jaguar Kit.); Bartelby ve Şürekası ile tanıdığımız Enrique Vila-Matas’ın iki
yıldır Türkçede eserleri ard arda yayımlanıyor. Montano Hastalığı,
“Borges’in yirmi birinci yüzyılda en çok seveceği roman” olarak da
tanımlanmış. Edebiyat hastaları için edebiyat hastası bir yazar. Vila-Matas’ın
bugünlerde yayımlanan Kassel’de Mantık Aramak’ı da (Can yay.) okuma listemde.
- Dişlerimin Hikayesi, Valeria Luiselli (çev. Seda Ersavcı,
Siren yay.): Luiselli
için Vila-Matas’ın kızkardeşi diyebiliriz sanırım. “Şenlikli bir oyun”
Dişlerimin Hikayesi. Tamamen alıntı bir malzemeden yeni bir anlatı kurmuş
Luiselli ve merakla, ilgiyle, edebiyat tadı alarak okunuyor kitap.
- Bütün Şiirleri, K.P. Kavafis (çev. Ari Çokona, İstos
yay.): Kavafis Türkiye’de en çok sevilen şairlerden. Birçok çevirisi
yayımlandı. Bu kez yaşarken yayınlattığı bütün şiirler usta çevirmen Ari
Çokona’nın aslından yaptığı çeviriler ve Yunanca asılları ile birlikte basıldı.
Her kitaplıkta yer alması gereken bir eser.
- Hiç Kimse Buraya Senin Kadar Ait Değil, Miranda July (Çev. İnci Asena,
Everest yay.): “Kendine özgü, tuhaf bir yazar”. Miranda July benim için bu
yılın keşiflerinden oldu. “July’ın öykülerinde buruk ve kırılgan karakterler
sevilmek ve kabullenilmek uğruna kendilerini tuhaf ilişkilerin içinde buluyor”
diye tanıtılmış. Haklılar. Geçen yıl gözümden kaçan Birinci Kötü Adam’ı da
(Everest yay.) keyifle okudum. 28.12.2017
Yorumlar