Âşık Mahzuni, son halk şairdir. Çok verimli bir sanatçı. 62
yıllık yaşamı boyunca 453 plak, 58 kaset ve 8 kitap yayımlamış. Hakkında
belgeseller yapılmış, kitaplar yazılmış. Âşık Mahzuni'nin türkülerini kendi
güzel sesinden ve en çok Edip Akbayram’dan, Selda’dan sevmişizdir ama Gülden
Karaböcek'ten Zeki Müren'e, Zara ve İbrahim Tatlıses'ten Ahmet Kaya'ya, Mahsun
Kırmızıgül'den Murat Göğebakan'a kadar bir çok sanatçı eserlerini seslendirmiş.
Bu durum da belirli bir kesimin, anlayışın değil tüm halkın ozanı olduğunu,
herkese seslenebildiğini ve herkesin onu benimseyip sevdiğini gösteriyor.
Âşık Mahzuni tavır olarak haklardan, özgürlüklerden yana bir
şair. Toplumcu, devrimci. Bu görüşleri savunduğu, türkülerine konu edindiği
için her zaman başı derde girmiş. Defalarca saldırıya uğramış, evi yakılmış,
davalar açılımış, tutuklanmış, mahpus yatmış, işkence görmüş. 2001 yılının
sonunda, ölümünden birkaç ay önce ''Elhamdülüllah Kızılbaşım ve Laikim. Ben
değil yedi sülalem kızılbaştır. Bir suç varsa o da dedemdedir! "
dediği için Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde ağır ceza talebiyle dava
edilmiş. Ölmeseydi belki ceza yiyip,
hapis edilecekti. (bkz. mahzuniserif.com.)
Âşık Mahzuni’nin hem birbirinden güzel ve etkileyici
yüzlerce şiir ve türküsü nedeniyle, hem de tavrı ve duruşuyla son halk şairi
olduğunu düşünüyorum. Çağdaş Türk Şiiri’nin tarihinde, antolojisinde önemli bir
yeri olmalı. Bu açıdan yeterince değerlendirmedik. Hak ettiği yere koymadık.
Mahzuni hakkında yazılan son kitap Ali Öztunç’un Devr-i Mahzuni’si (2. baskı, Doğan
Kitap). Ali Öztunç, büyük ozanın yaşamı hakkında bilinmeyenleri yazmış, merak
edilen birçok konuyu açıklığa kavuşturmuş. Cezaevinden eşine yazdığı mektuplar,
Yılmaz Güney ile cezaevinde yaşadıkları, İbrahim Tatlıses, Zülfü Livaneli ve
Fikret Otyam ile mektuplaşmaları,
Ahmet Kaya ile özel sohbetleri de kitapta yer alıyor.
Ahmet Kaya ile özel sohbetleri de kitapta yer alıyor.
Âşık Mahzuni'nin 30 eserinin 32 sanatçı
tarafından seslendirildiği "Mahzuni'ye Saygı" (Arda Müzik) albümü de bugünlerde yayımlandı. Yaşarken olduğu
gibi bu albümde de hemen her anlayıştan ve tarzdan sanatçıların Mahzuni’nin
eserlerini seslendirdiklerini görüyoruz. Burcu Güneş, Teoman, Hayko
Cepkin, Ziynet Sali, Kardeş Türküler, Cem Adrıan, Funda Arar...
Saygı albümlerindeki çeşitlilik aslında günümüz müzik
ortamının adına albüm hazırlanan sanatçıya sevgisinin, ilgisinin bir
göstergesi. Âşık Mahzuni için yapılan bir albümde de bu kadar
çok ve farklı sanatçının yer alması şaşırtıcı değil. Çünkü büyük ozanın eserleri
klasikleşmelerini yanı sıra halen çok popüler. Eserlerinin yeni yorumlarla
seslendirildiğini ve çok sevildiğini görüyoruz.
Saygı albümlerinde sanatçıdan sanatçıya değişen farklı
yorumlar, yaklaşımlar olması normal. Bazısı kendi tarzında yorumluyor, bazısı
eserin mevcut haliyle, bazısı da kendi tarzı ile eserin esas yapısı arasında
bir denge kurmaya çalışıyor. Âşık Mahzuni'nin eserlerini
yorumlamadaki zorluk dinleyici olarak hepimizin belleğinde başta Mahzuni’nin
olmak üzere Edip Akbayram’ın, Selda’nın ve Anadolu Pop’unun büyük adlarının
yorumlarının varlığı. Yeni yorumları ister istemez belleğimizdekilerle
karşılaştırıyoruz. Albümde yer alan sanatçılara da söyleme tarzlarına da
çeşitli itirazlar, eleştiriler olacaktır. Demet Akalın’ın, Mustafa Ceceli’nin
albümde yer alması da eleştiriliyor. Âşık Mahzuni'nin tavrına
aykırı olduğu söyleniyor. Oysa Mahzuni’nin eserlerini okuyanlara bir sınır
koymadığını biliyoruz. Mustafa Ceceli ile Mahzuni’nin torunu Yiğit
Mahzuni, Demet Akalın’la Ahmet Aslan düet yapmış. Âşık Mahzuni
gibi büyük bir ustaya bir saygı albümü yetmez, gelecek yıllarda daha farklı
bakışlarda, daha tematik albümler yapılabilir. Bu bir başlangıç.
"Mahzuni'ye Saygı" albümünde yer alan yorumların hemen hepsinin kayda değer
olduğunu söylemeliyim. Bazıları da kalıcılaşacak, gelecek yıllarda da
dinlenecektir. 27.12.2017
Yorumlar